Filenin altında topu tutmayı beklerken kafama basket topu düşmüştü. ''Sana orda durma diyorum değil mi?''
Bana bağırdığı halde bir de yanıma geliyordu! ''Senden nefret ediyorum! Düşmanına atıyor sanki topu adam!'' Yere oturduğumda kafamı tutmakla meşguldüm. ''Çok acıdı mı?'' Alayla kafamı salladım. ''Yok efendim, ne münasebet. Sizin vurduğunuz yerde gül biter.''
''Orası öyle tabii.'' Saçlarımı öptüğünde onu ittirdim. ''Git, öpme beni!'' Hala bana sırnaştığında yüzümü çevirdim. Kendisi de otururken beni dizlerinin arasına aldığında kendine çevirdi. ''Dönme bana arkanı.''
''Topu kafama attın!''
Hala gülüyordu!
''Kafana atmadım.'' Kafamı okşadığında hala acıyordu. ''Filenin altında duruyorsun!'' Omuz silktim. ''Çünkü hemen topu yakalıyorsun! Kaç saattir oynuyoruz, top bir kere bana gelmedi!'' Güldüğünde belimden tutup yanağımı öptü. ''Başka zaman kazanırsın hayatım.''
''Hayatıymış! Hayatın yalan oğlum senin!'' Ellerimi göğsümde bağladığımda bana gülmekle meşguldü. ''Kafamı kopardın.'' Beni incelediğinde boynumu tuttu. ''Bakayım,'' Hala dalga geçiyordu! ''Yerinde duruyor!'' Onu göğsünden ittirdiğimde resmen yere yatmıştı. ''Pis oldun sen iyice!''
''Burası her gün temizleniyor yalnız.'' Taklidini yaptım. ''Boroso hor gön tomozlonoyor yolnoz!''
Güldüğünde ellerini kafasının altında birleştirdi. ''Şu haline bak, yakışıyor mu sana?''
''Umurumda değilsin!'' Bunu dememe rağmen yanına gittiğimde dibine oturdum. ''Dizime koy kafanı, hasta olma bir de başıma!'' Başını dizime koyduğunda avuç içimi boynuna koydum. ''Hani umurunda değildim?''
''Fikirlerim değişkendir benim.'' Bir elimi saçlarına koyduğumda usul usul sevdim. Onunla ilgilenmek hoşuma gidiyordu. ''Öpsene beni.'' Bunu benden istemesi şaşırtmıştı. ''Şimdi mi?'' Kafasını salladığında eğilerek dudaklarımızı birleştirdim. Bir eliyle yüzüne düşen saçlarımı geriye atmıştı. Geri çekildiğimde ondan uzaklaşmadım. ''Oldu mu?''
Kafasını salladığında geriye çekildim. ''Şimdi ne yapacağız?''
''Bilmem.'' Omuz silkti. ''Sen söyle.'' Aklıma da hiçbir şey gelmiyordu. Dışarı çıkmadan onunla bir gün geçirmek istiyordum. Bu pek mümkün değildi çünkü akşam davet vardı. ''Biraz kalayım mı böyle?''
Tepkisine gülümsediğimde içim gitmişti. ''Tabii ki kal, benim canım.''
Elimi kaldırıp avucumun içini öptüğünde ayrı gülümsedim. O kalkana kadar hiçbir şekilde kendimi bozmadım. Parmaklarımı yüzünde gezdirdiğimde her bir milimini ezberlemiştim. Gözlerini kapattığında saçlarını öptüm. Bu adam benim her şeyimdi. Bugüne kadar onu sevdiğimi söylemem yalanmış, meğer ben ona aşıkmışım. Bu zamana kadar beni belli aralıklarla görmüştü. Ve beni unutmamıştı. Aramıza girenler olsa da kader bizi yine bir araya getirmişti. Ve benim onu kaybetmeye niyetim yoktu.
Onun beni izlediğini farkettiğimde dikkatim dağılmıştı. ''Noldu?''
''Hiç.'' Yerinden kalkarken boşluk hissi oluşturmuştu. Alışmıştım oysaki. Gözlerimi ondan çekmezken bana elini uzatmıştı. ''Hadi, hazırlanalım.''
O gerçekten benim yanımda farklıydı. Aynı ortamdayken bile o farklılığı hissedebiliyordum ama şuan hayırdı. Elini tuttuğumda beni kaldırarak ilerlemişti. Giyinme odasına girdiğimizde o kendine her zamanki takımlarından çıkarmıştı. Ben ne giyeceğimi bilemeden bakındığımda geçen bana zorla aldığı elbiselerden birini seçtim. Abartılı değildi ama çok sade de sayılmazdı. Giyilebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap
Novela Juvenil"Arkadaş arkadaş gezebiliriz niye ki?'' Maksadım onu kızdırmaktı. Buna sinir olduğunu biliyordum. ''Demek arkadaş.'' Kafamı salladım. ''Hıhı.'' Parmakları ona dolanmış ince kollarımda gezdi. ''Arkadaşlarına böyle mi yaparsın?'' Çok fırsatçı bir ada...