Uçağım hava şartları nedeniyle ertelendiğinde boş boş bekliyordum. O kadar da binesim yoktu zaten. Karşımda duran büyük televizyondaki haberleri izlediğimde benim uçağımdan önce kalkan uçak düşmüştü. Normalde o saate alacaktım ve son dakika vazgeçmiştim. Bir hayır varmış demek ki. Gözüm bir anlığına kaydığında haber dikkatimi çekti. Haberde Araf vardı. Ne alakaydı? O tarafa ilerlediğimde haberi düzgünce okuyamamıştım. Bir olay yüzünden gözaltına alınmıştı.
Tüm beyin fonksiyonlarım kapanmıştı. O an sadece ben kaldım. Kimseden öğrenemezdim. Telefonumu bilerek kapatmış kartımı da çıkartmıştım. ''Düzgün düşün Sera.'' Sera düşünemiyordu. Şuan Ecmel gibiydim. Gidip onu korumalıydım. Sera gitmeliydi, Ecmel kalmalıydı. Kapının oradaki güvenliğe koştuğumda yeterince telaşlıydım. Bundan sonrası ne olurdu bilmiyordum. ''Merhaba! Ben yani telefonumun şarjı bitti de telefonunuzu kullanabilir miyim?''
Adam telaşlı halde beni incelediğinde telefonunu bana uzattı. ''Buyur kızım.'' Ondan fazla uzaklaşmadım ama arayacağım kişiler kimdi ki? Beynim donuktu ve hiçbirini hatırlamıyordum. O an geldi. Dün gece Buğra'nın demiş olduğu şey. Gözümün önüne sayılar geldi. Sözelciydim, hukukçuydum, ezberim kuvvetliydi, bir gördüğümü bir daha unutmazdım. Buğra'nın telefonunu yazdığımda açmasını bekledim. Dudaklarımı koparırcasına dişlediğimde hiçbir şey düşünemedim. ''Ne?''
''Buğra benim. Sera. Fazla vaktim yok yanında kim varsa uzaklaş. Nerede olduğunu biliyorum. Rahat konuşacağın bir yer olsun lütfen.'' Telaşla konuştuğumda kimsenin onu duymasını istemedim. ''Nerdesin lan sen? Uçağın düştü diye kafayı yedik hepimiz.'' Ne? ''Ne? Hayır! O benim uçağım değildi. Siktir et şimdi uçağı.''
''Beni buradan alman lazım. Haberleri gördüm. Onu oradan çıkaracak tek kişi benim.'' Çoktan gelmiş olan araba çalıştırma sesiyle gülümsedim. ''Biliyordum be! Biliyordum.'' Neyi bildiğini umursamadım. ''Sen kimden arıyorsun amina koyayım!'' Sinirle konuştu. Bir yandan da adama mahçup hissediyordum şu an. ''Gelince anlatırım. Dış hatların orada bekleyeceğim seni, telefonum yok.'' Suratına kapattığımda adama sayısız teşekkür ederek çantama sarıldım. Dışarı çıktığımda havanın soğukluğuna rağmen onu bekledim.
Gözüm sürekli dış kapıda olduğu için gelen arabaları tanımaya çalışıyordum. Buğra'nın arabasını gördüğümde öne çıkıp el salladım. Önümde durduğunda hemen arabaya bindim. ''Eve sür.''
''Baştan anlatayım. Ben bir savcıyım, aynı zamanda da balerinim. Sadece işimi yapmıyorum. Benim yerime dosyalarıma da bakan biri olduğu için rahattım ama şu an geri dönmem gerekiyor anlaşılan.'' Hızla konuştuğumda nefes nefese kaldım. ''Motorun soğusun. Bunu biliyorduk zaten.''
''Nasıl?'' Şaşırarak sorduğumda ona döndüm. Rahattı. ''Ah Sera ah. Bazen cidden safız olabiliyorsun. Kuzey salak mı sence? Ne olduğunu bilmiyor mudur?'' Biliyor muydu yani? ''Of şu an bunu düşünemeyeceğim. Sen beni eve götür. Gerisini ben halledeceğim. Bu iyiliğini de unutmayacağım.''
''Unutmazsan iyi olur çünkü yalan söyledim herkese.'' Yüzümü buruşturdum. ''Sanki hiç söylemediğin bir şey.''
Hızlı sürmesinin ardından eve geldiğimde ciddi bir hale dönüp ona baktım. ''Bu saatten sonra ne olur bilmiyorum ama yapacaklarım için şimdiden özür dilerim.'' Ondan uzaklaştığımda bahçeye girdim. ''Ne için lan!'' Arkamdan bağırdığında duymadım. Aklımda bir şeyler vardı ve bedeli ağır olacaktı. Kapı hemen açıldığında annem boynuma atlamıştı. ''SERA!''
''Anne.'' Sıkıca ona sarıldığımda tüm gücü ondan aldım. İhtiyacım olan oydu. ''B-Ben öldün sandım bebeğim.'' Ondan çekildiğimde yanaklarını ellerimin arasına aldım. ''Yaşıyorum anne. Kanlı canlıyım bak. Şimdi çıkmam lazım hemen tamam mı?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap
Novela Juvenil"Arkadaş arkadaş gezebiliriz niye ki?'' Maksadım onu kızdırmaktı. Buna sinir olduğunu biliyordum. ''Demek arkadaş.'' Kafamı salladım. ''Hıhı.'' Parmakları ona dolanmış ince kollarımda gezdi. ''Arkadaşlarına böyle mi yaparsın?'' Çok fırsatçı bir ada...