7

588 39 12
                                    

Sabah neşeli bir şekilde uyanıp hazırlandım. Aşağıya indiğimde sadece annem vardı. ''Günaydın tatlım.'' Yerime oturduğumda masada duran birkaç bir şeyden tabağıma aldım. ''Günaydın.'' Annemin garip sesi yüzüne de yansıdı. ''Hayırdır bu ne mutluluk sabah sabah?'' Gülümseyip ona baktım. ''Hiç. Mutluyum öylesine.'' Kaşları havalandı. ''Öylesine?'' Kafamı salladım. Görevli abla anneme kahve getirdiğinde ona döndüm. ''Bana bir bardak vişne suyu getirebilir misiniz?''

Aslında her sabah portakal suyu içerdim ama bir değişiklik yapmak istedim. Ne büyük değişiklikti ama. ''Hayatım iyi misin bugün?'' Yüzümü buruşturmama rağmen kafamı salladım. ''Tabii ki anneciğim. Her zamanki halim.'' Kahvesinden bir yudum alıp emin olmak ister gibi beni inceledi. ''Bir haber falan mı aldın?'' Konu gitmeme gelmişti yine. ''Hayır.'' Hayret içinde tabağına döndüğünde güldüm. ''Gösterin falan var mı yakında? Televizyonda izlemeyeyim sonra.'' Kinayeli söyleyişine göz devirdim. ''Sanırsam haftaya 2 otelde sahne alacağım yine. Ama gelmene gerek yok gerçekten anne.''

''Yemeğini ye hadi.'' Zaten yiyordum. Vişne suyum geldiğinde bir yandan onu da içiyordum. ''Düğün ne zamandı?'' Telefonuna göz atıp bana döndü. ''Pazar akşamı.'' Bugün zaten çarşambaydı. ''Cuma da kına var. Gelmek istersen-'' ondan önce davrandım. ''İsterim. Zaten kadınlar arasında değil mi?'' Buna şaşırarak kafanı salladı. Elindeki kahvaltı bıçağını üstüme tuttuğunda yüzüne mal gibi baktım. ''Bana bak! Ne yaptın benim kızıma sen?''

''Sen demiştin beni yalnız mı bırakacaksın diye? Şimdi düşününce bundan öncesinde sen her yere tek gidiyormuşsun. İzel'in hem kızı hem gelini var. Kübra'nında gelini var. E seninde bir kızın daha olduğu öğrenilmedi mi?'' Bıçağı indirip beni onayladı. ''En azından ben gidene kadar yanında olmaya çalışacağım.'' Yerimden kalkarak yanağını öptüm. ''Akşam görüşürüz hayatım. Çok geç kalmam.'' Kendisi zaten derneğe gidecekti. Gitme mevzusunu ortada bırakıp odama çıktım. Çantamı alarak tekrar aşağıya indim. Evden çıktığımda Tuana aramıştı. ''Günaydın Tuana hazretleri. Sabah sabah bu ne erkenden?''

Zaten benden önce kalkardı ama onun araması için erkendi. ''Günaydın tatlım. Öğleden sonra boşluğum var. İstersen birlikte elbise bakalım diyecektim.'' Arabaya bindiğimde direkt olarak bahçeden çıktım. ''Bilmem olabilir de. Provam ne zaman biter bilmiyorum.'' Birkaç dakikalık sahne için bir hafta çalıştığıma inanmak güçtü. ''Mesaj atarsın o zaman. Şimdi toplantım var.'' Telefonu kapattığımızda sessiz bir yolculuk çekerek kursa geldim. Bacaklarımın ağrısı biraz daha vardı ama çalışmama engel olacak kadar değildi. Çantamı öbür odada bırakarak prova odasına geldim. Her şey tamamdı ama sondaki dönme hareketinde dengem kayıyordu sürekli. Birçok kez denediğimde en sonunda düşmüştüm. ''Kahretsin! Derdim ne bugün?''

En baştan başladığımda bu sefer olmuştu. Dengem kaymadan bitirmiştim. Yere oturduğumda salak gibi kalmıştım. Niye en başta olmamıştı ki? Şuan olmuştu ama sahnede de aynısını yaşarsam, korkusu sarmıştı içimi. ''Bir şeyim düzgün gitse şaşarım zaten.'' Telefonumu almadığımı farketmemle diğer odadan alıp geri döndüm. Yeni sevgilim 2 kere arama zahmetinde bulunmuştu. Ben aramadan tekrar arama geldiğinde biraz bekletip açtım. ''Sana telefonu açma diye mi aldılar?''

''Sanada günaydın.'' Tepkisizce söyleyerek yere oturdum. ''Nerdesin sabahtan beri?'' Ama bu hep böyle mi davranacaktı? ''Provadaydım. Çantam başka yerdeydi.'' Derin nefesini hissettim. ''Neyse ki başına bir şey gelmemiş.'' Alayla güldüm. ''Ne o, başıma bir şey gelse ağlayacak gibisin?'' Topuzumu çözerek saçlarımı açık bıraktım. ''Çok.'' Dalga geçer gibiydi daha çok. ''Hazırlansan iyi olur çünkü kapıdayım.''

''NE?'' Sesim yükseldiğinde ayaklanmıştım. Ne demek kapıdayım? Acaba odanın kapısı mı yoksa kursun kapısı mıydı? Sitenin kapısı da olabilirdi. Neyse ki etek giymiştim ama yüzüm bile hazır değildi. ''Duydun işte. Bu saate kadar bitmiştir provan.'' Bir yandan öbür odaya girdiğimde hızlıca eteğimi geri giydim. Bir yandan uzun kollu bluzumu giyiyordum. Ceketim arabada kalmıştı. ''Ama ben hazır değildim yani. Bir de çok erken daha senin işin gücün yok mu?'' Hızlıca konuştuğumda hazırlanmıştım bile. ''Konuşana kadar hazırlanabilirsin.''

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin