1

1.4K 59 3
                                    


Son hareketimi de yaptığımda gülümseyerek derin bir nefes aldım. Gösterinin bitmesiyle büyük bir alkış kopmuştu. İşte beni mutlu eden şey buydu. Nazikçe selam verdikten sonra yine bir alkış tufanı ile karşı karşıyaydım. Annemle de göz göze gelmiştim. Gözlerinde gerçekten gurur vardı. Babamında öyle olmasını umuyordum ama nafileydi. İşi olduğunu söyleyip gelememişti. Nefes nefese kalırken bir yandan da perdeler kapanmıştı. Heyecanla kulis tarafına geçtim. Küçüklükten beri öğretmenim olan Umay hoca mutlulukla yanıma gelmişti hemen. Aynı zamanda da annemin arkadaşıydı. Çok geçmeden annem de gelmişti. Beni hemen kolları arasında aldığında daha da mutlu olmuştum. ''Sera! Harikaydın güzelim.''

''Teşekkür ederim.'' Dedim güler yüzle. ''Gün geçtikçe daha iyi esnediğinin farkındasın değil mi? Motivasyonunu sakın bozma.'' Diyip yanımdan ayrıldığında nezaketen başımı sallamıştım sadece. Anneme döndüğümde gülümsedim. ''Nasıldım hanımefendi?''

Bu deyişim onu güldürmüştü. ''Çok güzeldin bebeğim. Adeta bir kuğu gibiydin.'' Diyip iç çekti. ''Keşke babanda görseydi. O da mutlu olurdu. Ayrıca odana çiçek yollatmış. Bizzat söylememi istedi.''

Zoraki bir şekilde gülümsedim sadece. Babamı bu hayatta çok severdim ama bazı yönleri çok sinir bozucuydu. O istedi diye konservatuar okumaktan vazgeçip hukuk okumuştum. Ama bana göre değildi işte. Ben balerin olmak istedim her zaman ve oldum da. En iyi yerlerde sahne alıyordum ama babam beğenmiyordu. Ablam bile onun isteği ile tıp okuyup doktor olmuştu. Fakat evlendiği için yurtdışında yaşıyordu. Alanında iyi bir cerrahtı. İkimizin arasındaki fark o mutluydu bundan. Ben balerinken mutluydum. Avukatken değil. Yine de onu hayal kırıklığına uğratmayıp en iyi üniversitede okuyup bölümü dereceyle bitirdim. Hayatım boyunca hep hırslı bir kız olmuşumdur. Bir şeyi istiyorsam onu alana kadar devam ederdim.

''Hadi üstünü değiştir kızım. Gidelim sonra da.'' Dediğinde kulisin içindeki giyinme odasına yöneldim. Bacaklarım yeterince efor sarf ettiğinden ağrıyorlardı bile. Kısa taytımı giyip üstüme kapüşonlu sweatimi geçirdim. Hava biraz soğuktu ama arabayla gidecektik ne de olsa. Çantamı da alıp çıktığımda kapıda bekleyen annemin koluna girip birlikte yürümemizi sağladım. Umarım bir magazinci ile karşılaşmazdık. ''Arka kapıdan mı çıkacağız?''

Annem kafasını salladı. ''Baban şoförü oraya gönderdi. Arabanı aldırtmış yorulmuşsundur diye.'' Dediğinde tebessüm ettim. Düşünceli bir adamdı işte. Bir yere kadar ama.

Kapıdan çıkmamızla araba bizim önümüzde durduğunda kapılar hemen açılmıştı. Sessiz bir yolculuğun ardından görüş açıma kapının üstünde yazan Sayar Malikanesi girdi. Kapılar açılıp kapandığında büyük bahçede ışıklar yanmıştı. Üç kişi için biraz büyük bir evdi. Büyük az kalır devasa bir evdi gerçekten. Hepsi babamın emeğiydi. Tabi biraz kötü işleri vardı ama beni çok alakadar etmezdi.

Evdeki çalışanlar tarafından da kapı açıldığında derin bir nefes almıştım. Babamın gönderdiği çiçekleri bir vazoya koymalarını rica edip odama çıktım. Merdiven çıkmak bile yük olmuştu artık. Odaya girip çantamı bir kenara koyup kendimi yatağın üstüne bıraktım. İşte rahatlamıştım. Odanın sıcaklığından daralıp üstümdeki sweati çıkarınca sadece sporcu atletimle kalmıştım. Yataktan kalkıp aynaya ilerledim. Topuzumun önce tel tokalarını çıkararak çözdüm. Beynim rahatlamıştı artık. Odamdaki banyoya ilerleyip üstümdekilerden de kurtuldum. Başka zaman olsa küveti doldurup keyif yapardım ama ona bile üşeniyordum bugün. Hızlıca bir duş aldım. Bakımımı da yaptıktan sonra üstüme rahat bir şeyler giydim. Kafamdaki havluyla birlikte aşağı indiğimde salondaki annemin yanına ilerledim. ''Napıyorsunuz hanımefendi?''

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin