Sabah erkenden kalkıp spora gitmiştim. Sağlık için değil zayıf kalmam içindi. Takıntım vardı. Az yemek yer çok su içerdim. Fazla yemek yediğimde kusmaya çalışırdım. Bunun bir hastalık olduğunu biliyordum ama devam ettirmek zorundaydım. Kilo alamazdım hiçbir zaman. Tekrardan eve döndüğümde kahvaltı sofrası hazırlanıyordu. Hızlıca yukarı çıkıp duş aldım. Kurulanıp kıyafetlerimi giydikten sonra tekrar aşağı inecekken telefonum çaldı. Umay teyze arıyordu. Zaten bir süre gitmeyecektim kursa ama araması şaşırtmıştı. Telefonu açıp kulağıma yasladım. ''Efendim?''
''Günaydın canım. Umarım rahatsız etmemişimdir ama direkt konuya giriyorum. 2 ay sonra bir bahar turnesi var. Bize de teklif geldi biliyorsun ki.'' Bunu bilmemek mümkün değildi çünkü son zaman herkes bunun hakkında bahsediyordu. ''Yönetim kurulu olarak sen de karar kıldık.''
Bir şey diyemedim hala dinliyordum. ''Acele karar vermeden düşün istiyoruz. İyice karar verdikten sonra kursta detayları konuşuruz zaten.''
''Peki hocam.'' Dedikten sonra eklemeyi unutmadım. ''Teşekkür ederim beni seçtiğiniz için.''
''Ah tatlım. Sen o kadar yeteneklisin ki. Her yerde görüyoruz. Şimdi kapatmalıyım. Sonra görüşürüz.'' Dediğinde kapatırken bir yandan da mutluluktan ölüyordum. Aldığım en mutlu haber olabilirdi. Öğrendiğim günden beri aklımda olan tek şey ona seçilmekti.
Sevinçle aşağı indikten sonra masadaki yerimi aldım. ''Günaydın.''
''Günaydın bebeğim.'' Diyen anneme gülümsedim. Bu evde beni en iyi anlayan oydu. Babamda anlıyordu da işte. Her zamanki soğukluğu ile sadece ''Günaydın.'' Demişti.
Tabağıma sayılı şeyler aldıktan sonra gergince babama döndüm. Her ne kadar sevinsem de onlara söylemeliydim. ''Baba.''
Yemeğine devam ederken ''Efendim kızım?'' Demişti. Bana baktığında güçlükle gülümseyip konuştum. ''Şey, biliyorsun kursta bahar turnesi var. Umay teyze benim katılmamı istedi. Ben yine de sana bir sormak istedim.'' Dememle annemin gözleri parladı. ''Ay ne güzel bir haber bu!''
Anneme gülümsedikten sonra tekrar babama döndüm. Ondan gelecek bir cümleyi beklerken telefonu çaldığı için yemeğini bırakmıştı. ''Akşam konuşuruz. Şimdi önemli işlerim var.'' Diyip kalkarken burukça arkasından bakakalmıştım. Annem de ona somurtup bana baktı. ''Sen bakma babana annecim. Ben arkandayım. Hem ben de gelirim. İkimiz içinde değişiklik olur. Gezeriz anne kız.''
Burukça ona gülümseyip yemeğime döndüm. Tüm iştahım kaçmıştı. ''Kursa gitmeyeceğim anne. Gideceğin bir yer varsa bırakabilirim.'' Diye sorduğumda ayaklanmıştı. ''Olabilir aslında. Kübra'ya gidecektim. Sen de gelsene benimle.''
Kübra dediği kadını zerre tanımazdım ama annemin yakınıydı. Hiç görmemiştim bile. Ben genelde ailenin bilinmez kızıydım. Çoğu yerde babamın Engin Sayar'ın olduğunu söylediğimde genelde ablamın adıyla seslenirlerdi. Annem genelde beni saklama tarafındaydı çünkü başıma bir şey gelmesinden korkardı. Ama normal zamanda yanında olduğumda gururlanır gibi tanıtırdı her zaman. Babam içinse avukat olmam onu gururlandırırdı. Başıma gelenler olmasa babamın gurur duyacağı kızı olurdum. Özür dilerim babacım ama ona layık değilim. ''Gelebilirim. Kimse annemi sahipsiz sanmasın.''
Bu annemi mutlu etmişti. Sevinçle yukarı çıktığında bende kendi odama çıktım. Etekli bir takım giydikten sonra topuklu çizmelerimi çıkardım. Makyaj masama geçip hazırlandıktan sonra aşağıya indim. Annem ağzı kulaklarında beni bekliyordu. Ailede genelde ablam ön planda olduğu için ben kendimi çok gösteremezdim. Annem buna hep karşı çıksa da hep böyleydi. "Çok güzel olmuşsunuz hanımefendi."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap
Ficção Adolescente"Arkadaş arkadaş gezebiliriz niye ki?'' Maksadım onu kızdırmaktı. Buna sinir olduğunu biliyordum. ''Demek arkadaş.'' Kafamı salladım. ''Hıhı.'' Parmakları ona dolanmış ince kollarımda gezdi. ''Arkadaşlarına böyle mi yaparsın?'' Çok fırsatçı bir ada...