Beste bana sarıldığında ellerimi sırtına koydum. ''Seni tanımak güzeldi, Sera.''
''Seni de öyle.'' Gülümsedim. O gelecek miydi, bilmiyordum. ''Eğer bir gün yine karşılaşırsak, benimle kalmanı çok isterim.''
Elini yanağıma koyduğunda bu sefer geri çekilmedim. ''Mutlaka karşılaşacağız, canım. Kendine çok iyi bak.''
''Sen de.'' Ondan çekilirken arkamda sadece iki kişi kalmıştı. Kuzey ve Buğra. Kuzey'in yanına ilerledim. Sanırım diğerlerinin ayrı kalmaya ihtiyaçları vardı. Yüzümü incelediğinde parmağını tuttum. ''Hemen mi döneceğiz?''
''Ailen öğrenmesin mi?''
''Onları da tanımıyorum. Karşılarına geçince ne diyeceğim?'' Usulca kafasını salladı. ''Seni bir eve götürmemi ister misin?''
''Burada bir evin mi var?'' Beni onayladığında şaşırmıştım. ''Senin evinse gidelim.''
''Bizim evimiz, Ecmel. Senin diye bir şey yok.'' Önümden ilerleyip kapımı açtığında binmiştim. Arabaya binene kadar onu incelediğimde eski ilişkimizi deli gibi merak etmiştim. Nasıldık?
Buğra ve Beste kapının önünde konuştuklarında onları beklememiştik. Araba hareket ettiğinde onunla tek olmak garip hissettirmişti. ''Yolumuz uzun mu?''
''Evet.'' Ardından bana döndü. ''Yorgun musun? Uyuyabilirsin yani koltuğu-''
''Dizine yatsam?'' O kadar çok çekinmiştim ki ondan. Ama bir o kadar da yakın olmak istiyordum. ''Arabayı kullanabilir misin?'' Yutkunuşunu izledikten sonra önüne döndü. Kendi koltuğunu biraz daha geriye çektikten sonra tek eliyle kullanmaya devam etti. ''Gel.''
Kafamı dizine koyduğumda sadece gözlerimi kapattım. Onu hatırlamıyordum belki ama onun yanındayken güvendeydim. Buna emindim. Bir diğer elini yanağıma koyduğunda geri çekmedim. Ben hatırlamıyordum ama onun karısına ihtiyacı vardı. En azından bunu sağlayabilirdim. Her ne kadar ondan korksam da.
''Rüyalarıma giriyordun.'' diye mırıldandım. ''Seni unuttum fakat hiç görmediğim bir gün olmadı. Hep seni gördüm.'' Onunla bağım bu kadar güçlü müydü, bilmiyordum. Ama bunlar doğruydu. ''Sadece sen olduğunu bilmiyordum, artık öğrendim.''
''Nasıl görüyordun?''
Kafamı çevirdiğimde yüzüne baktım. ''Bilmiyorum, sadece görüyordum işte. Hatırlayacak kadar hafızam yok.''
Yalandı. Onu her görüşümde bir mezarlığın başında otururken görüyordum. Ecmel Sera Yıldırım'ın mezarında.
''Sen beni görüyor muydun?''
''Rüya görecek kadar uyumadım.'' Yutkundum. Bu mümkün müydü? ''Anlamadım.''
''Anlama zaten.''
''Bana bizi anlatabilir misin? Gerekirse kendini bile anlat.'' Gözlerimi tekrar kapattım. ''İlk defa kendi isteğimle uyuyacağım. Seni dinlemeye ihtiyacım var.''
Onun canını mı yakıyordum acaba?
Benim anladığım kadarıyla biz ikimizde ayrıydık ve uyumamıştık. Uyuyamamıştık değil, uyumamıştık. Bana uyku ilacı verilmeseydi ben de uyumazdım.
''Sen çok güzeldin, ben seni çok seviyordum.'' Hemen toparladı. ''Hala çok seviyorum.'' Gülümsedim. ''Sen de beni çok seviyordun.''
Ben ise hala seviyorum diyemedim.
''En sevdiğim yemek ne mesela?''
Aklına bir şey gelmiş gibi güldü. ''Normalde pankek. Hatta babamın yaptığı.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap
Teen Fiction"Arkadaş arkadaş gezebiliriz niye ki?'' Maksadım onu kızdırmaktı. Buna sinir olduğunu biliyordum. ''Demek arkadaş.'' Kafamı salladım. ''Hıhı.'' Parmakları ona dolanmış ince kollarımda gezdi. ''Arkadaşlarına böyle mi yaparsın?'' Çok fırsatçı bir ada...