36

321 24 1
                                    

2 Hafta Sonra

Hastaneden ayrılışımın üçüncü gününde artık rahatlamıştım. Dün tüm dikişlerim alınmıştı bile. Ablam her gün arıyordu ama hiç açasım gelmiyordu. Hastaneye gelmemişti. Eve gelir miydi bilmiyordum ama geldiği zamanda aşağı inmeyi hiç düşünmüyordum. Bu süreçte Tuana çok yanımda kalmıştı. Onu çok seviyordum. Benim için önemli toplantılarını bile iptal edip şirketine gitmemişti. Hep yanımda çalışmıştı işi olsa bile.

Araf ise her gece benimleydi. Hastaneden çıkana kadar hiçbir işiyle ilgilenmemişti. Önemli bir işi olduğundan dolayı da hastaneden beni eve bıraktığında başka bir yere gitmişti. Sürekli beni arıyor, ilaç ve yemek saatlerimi hatırlatıyordu. Onu şimdiden çok özlemiştim ve görmek için can atıyordum.

Ayrıca kolyemi almayı ve mektup konusunu da konuşmak istiyordum. Hastanede olduğum süre boyunca hep aklımdaydı ama hep bir aksilik çıktığından ya da o an konu dağıldığından sormamıştım. Bu sefer sormalıydım. Eşyalarımı onlara verdiklerinden haberim vardı ama benim için önemli olan kolyeydi.

Yavaşça aşağıya indiğimde annem merdivende hemen yanıma gelmişti. ''Yavrucuğum neden haber vermiyorsun indiğini, ben gelirdim yardım etmeye.''

Telaşlı haline güldüm. ''Anne rahat ol, iyiyim artık. Kaç hafta oldu aynı şey.'' Yine de koluna girdiğimde birlikte salona girdik.

Dikkatlice beni oturttuğunda tekli koltuğun birine geçti. ''İstediğin bir şey var mı? Hemen hazırlasın kızlar.'' Bana kalsa Gürkan amcanın yaptığı pankekten günlerce yiyebilirdim ama şu an yoktu. ''Şimdilik yok canım. Şey soracağım ben.''

''Sor bakalım.'' Karşımda bacak bacak üstüne attığında rahat bir pozisyonda bana bakıyordu. ''Hastanede kıyafetlerimi verdiklerinde kolye vermişler miydi?'' Annem kısa bir süre düşündü. ''Ay hiç hatırlamıyorum ki canım.'' Anlayışla kafamı salladım. ''Niye ki, önemli bir kolye miydi?''

Ondan saklayacak değildim. Kafamı sallayarak onu onayladım. ''Araf hediye etmişti de o da vermeyince kayboldu sandım.''

''Sor kendisine.'' Zaten bunu yapacaktım. ''O niye gelmiyor kaç gündür? Hastanede seni görmek için can atıyordu.'' Gülerek onu yanıtladım. ''İşi varmış, burada değil.''

''Çok bekletmesin seni, annem böyle söylüyor de ona. O beni anlar.''

''Emredersiniz efendim.'' Aramızda gülüştüğümüzde birlikte masaya geçtik. Telefonum çaldığında Araf sanıp hevesle elime aldığımda Umay teyzeyi görünce biraz hayal kırıklığına uğramıştım. ''Umay teyze.''

''Canım. Nasıl oldun?'' Umay teyze bile birkaç kez hastaneye kadar gelmişti. İlk geldiğinde dikişlerimin kontrolünden dolayı oda kapalı olduğundan içeri girememişti. İkinci gelişinde birlikte görüşmüştük. ''Daha iyiyim bebeğim. Sen nasılsın?''

''Ben de iyiyim. Hazırsan müjdemi veriyorum.'' Telefonu hoparlöre alıp masaya koyduğumda annemin de duymasını sağladım. ''Dinliyoruz.'' Annem de benim gibi telefona bakıyordu. Bir yandan da tabağıma bir şeyler koyuyordum. ''Yurt dışındaki bir dergi ajansıyla konuştuk. Bu sene dansla ilgili olan Bale kategorisinde manken olarak seni kapağa koymak istiyorlarmış.''

Annemle birbirimize bakıp gülümsediğimde heyecanla telefona döndüm. ''Bana sormadan kabul ettin diye umuyorum.'' Şen kahkahasını duyduğumda bu gülüşü tanıdığımı hissettim. ''Ettim tabii ki de. Numaranı verdim, bu hafta sana ulaşacaklarını söylediler. Ekipleri de burada olacağından seninle bizzat tanışmak istediler.''

''Ay günüm daha da güzel olamazdı. Teşekkür ederim Umay teyzeciğim!'' Annemde konuya dahil olduğunda benden çok birlikte konuşmuşlardı. Umay teyze kursla ilgili çok çalıştığından gün içinde görüşmeye çok vakitleri olmuyordu haliyle. Telefonu kapattıklarında annem hemen bana döndü. ''Senin adına çok sevindim bebeğim. Kitaplığıma bir dergi daha eklenecek anlaşılan.''

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin