Kırk Dördüncü Bölüm
Kohen köşkündeki gergin bekleyiş tüm hızıyla sürmekteydi. Derin,odasında camının önünde durmuş yağmakta olan yağmuru izlerken diğer yandan kendisine gelecek olan telefonu bekliyordu. Beklemekten her ne kadar nefret ediyor olsa da uymak zorunda olduğu kurallar vardı ve bu yüzden beklemekten başka çaresi yoktu. Siyah bir transporter demir kapılardan içeriye girip avlunun önünde durduğunda genç kadın bakışlarını o arabaya sabitledi. Adamların,ellerinde küçük bir kız çocuğunu sürüyerek arka tarafa götürmelerini midesi bulanarak izlemişti. Osman Kohen'in yeni ziyafetiydi o kız. Önce ona sahip olacak,onu istediği kadar kullanacak ardından da adamlarına verecekti. Gözlerini kapatıp,yumruklarını sıkarken aklına kendi küçüklüğü geldi. Yatağından yaka paça çıkarılıp onca adamın içerisine atıldığı o kabus sabahı...
Küçük bedeninde dolaşan iri büyük elleri,içki ve kan kokan nefesleri dün gibi hatırlıyordu. Eğer o gün,o kör bıçakla kendisini savunmamış olsaydı bugün üzerinde hak iddia etmeye çalışanlar o zaman ona her istediklerini yaparlardı. Dişlerini öyle çok sıkıyordu ki çenesinin ağrıyor olması bile umurunda değildi. Kıza yardım etmeli miydi bilemiyordu ama birazdan onun çığlıklarını,yalvarışlarını duyacağına adı gibi emindi. Derin,gözü karaydı çünkü kaybetmekten korktuğu bir şey yoktu bu hayatta kendince. Ama ya o kız? Yanlış görmediyse henüz on beş ila on altı yaşlarındaydı... kendisi o kadar bile değildi aynı şeyi yaşamak zorunda kaldığında...
Telefonunun çalması ile düşünceleri yön değiştiren genç kadın,başını çevirip yatağının üzerinde çalmakta olan telefonunun başına gitti. Arayanın kim olduğunu gördüğünde bir iç çeken genç kadın,telefonu açıp kulağına getirdi ve "Söyle?" dedi.
Çilem,yutkunarak "Rıza,Altuğlular ile birlikte" dediğinde Derin "Tamam" dedi. Genç kız,arkadaşının ne planladığını bilmiyordu ve bu durum canını sıkıyordu. Burnundan soluyarak "Derin,benden sakladığın şey ne? Lanet olsun,neden bu kadar soğuk davranıyorsun?" diye sordu.
"Sana soğuk davranmıyorum Çilem ayrıca senden bir şey de saklamıyorum" dedi Derin.
Çilem "Ben aptal değilim" dediğinde Derin "Aptal olmadığını biliyorum ama zayıf ve merhametlisin. Bana ayak bağından başka bir şey olmazsın. Zamanı gelince neler olduğunu zaten kendi gözlerinle göreceksin" deyip daha fazla Çilem'in konuşmasına fırsat vermeden telefonu suratına kapadı ve ekrana bakıp "Aramasını istediğim kişi sen değilsin Çilem. Sen değilsin!" diyerek yeniden cama döndürdü bakışlarını...
******
Çilem ise elindeki telefonla olduğu yerde kalakalmıştı. Yanına gelen ikizlere dönüp baktığında sinirle kaşlarını çattı ve kız olana bakıp "Kendinize bir isim buldunuz mu?" diye sordu.
Erkek olan "Kendisine Ecel dememizi istiyor" derken kız olan omuz silkmekle yetindi.
"Hala hazırlanmadınız mı?" diyerek arkalarından odaya giren Afra,önce ikizlere ardından Çilem'e baktı ve yeniden ikizlere dönüp "İstanbul'a gidiyorsunuz. Yeni görev yerleriniz belirlendi. Rıza,sahaya geri dönünceye kadar onun işlerini yürütmekte olan Oğuzhan Bey'in yanında olacaksınız" dedi. İkizler,şaşkınlıkla birbirlerine bakarlarken Afra ellerini birbirine vurdu ve "Birbirinize sonra bakarsınız. Zaman bizim için önemli gençler. Şimdi dediğimi yapın" dediğinde ikizler kendisine döndü. Afra ise bunun üzerine "Hemen!" diye bağırdı. Erkek olan başını sallayıp hızla yanından uzaklaşırken kız olan Afra'ya baktı ve "İstanbul'da isimlerimiz konuusunda sıkıntı çekeceğiz?" dedi. Afra,tek kaşını havaya kaldırıp genç kıza baktı ve "Bir isim buldun mu?" diye sordu.
Genç kız,omuz silkip "Ecel" dediğinde Afra gözlerini kısıp kızın söylediği ismi söyledi hemen ardından "Tamam,bu iyidir. İnsanların arasına pek karışmayacağından sorun olmayacak. Şimdi gidip kardeşine yetiş" diyerek başıyla kapıyı gösterdiğinde kız başını eğip selam verdi ardından seri hareketlerle yanlarından uzaklaştı. Çilem,bir süre daha onları izledi ardından sıkıntıyla olduğu yere çöküp elini alnına koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)
Fiction généraleBir oyunla örtülüydü o yalan, Ağlanacak güldürüydü oynanan. Çevresini küçüklerin sardığı Gülmelerin arkasında ağlayan, Aldanmamış aldatılmış bir insan.