Bugün çok yoğundum. Bugün kendimi yok etmek istiyordum. Önce çekime gitmeliydim, akşam davet vardı. Bir de ayarlayabilirsem yapılacak olan galayı ben üstlenmek istiyordum. Araf'ın adamları sabah arabamı getirdiğinde önce eve uğramıştım. Buradan almam gerekenleri aldığımda annemin evde olmadığını yeni farkettim. Cansel ablaya sorduğumda Kübra teyzelerde olduğunu söyleyince rahatlamıştım.
Götüreceklerimi arabaya yerleştirdiğimde kendi koltuğuma geçebildim nihayet. Kasıklarımın ağrısı bir yana çekimin olup olmayacağı konusunda gergindim. Temennim her şeyin iyi geçmesiydi. Babamın aramasıyla şaşırsam da ekrana basıp onayladım. ''Engin Bey?''
''Neredesin?'' Kaşlarım havalandı. ''Yoldayım, kursa geçeceğim.''
''İyi. Kurs bekleyebilir, Kuzey'in şirketine gelmen gerekiyor.'' Sesi bir garipti.
''Bir sorun mu var baba?'' Derin bir nefes verdim. ''Çocuğum bir sorgulama da gel da!'' Daha fazla üstelemesini istemedim. ''Peki geliyorum.''
Bunu dedim demesine ama hazır değildim ki. Güneş gözlüğüm beni kurtarırdı. Bir yandan Umay teyzeye uğramam gereken bir yer olduğunu söyledim. Daha vakit vardı ama geç kalırsam diye birinin haberi olmalıydı.
Aslında sorgulamam gereken çok şey vardı. Neden Araf'ın şirketi? Onu aramalı mıydım? Ama haberi olsa bana söylerdi, sabah birlikte çıkmıştık neticede. Belki de haberi yoktu. Bu düşünceleri kafamdan sıyırarak şirkete geldim. Gözlüklerimi gözüme takarak arabadan indiğimde babama ait korumalar çoktan gelmişti. Kulağına konuştuğunda muhtemelen geldiğimi haber vermişti. Bu kadarına gerek var mıydı?
Telefonumu arka cebime koyduğumda çantamı almamıştım. Gergince yukarı çıktığımda peşimdeki korumalar sinirimi bozuyordu. Toplantı odasının önüne geldiğimde benim için kapıyı açmışlardı. ''Sera Hanım geldiler efendim.''
Herkesin beni görmesi şok etkisi yaratırken Buğra içtiği içkiyi Uğur'un üstüne püskürtmüştü. ''Buğra!''
''Baba?'' Dedim sorgularcasına. Tanıdığım çoğu iş adamı buradaydı. Ben ne halt ediyordum? ''Hasta mısın sen? O gözlükler ne?''
Buğra'nın sorusuyla ona döndüm. ''Makyaj yapmadım Buğra.''
Araf'a baktığımda da rahat mıydı, sinirli miydi anlamıyordum. Biri neden burada olduğumu açıklar mıydı? ''Sera gel yanıma.''
Usul usul babamın yanına ilerlediğimde gözlerin bende olması canımı sıkmıştı. Bugün sinirli günümde miydim? Önüme bir dosya uzattı. ''İmza at.''
''Neden?'' Diye sordum aval aval bakarken. Babam suratıma sinirle baktığında korkmadığımı söyleyemezdim. ''Umarım başıma bir şey gelmiyordur, Engin Bey.'' Kaleme uzandığımda adımın altına imzamı attım. ''Malum ölümden yeni döndüm falan.''
''Saçmalama.'' Dedi Araf. Nihayet sesi çıkmıştı bunun da. Giydiği boğazlı kazak benim güldürme isteğimi getiriyordu. Telefonum çaldığında sessizlik oluşmuştu. Büyükbabanın aradığını gördüğümde sessize aldım. ''Bittiyse gitmem gerekiyor. Geç kaldım.''
''Git.'' Dedi babam.
''İyi.'' Rahatça odadan çıktığımda bu tantanaya anlam veremedim. Aşağıya indiğimde telefonum bir daha çalmıştı. Büyükbaba arıyordu yine. ''Noldu ihtiyar? Özledin sanırım.''
''Sakın bana babanın verdiği belgeyi imzaladığını söyleme!'' Omzumun üstünden adamlara baktığımda yanlarında konuşmamalıydım. Arabama bindikten sonra onu yanıtladım. ''İmzaladım. Ne oluyor herkes bugün bir garip?''
''İyi bok yedin bacağına sıçtığım!''
Telefonum arabaya bağlandığında küfrü tüm kulağımı doldurmuştu sağolsun. ''Senin gibi bir ihtiyara yakışmıyor böyle şeyler.'' Derin bir nefes aldı. ''İki dakika ciddiye al be kızım!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap
Teen Fiction"Arkadaş arkadaş gezebiliriz niye ki?'' Maksadım onu kızdırmaktı. Buna sinir olduğunu biliyordum. ''Demek arkadaş.'' Kafamı salladım. ''Hıhı.'' Parmakları ona dolanmış ince kollarımda gezdi. ''Arkadaşlarına böyle mi yaparsın?'' Çok fırsatçı bir ada...