16

1.2K 75 46
                                    

''Abla! Bugün birlikte oynar mıyız? Annem evde yok ve çok sıkıldım.'' Ablası duymadı küçük kızı. Salonda göremeyince küçük adımlarla bahçeye çıktı. Ayaklarını suya sokarak kitap okuyordu büyük kız. Arkasından gelen bağırışla göz devirdi. Doğmasını istemiyordu. Tek çocuk olmak istiyordu. ''Annen nerde?''

''Bilmiyorum.'' Dedi peltek sesiyle. Kurstan çıktıktan sonra annesi eve bırakıp bir yere gitmişti. Nerden bilecekti ki?

''Anneni bekle o zaman. Seninle oynayacak kadar küçük değilim.'' Kaç yaşındaydı? 16? 17? Bu kadar büyümesine rağmen küçücük kızı sevmiyor muydu? Ne zararı vardı onun? Birden bire annesinin rahmine düşen bir can ona ne yapabilirdi? Oysa ki küçük, ablasının yoluna ölüyordu. Ne zaman bir şey alsa, ablasına da alıyordu. Onu asla es geçmezdi. ''Sadece bugün?'' O da ona eşlik edip havuza ayaklarını uzattı. Çorapları ıslanmıştı. ''Bebek!'' Diye dalga geçti onunla. Bu onu üzdü. ''Git başımdan.''

O ise bunu umursamadı. Küçücüktü zaten. Neyden anlardı ki? ''Sen beni sevmiyor musun? Kreşte de arkadaşlarım var, hep ablalarını anlatırlar. Ben de seni anlatabilir miyim?''

''Sevmiyorum seni.'' Dedi acımasızca. 'Keşke hiç doğmasaydın ya! Bıktım senden ya bıktım!'' Ondan uzaklaşıp gidecekken yanlışlıkla ayağı takılıp düşmüştü. ''Allah seni kahretsin! Bak ne hale geldim senin yüzünden?'' Bağırışıyla yerinden sıçradı. İki dizinin üstüne çökerek bacağına üfledi. ''Şimdi acıyor mu abla?'' Üflemesiyle iyice kanaması derinleştiğinde onu ittirdi ''UZAK DUR!'' İttirdi ama yanlış tarafa. Küçük kız havuza düştüğünde direkt çırpınmaya başladı. ''KURTAR BENİ!''

''ECMEL!'' Diye bağırdı ama onu kurtarmak için bir hamlede bulunmadı. Ona elini uzattı. Kız elini tutamadan da geri çekti. ''Ben yapmadım. Kendisi düştü. Ben yapmadım.''

Evin büyük kapısı açıldığında kız çoktan sesini kesmişti. ''Kızlar! Size çok güzel şeyler aldı-'' cümlesi bitmeden elindeki poşetler yere düşmüştü. Bahçedeki manzara dehşet vericiydi. Boğulan küçük kardeş. Öylece onu izleyen abla. ''SERA!''

Bağırışı tüm evi inletti. ''NOLUYOR? NOLDU ONA?''

Hızla suya atladığında küçük kızı kurtardı. ''BEBEĞİM!'' Diye feryat etti. Nefes almıyordu. ''BEBEĞİM LÜTFEN YAŞA!''

Bir yandan ona nefes vermeye çalışıyordu. ''NAPTIN ONA?'' Bir de onu sarsıyordu. ''Kendi düştü, ben yapmadım.'' Diye mırıldandı. Küçük kız annesinin nefesiyle öksürmeye başladığında nefes almıştı. ''SERA! Lütfen aç gözlerini anneciğim, lütfen.'' Onu kucakladığında hızla arabasına yöneldi. Büyük kız da yanından koşuyordu. ''Anne ben gerçekten bir şey yapmadım. Kendisi düştü.''

Ona cevap verecek zamanda değildi. En yakın hastaneye geldiklerinde ilk müdahale için kızı annesinden almışlardı. Zayıf ve çelimsiz bebeği annesinden almışlardı. Anne yere yığıldı. Büyük kızı da annesinin yanına çömeldi. ''Anne bana inan lütfen. Ben gerçekten bir şey yapmadım ona. Kendisi düştü.''

''Neden kurtarmadın? Ece o daha çok küçük. Dayanır mı bünyesi?'' Ağladığında büyük kızı susmuştu. Kurtarsaydı her şey farklı olacaktı belki de. Baba geldiğinde büyük kız hızla ordan çekildi. En çok babayı severdi ve şimdi onu suçlamasından korktu. ''Noluyor? O iyi mi? Kızım iyi mi?'' Hırsla kadını sarstığında kadın bir şey diyemedi. Büyük kıza döndü. ''Babacığım noldu? Hadi anlatın biriniz artık!''

''Ben yapmadım.'' Dedi sadece. Başka bir şey değil.

Doktor geldiğinde ikisi de doktorun ağzından çıkacak tek kelimeye baktılar. ''Kızım nasıl?'' Doktor başını iki yana salladı. ''Kızınız iyi fakat bilinci kayıp bir durumda. Komaya girmiş olabileceğini düşünüyoruz.'' Kadın yere çöktüğünde bunu beklemediği kesindi. ''Lütfen onu yaşatın doktor! Lütfen.''

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin