6

592 33 12
                                    

Prova odasından çıktığımda kapının köşesinden küçük sınıfları izledim. Bir zamanlar ben de oradaydım ve sanırım anılarım depreşmişti. Erkenden çıkarak yağmura yakalanmak istememiştim. Üstüme ceket ya da mont almamıştım ve üstümde yine rezalet bir kombin vardı. Arabaya binip eve yol aldığımda sitenin girişindeki yerde durup anneme bir şeyler aldım. Bağırmak istememiştim ona ama olmuştu bir kere.

Eve geldiğimde annemin kapalı bahçede çiçeklerle ilgilendiklerini söylediler. Aldığım şeyleri hazırlayıp ona kahve yaptım. Kendime de portakal suyu koyarak tepsiyi aldım. Beni fark ettiğinde gülümsemişti. ''Erkencisin.'' Tepsiyi ortada bulunan sehpaya bırakıp sandalyeye oturdum. ''Öyle oldu bugün.'' Eldivenlerini çıkarıp kenara bıraktığında karşıdaki sandalyeye de kendisi oturdu. ''Ne güzel şeyler almışsın. Anneciğine kilo aldırmak istiyorsun sanırım.'' Kıkırdadığımda bardağıma uzanıp bir yudum aldım. Bir yandan yediğinde ciddileşerek ona baktım. ''Dün için özür dilerim anne. Bağırmak istememiştim sana.''

''Sorun değil bebeğim. Anne kız arasında olur böyle şeyler.'' Anlayışla kafamı salladım. ''Olsun yine de. Sana bağırmaya hakkım yoktu. Sonuçta annemsin yani, yaşadığınız hayat belli olunca sana da hak vermiyorum değil.'' Annem her yere şoför ve koruma eşliğinde giderdi ve ben genelde tek çıkardım. Babamın dostu olduğu kadar düşmanı da vardı. Beni de tanımadıkları için ben gayet rahat bir hayat yaşıyordum. Sahne ismimde Sera olduğu için kimse soyismimi bilmezdi. Olsa bile kim anlam verebilirdi ki buna? Sonuçta bir sürü Sayar soyadı olabilirdi. Anneme baktığımda sanki bir şey demek istiyor ama diyemiyor gibiydi. Bardağımı bırakıp sandalyede rahatça yayıldım. ''Söyle bakalım hanımefendi. Ne saklıyorsun?''

''Ne saklayacağım canım?'' İmayla başımı salladım sadece. Kurabiyelerin birini ısırdığımda annem konuştu. ''Evlenmeyi düşünüyor musun hiç?'' Kurabiye boğazımda kaldığında öksürerek ''Nerden çıktı şimdi?'' Annem güldüğünde bana baktı. ''Anlaşılan biri var.'' Masadaki sudan bir yudum aldım. ''Hayır yok.''

''Gitmeme ramak kalmışken birine aşık olmam imkansız.'' Bunu dememle yüzü düşmüştü. ''Gerçekten gidecek misin?'' Bunu annem mi soruyordu gerçekten? ''Seni desteklediğimi biliyorsun ama gitmekten emin misin?'' Sanki içten söylüyordu bunu. ''Anne konuştuk bunu. Ayrıca, burda kalsam da bir şey yapmıyorum ki.'' Etrafı gösterdim. ''Ev ve kurs arasındayım sadece. Bir de Tuana ile buluşursam çıkıyorum.'' Bir şey demeden gözlerini kaçırdı. ''Gitmemi istemiyor muydun?''

''Bu senin başarın ama bilemiyorum işte. En azından şuan gözümüzün önündesin.'' Kaşlarım havalandı. ''Ablam yurtdışında ama.'' Ablamla aramızdaki fark ben aileme bağlıydım ama o değildi. Annemi bile sevmediğini düşünüyordum bazen. O kendinden başkasını sevmez. Bir de İremciği vardı tabi. ''Ablanın düzeni var ve kaç sene oldu evleneli yani.''

''Benim evlenmem demek her şeyimin açığa çıkması demek.'' Doğruları söyleyebilirdim. ''Avukat olduğum öğrenilsin istemiyorum. Evleneceğim kişiye de sadık kalmam gerekir. Ve sürekli bir yerlere gidip gelen bir insanım yani nasıl bir evlilik yürütebilirim?'' Tekrardan sandalyeye yaslandım. ''Ayrıca içinde bulunduğum o kadar komik ki. Babam mafya, ablam doktor, ben avukat.'' Bu annemi güldürdü. ''Her türlü şey var evimizde.''

Gözlerinin dolduğunu farkettim. ''Avukatlığa geri dönsen peki? Babanın yanında çalışırsın en kötü.'' Hayır anlamında kafamı salladım. ''Her şeyin bir zamanı vardı anne. Benim avukatlığımda bitti.'' Aslında bitmemişti, sadece danışmanlık almıyordum. Yoksa belgelerde hala avukattım. Ruhsatım ve kimliğim de duruyordu. İlk aldığım cübbe bile duruyordu. ''Neyse canım. Daha gitmene çok var. Ama sen yine de bir düşün.'' Kafamı salladım. Ayağa kalkarken konuştu tekrardan. ''Akşam Kübra yemeğe davet etti. İzellerde gelecek.'' Bu demek oluyordu ki ablam ve kabilesi de gelecekti. ''Size iyi eğlenceler.''

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin