23

1.4K 74 32
                                    

Sabah uyandığımda gözlerimi açmadım. Kalkmak istemiyordum. Kalkasım yoktu. Nihayetinde gözlerimi araladığımda dirseklerimin üstünde doğruldum. Araf uyuyordu. Odaya göz attığımda ne kadar dağıttığımızı farkettim. İşin garip tarafı uyumadan duş bile almıştık ama bu kadarını hatırlamıyordum. Doğru muyduk acaba? Ben bu kadar gitmeyi kafaya koymuşken onunla birlikte olmam doğru muydu mesela? Bunu düşünmek istemedim. Düşünmeliydim aslında. Beynim yorgundu. Yatakta doğrulduğumda gözlerimi ovuşturdum. Havanın biraz açtığını görmek hoşuma gitmişti. Yine de nemli saçlarımla üşümeyeyim diye sweatin kapüşonunu kafama geçirdim. Odanın balkonuna ilerlediğimde koltukların birine oturdum. Nişan bugündü. Saat erkendi. Tuana ile birlikte kuaföre gidecektik. Akşam da onunla kalacaktım. Ona da veda edecektim. Çok zordu. Bu kadar savunmasız ve kendime güvenemediğime inanamıyordum. Hayatımın en zor dönemiydi belki de. Kırıktım. Yarımdım. Bana emanet olan bu bedende ağrımayan tek bir milimim kalmamıştı. Bağdaş kurarak oturduğumda bir hareketlilik hissettim. Oydu. Sessizce yanıma geldiğinde arkamdan sarılarak beni kendine yaslamıştı. ''Çiçeğim.''

Boynumdan öptüğünde gülümsedim. Böyle demesi aşırı hoşuma gidiyordu. Boynuma eğilmesiyle tüm kokusu burnuma dolduğunda nefes aldığımı hissettim. Her şeyiyle mükemmeldi, en önemlisi benimdi. Yönümü ona çevirirken sarılmayı bırakmamıştı. ''Günaydın.''

Yanağını öperek ondan çekildim. ''Günaydın da bu ne hal? Üşüyor musun?'' Kafama rağmen saçlarımı sevdiğinde iki yana salladım. ''Hayır sadece biraz ıslaktı. Hava çarpmasın diye kapattım.'' Başıyla beni onayladı. Ona sokulduğumda konuştum. ''Hem sen varsın. Nasıl üşürüm?'' Güldüğünü hissetmem beni de gülümsetti. ''Doğru.'' Çenemden tutup kafamı kaldırdığında ona baktım. Dudağımı öpüp geri çekildi. Telefonumun çalması tüm ortamı bozmuştu. Ondan çekilip yan tarafımdaki telefonuma uzandığımda Tuana olduğunu görmemle hemen açtım. ''Nerdesin kız sen?''

''Evde.'' Dedim rahat bir şekilde. Evdi. Burası evdi.

''Gelsen mi diyorum hani? Heyecandan öleceğim kızım!'' Bu tavrına güldüm. Araf ise beni dinliyordu. ''Çıkarım birazdan. Daha elbisemi alacağım gerçi ama kuaföre gelirim hatta ben direkt. Aynen öyle yapayım.'' Normalde eve gidecekti fakat hediyeyi de hallettiğimde kendim almaya karar vermiştim. Kuaförde giyinirdik. ''Nasıl istersen canım benim. Bekliyorum.'' Telefonu kapattığımızda tekrar ona döndüm. ''Sanırım gitmeliyim. Felaket heyecanlı bir gelinimiz var.'' Gülerek ayaklandığımda bir yandan da ona bakmaya devam ettim. ''Sen de muhtemelen Ayaz'ın yanına gidersin.''

Kafasını salladı. Birlikte odaya girdiğimizde hala olan dağınıklık biraz yüzümü kızartmıştı. ''Biraz fazla dağıtmışız sanırım.''

Yerdekileri kaldırıp bir yere bıraktığımda o sırıtıyordu. Deli! ''Gece pek umurunda değildi ama öyle olsun bakalım.'' Gerçekten deliydi. Elimin altındaki yastığın birini ona fırlattığımda yakalamıştı bile. ''Çok kötüsün!'' Gülmeye devam etti. ''Bunu hep söylerler.''

''Adisin!'' Diğer yastığı da fırlattım. Onu da yakalayarak yanıma yürüdü. 'Yavaş gel!''

''Gelen sensin!'' Sesim biraz yükseldiğinde hemen sustum. Ne ara olmuştu bu? ''Kim adi?'' Yatağın üzerinde iki dizimin üstünde durduğumda ona baktım. ''Sen.''

''Bu adi sana neler yapar biliyor musun?'' Ondan utanacağımı sanmıştı sanırım. Ama hayır. Yaşadığımız iki gece bize her şeyi yaptırmıştı zaten. Kollarımı boynuna doladım. ''Neler yaparmışsın? Gece yeterince sinirli değilmişsin gibi.'' Alaycı bir gülümseme yerleşti dudaklarına. ''En sakin halimdi.'' Buna yutkunduğumda gözleri boynuma kaydı. Dudağımı sertçe öptüğünde elleri belimde birleşti. Kaçınılmazdı. ''İstersen görebilirsin.'' Öptü. ''Bence istersin.'' Başka zamanda evet. Nefes nefese kaldığımda ondan çekildim. ''Nişan var!''

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin