40

281 34 12
                                    

Sabah hastaneye geldiğimde bizimkileri göremedim. Daha doğrusu kimseyi göremedim. Odaya girdiğimde Ece ve bebeği uyuyor, Başar abi de koltukta uyukluyordu. Ses çıkarmamak için kapıyı kapattığımda çantamı bırakıp bebeğe ilerledim. Küçücüktü. ''Merhaba.'' Diye fısıldadım.

Parmağımı eline koyduğumda nasıl olduysa beni hissetmiş, parmağımı tutmuştu. ''Seni alabilir miyim acaba?''

Dün teyzemin bana verdiği gibi onu aldığımda sessizce yataktan uzaklaştım. Gözlerini açmıştı. Ağlamıyordu. ''Günaydın bebeğim.''

Sadece bakıyordu. Ece'ye baktığımda hala uyuduğunu farkettim. ''Gece anneyi uyutmamış sanırım birileri.''

Kapı çaldığında hala uyanmayan bebeğin annesine ve babasına baktım. Kapıya yürüdüğümde fısıltıyla konuştum. ''Girin.''

Kapı açıldığında Araf'ı görmeyi beklemiyordum. Daha sabah onun yanından gelmiştim buraya. Beni elimde bebekle gördüğünde bir süre tepkisiz kalmıştı. Gözleri bir süre üstümüzde oyalandığında yutkundu. Ona gülümsediğimde bebeğe eğildim. ''Benimki de geldi.''

''Bak.'' Ona doğru döndüğümde bebeğe bakıyordu. Elini beresine koyduğunda dokunmaya korkar bir hali vardı.

''Yakıştı elinize.'' Dedi bir ses. Başar abi uyanmış bize bakıyordu. ''Şey.'' Yanaklarımın kızardığını hissettiğimde ondan uzaklaşıp bebeği bıraktım.

Onlar aralarında konuştuğunda dışarı çıkmışlardı. Ece uyandığında direkt olarak gözleri beni bulmuştu. ''Günaydın.''

Bebekten gözlerimi çekmedim. ''Günaydın.''

''Annemler yok mu?'' Bilmiyorum dercesine kafamı salladım. ''Geldiğimde biri yoktu.''

''Başar, o nerede?''

Bunu demesinin ardından kapı açıldığında Başar abi gelmişti. ''Kuzey'e bir bak istersen.'' Kafamı salladığımda odadan çıktım. Onu görmek beni tekrar tekrar gülümsettiğinde yanına ilerledim. ''Sevgilim, hoşgeldin.''

Eğilip yanağımı öptüğünde kafam yana eğildi. ''Neden buradasın?''

''Telefonunu unutmuşsun evde.'' Cebinden çıkarıp bana uzattığında unuttuğumun farkında bile değildim. ''Çıkmış tamamen aklımdan.'' Ondan alıp cebime koyduğumda gözü yüzük olmayan parmağıma kaydı. ''Bugün söyleyeceğim, merak etme.''

''İyi edersin.'' Ayakta kaldığımızı farkettiğimde elinden tuttum. ''Oturalım gel.''

''İşim var.'' Dediğinde kafamı salladım ama bu elimi bırakmasına engel olmadı. ''Adamlarından gönderseydin, ya da acelesi yoktu yani sen de kalabilirdi.'' Gün içinde neredeyse herkesi gördüğüm için çok lazım değildi açıkçası. ''Seni görmeliydim.''

''Bir de Başar'ı tebrik etmek istedim yani sonuçta tanışıyoruz. Bir daha nerede görürüm belli değil.'' Onu onayladığımda asansöre kadar onunla ilerledim. ''Burada mı kalacaksın hep?''

''Akşam çıkacakmış zaten, kursa gitmeliyim öğleden sonra.'' Neticede ben doğurmamıştım ve dönmem gereken bir sahne hayatı vardı. ''Kurstan erken çıkarsam yanına gelirim.''

''Bugün gelme.'' Sesi soğuk değildi ama neden böyle demişti ki? ''Akşam toplantım var. Boşuna gelme yani.'' Açıklaması yeterli olduğunda gülümsemeye çalıştım. ''Seni görmeyeceksem gelmemin bir sebebi yok o zaman.''

Gülümsemesi benim günümü aydınlatmaya yetmişti. Gözü etrafa kaydığında ardından yine beni buldu. Ellerini yanağımda hissettiğimde eğilip dudağıma kısa bir öpücük bıraktı. Artık bu tepkilerinden utanmıyordum. ''Ben gece gelirim yanına, yüzüğünü de takarım.''

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin