Gözlerimi araladığımda etraf karanlıktı. Sadece camdan yansıyan binaların ışıkları vardı. Kimse yok muydu? Yatakta doğrulmaya çalıştığımda beklediğim sesi duydum. ''Ecmel.''
Kokusundan anladığımda yanıma gelmişti. ''Ne zaman geldin?'' Diye sordum uykulu bir şekilde. Sanırım bana verdikleri serumlar uyku yapıyordu. ''Çok oldu ben geleli bebeğim. Uyuyormuşsun.'' Yattığım yerde biraz kaydığımda yanıma yatmasını istedim. ''Hıhı.'' Yatakta ağırlık olduğunda beni kendine çekti. Duş alıp üstünü değiştirmişti. ''Çok güzel kokuyorsun.''
''Hm.'' Saçlarımı sevdiğinde ona sarıldım. ''Kimse yok mu?'' Çünkü bu kadar zaman yalnız beklemesi annemi çıldırtırdı. ''Yok. Annenler eve gitti. Annemlerde gitti. Diğerleri de aşağıdalar.'' Bulunduğum yerde kafamı salladım. Onu görmüyordum ama onu hissediyordum. Bu çok güzel bir duygu oluşturmuştu içimde.
''Işığı açayım mı?'' Kafamı iki yana salladım. ''Kendimi çirkin hissediyorum, açma.'' Hemen sinirlenmişti. Seslice nefesini verdiğinde devam etmedim. ''Seni görmek istiyorum.''
''Saçlarımı tara o zaman.'' Kim bilir kaç saat uyuduysam saçlarım pırasaya dönmüştür bile. Hemen ona yardımcı oldum. ''Banyo kısmında vardır. Görmüştüm.'' Bıkkınlıkla kalktığında gölgesinden onu izledim. Çok geçmeden geldiğinde yatağa tekrar oturdu. ''Gel bakayım.'' Düzgünce doğrulmamı sağladığında saçlarımı arkaya çekti. Canımı yakmaya korkarcasına yavaşça tarıyordu. İlk defa böyle bir şey yapıyordu. ''Saçların çok güzel.''
''Teşekkür ederim.'' Diye mırıldandım. Saçlarımın her telini taradığını hissettim. Tarağı yan tarafa bıraktığında yavaşça karnıma sarıldı. ''Canın yanıyor mu?''
''Sen varken hayır.'' Defalarca boynumu öptü. Kendimi iyi hissetmiyordum. Yatakta yan döndüğümde kollarımı boynuna dolayarak sarıldım. Burnumu çektiğimde dolan gözlerimi ondan sakladım. ''Şş.'' Benden ayrıldığında çenemi tuttu. ''Ağlıyor mu benim bebeğim?'' Usulca dudağımı öptü. ''Ağlamıyorum.''
Benden uzaklaştığında gözlerimi sildim. Işığı açtığında nihayet onu gördüm. ''Bana benzemişsin aynı.'' Güldüğümde yanıma oturana kadar onu izledim. Kahretsin ki eşofman giydiğinde bile çok yakışıklı oluyordu. ''Öyle mi olmuşum?'' Kafamı salladım. ''Bak sana ne göstereceğim.'' Yerimde doğrulduğumda üstünden uzanarak Bade'nin bana verdiği resmi aldım. ''Bu ne?''
Resmi açtığımda birlikte baktık. ''Bade çizmiş, ailesini.''
''Sen de varsın, bizim ailemizde.'' Kafamı salladım. ''Öyle mi?'' Diye sorduğumda gülümsedim. ''Bu bizim ailemiz.'' Dedi elimdeki resmi kastederek. ''Benim ailem bu değil.'' Sorgularcasına kaşlarım havalandı. ''Senin ailen?''
Kafasını salladı. ''Benim ailem.'' Dudaklarımızı birleştirdiğinde içimdeki kelebeklerin uçuşmasına engel olamadım. ''Ben miyim senin ailen?'' Alnımı alnına yasladığında önüme düşen saçlarımı geri çekti. ''Evet.'' Gülümsedim. ''Ve ben ailemi çok seviyorum.'' Kapı çaldığında benden uzaklaşmıştı. Kim gelirdi ki?
''Gir.'' Kalın sesi kapıya ulaştığında kapı açılmıştı. Gelenleri görmek beni nedense mutlu etmişti. Irına, Sid, David, Sylvia ve Buğra içeri girmişlerdi. ''Hoşgeldiniz!'' Dedim sevinçle. Farklı yüzler görmek iyi gelmişti şimdiden. Yatakta doğrulup oturduğum yerde bağdaş kurdum. ''Hoşbulduk!'' Sid'in elinde balon ve ayıcık görmek beni güldürmüştü nedense.
Irına ve Sylvia bana sarıldıklarında diğerleri çok yaklaşmamışlardı. ''Nasıl oldun?'' Sylvia'nın sorusuyla ona bakarak gülümsedim. ''İyiyim. Sizi gördüm daha da iyi oldum.'' Hepsine baktım. ''Sürekli aynı kişileri görmek bunalttı iki gündür.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap
Roman pour Adolescents"Arkadaş arkadaş gezebiliriz niye ki?'' Maksadım onu kızdırmaktı. Buna sinir olduğunu biliyordum. ''Demek arkadaş.'' Kafamı salladım. ''Hıhı.'' Parmakları ona dolanmış ince kollarımda gezdi. ''Arkadaşlarına böyle mi yaparsın?'' Çok fırsatçı bir ada...