28

370 18 2
                                    

 1 Saat Öncesi

Eve döndüğümde hızlıca üstümü değiştirdim. Diğer arabamın anahtarını aldıktan sonra babamın çalışma odasına girdim. Kitaplığındaki kitap gibi görünen düğmeye bastığımda kapı dönmüştü. Merdivenlerden aşağıya indiğimde evin arabalarının olduğu otoparka çıkıyordu. Kendi arabama ilerlediğimde tanınmamak için plakasını değiştirdim. Onu alıp oradan çıktım. Bir diğer telefonumu çıkardığımda dedemin adamını aradım. "Benim arabamın altına bir bomba koyup içine manken koyun, dediğim yere getirin."

"Sera Hanım, dedeniz bu-" Hızla onu durdurdum. "Dedem beni bugünler işin yetiştirmedi mi zaten? Şimdi neyine kızacak? Dediğimi yapın." Telefonu kapatıp bir kenara fırlattığımda orman yoluna girdim. Kendi arabamın kumandasını aktif ettim. Metin sayesinde ne konuşulduğunu öğrenmiştim gayet.

Araf'ın oraya gideceğini biliyorlardı. Babasını vurdukları yetmiyormuş gibi benim arabamın altına bomba koyup Araf'ın gözünün önünde patlatmayı düşünüyorlardı. Bunu yiyemezdim. Arabama yazık olacaktı ama yapacak bir şey yoktu. Bu arabayı babamdan özel olarak getirtmesini istemiştim fakat arabamdan bir türlü kopamadığım için galeride tutuyordum.

Beyaz arabamın devri kapanmıştı. Benimki de öyle.

Büyük bir fabrikanın önünde durduğumda karşıdaki büyük minibüs beni şüphelendirmişti. İçi gözükmüyordu. Karşıdan gelen arabamı gördüğümde telefonum çaldı. "Biz deponun arkasında olacağız efendim."

Kendisi inip başka arabaya bindiğinde arabanın kumandasından yanıma getirdiğimde bir şey alıyormuş gibi yaptım. Elindeki düğmeye bastığımda mankenin bacağı otomatik olarak gaza yüklenmişti. Biraz uzaklaşana kadar onu izledim. Ses duyulacak seviyeye geldiğinde düğmeye bastım. Biricik arabam gözlerimin önünde tuzla buz olmuştu.

Minibüste bir hareketlilik olduğunda dışarı çıktım. Direkt olarak arabama baktığımda derin bir nefes verdim. Umarım biri söndürürdü. Siyah eldivenleri elime geçirdikten sonra eşofmanımın cebinde olan sigaradan bir tane yaktım. Arabamın gidişi beni derde sokmuştu bir an. Sadece birkaç kez içime çektikten sonra devam etmeden ayağımla ezdim.

Arabayı kapatıp deponun içerisine ilerlediğimde eşofmanımın köşesine sıkıştırdığım silahı çıkarıp köşedeki kamerayı vurdum. Her kim izliyorsa izlememeliydi. Sweatimin cebinde duran susturucuyu aldıktan sonra silahın ucuna taktım.

Merdivenin başındaki kamerayı da vurduğumda sessizce yukarı çıktım. Köşedeki koruma beni farkettiğinde hızla silahına davrandı. Silahına davranmış olsa da onun elinden alıp karnına tekme attım. Attığım tekme onu merdivenlerden aşağıya yuvarlarladığında susturucu takılı olan silahla birkaç kez vurdum. Öbür silahın içindeki şarjörü aldıktan sonra silahı üstüne fırlattım. "Ay çok eğlenceli!"

Korumalardan biri yanımdan geçerken başını salladığında dedemin adamları olduğunu anladım. O karşıdan gelen adamı vurmakla meşgulken koridorun sonundaki merdivenden çıktım. "Yapacağın fabrikayı siksinler!"

Labirent gibiydi aynı. Araf'ın sesini duymamla merdivenin altına saklandım. "Sakın bana o patlayan arabanın Ecmel'in olduğunu söyleme!"

Sesi git gide uzaklaştığında tekrar merdivenlere yöneldim. Tek bir kat kaldığında yine duran korumanın kafasına silahımla vurdum. "Çok özür dilerim!"

İyice deliye bağladığımda odaya doğru koşturdum. Yine dedemin adamı olan koruması beni içeri soktuğunda Enes'in haline acıdım. Kollarından bağlanmış aşağıya sarkıyordu. "Berbat görünüyorsun. Midemi bulandırdın."

"Savcı?" Bana baktığında sorgular gibiydi. "Beklemiyordun değil mi? Arabamın patladığını düşündün ya da bu gece nezarethanede kalacağımı." Köşelerde duran dört kameranın birini vurdum. "Biliyor musun Enes, cidden aile olarak sik kafalısınız."

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin