39

342 28 0
                                    

Uçaktan iner inmez Araf beni hastaneye bıraktığında onun gelmesini istemedim. Birlikte olduğumuz bilinmesindi. Hastaneye girmeden parmağımdaki yüzüğü çıkarıp kutusuna geri koydum. Şu an kimseye açıklama yapamazdım. Bunu hiç istemiyordum ama en azından bu gece gözleri üstüme çekmek istemiyordum.

İçeri girdiğimde koşarak danışmaya ilerledim. ''Ece Altun. Doğuma gelmiş sanırım.''

Kadın ekrana bakıp kafa salladığında bana döndü. ''Beşinci katta doğumhanenin orada.'' Onu onaylayarak asansöre ilerledim. Yukarı çıktığımda direkt olarak annemin yanına ilerledim. ''Çıkmadı mı daha?''

Kafasını iki yana salladığında bana sarıldı. ''Çıkar birazdan.''

Arayalı çok olmuştu. Üstüne bir saat uçakta yolculuk bile geçirmiştim. İzel ve İrem'in çekilmez suratı da ortalığın tuzu biberiydi. Onlara ait birkaç akrabaları daha vardı. Haberi gören geliyordu anlaşılan. ''Teyzen de geliyor şimdi, Metin getiriyormuş.''

Kafamı salladım. Yanına oturduğumda ablamın tarafından sadece annemin olduğunu farkettim. ''Büyükbaba'ya söylediniz mi?''

''Baban aradı evet, o da geliyor.''

''İyi bari.'' İrem bir şeyler homurdandığında ona bakmadım bile.

Dakikalar geçtiğinde hem teyzem hem de halam gelmişti. Nihayet bizden birileri de vardı. Bu durumlarda onlar çokken onun yalnız kalmasını istemezdim. Bir bebek ağlaması sesi geldiğinde hepimiz kapıya yönelmiştik. Herkes birbirine sarıldığında ben halamla sarılmıştım. Birkaç dakika sonra hastane kıyafetine sarılmış bir bebek getirdiklerinde hepsi ona ilerlemişti. Ben hemen hemşireye döndüm. ''Ece, nerede? Çıkmayacak mı?''

''Doğumu bizi biraz zorladı, dikişleri bitince onu da çıkaracağız.'' Gülümseyerek kafamı salladığımda bebeği çoktan götürmüşlerdi. Ne yani sadece ben mi kalmıştım? Başar abi de çıktığında gülümsemeye devam ettim. Gözleri dolmuştu bile. ''Hayırlı olsun!''

Birbirimize sarıldığımızda çok konuşamamıştı. O da bebeğin arkasından gittiğinde tek başıma Ece'yi çıkarmalarını bekledim. Çok mu uzun sürüyordu? Nihayet doğumhane kapısı açıldığında başına gittim. Beni görür görmez gülümsemişti. ''Sera.''

Halsiz ve bitkindi. Yüzü gözü bile şişmişti. ''Nasılsın?'' Diye sordum dolmuş gözlerimle. ''İyiyim. Gördün mü onu?''

''Hayır daha görmedim, yukarıya götürdüler onu çoktan.'' Seni bekledim diyememiştim. İçimden gelmemişti. Yatağıyla birlikte ben de ilerlediğimde elimi tutmasını beklememişti. ''O benim kardeşim, onu da asansöre alın. Lütfen.''

Hemşireler beni de asansöre aldığında birlikte çıktık. Gerçekten ne diyeceğimi bilmiyordum. ''Annem burada olmadığını söyledi. Ne zaman geldin?''

''Oldu biraz. Aradığında ilk uçakla geldim.'' Gülümsediğinde ben de gülümsedim. Beni öldürmek istemesi bile onu sevmeme engel olamıyordu. ''Sen yanımda kal olur mu? Diğerlerini istemiyorum.'' Çok konuşunca canının yandığını hissediyordum. ''Tabii kalırım. Sen konuşma şimdi, canın yanmasın.''

Kafasını salladığında nihayet kata gelmiştik. Bebeğin hangi katta olduğunu bilmiyordum ama geldiğimiz katta kimse yoktu. Odaya geldiğimizde çoktan hazırlandığını gördüm.

Ege Altun.

Ece'nin yeni dünyasının adı buydu.

İsim hakkında konuşup konuşmadığımızı hatırlamıyordum ama ismine benzediği için koyduğunu düşünmüştüm ilk olarak. ''Annemizin üstünü değiştirelim, bebeği de getireceğiz birazdan.''

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin