5

2.2K 117 37
                                    

Herkesin küçüklükten kalan iyi veya kötü anıları vardır. Ailem sadece iyi anı bırakırken ablam ise kötü anı bırakmayı seçmişti. Bunu kendisi istemişti ve nedenini bilmezdim. Şimdilerimde anlıyordum yavaş yavaş. Biri gelip de bana sorsa 'Ölmek ister misin?' Buna verecek tek bir cevabım vardı. Ölmeyi değil doğmamış olmayı dilerdim.

Küçükken ablam beni sevsin ve benimle oynasın diye çok uğraşırdım. Hep hüsranla sonuçlanırdı ama her defasında heyecanla onun yanına giderdim. O ise beni iterdi, bazen hiç konuşmazdı bile. Beni kovduğunda bile en azından benimle konuştuğu için sevinirdim. Eskileri hatırladıkça kendime o kadar üzülüyorum ki. Şimdi aynaya baktığımda da o küçük kızı görüyorum. Çok iyi hatırlarım kreşte bir arkadaşım vardı. Onun da ablası olmasına rağmen hiç kötü anısı yoktu. Aksine küçük kız ablasına küçük anne diyordu. Bir gün bunu ablama anlatmak istediğimde benimle dalga geçmişti. Her zaman onunla konuşmamamın pişmanlığını yaşardım. Şuan o kadar etkisi yoktu fakat o da bunu anlamış gibi birlikte olduğumuzda değil, yanımızda insanlar varken yapıyordu. İkimiz olduğumuzda böyle şeyler dese sadece yüzüne bakardım. İnsanların yanında onunla konuştuğumda o ortamda bulunmak istemezdim. Bu da beni insanların gözünde korkak yapardı. Oladabilirdim zaten.

Ben Ecmel Sera Sayar. Küçüklüğünden beri avukat olmayı, o cübbenin içinde kendimi hayal eden bir kızdım. Hukuk Fakültesini dereceyle bitirmiştim. Her zaman tek başımaydım ve bu yüzden en iyisi olmalıydım. Her seneyi en yüksek ortalama ile geçerdim. Hocalarımdan hep övgü alırdım. Kendime koyduğum kural buydu. Herkesten ve her şeyin en iyisi olmak. Balerin olduğumda da geçerliydi. Şimdi sadece profesyonel bale yapıyorum fakat avukatlığı özlüyorum. Sadece 2 dava dosyasıyla ilgilenebilmiştim. Avukatlık ömrüm o kadardı. Bütün belgelerim duruyordu aslında ama her şeyim değişmişti. İlk girdiğim davayı tek duruşmada kazanmıştım. İkincisi ise tam bir faciaydı. Hayatımı değiştiren o dava hayatım boyunca bana bir ders olmuştu. Bazılarına çok garip gelirdi ama ben hala atlatmış sayılmazdım. Günün birinde bir kadının yardıma ihtiyacı vardı ama parası yoktu. Ona yardım ettim. Dünyalar tatlısı da bir oğlu vardı. Adını hala hatırlarım. Buğra.

Kocası sorunluydu ama hem parasızlıktan hem de korkusundan hiçbir şeye yanaşmıyordu. Boşanamıyordu o adamdan. Başta kabul etmedi. Kim bir anda tanıdığına güven duyardı ki zaten bu hayatta? Uzun çabalarımdan sonra annemlerin derneğinden bahsettim. Kadınlara ve çocuklara yönelik yapılan yardımlardan bahsedince en azından içindeki düşünceleri atmasını sağladım. Anneme söylememiştim ama keşke söyleseymişim dediğim o kadar an vardı ki. Dava açıldı ve duruşma günü geldi. Tek celse de boşamak istediğimde bu suya düşmüştü. Adam kadının psikolojisiyle oynayıp rapor çıkartmıştı. Rapor kötü gelince çocuğu annesinden alıp babasına vermişlerdi. Tekrardan dava açıldığında bu defa kadın temize çıktı. Çocuğunu aldırabilmiştik fakat sonrası felaketti. Kadına ailesi sahip çıktığında birkaç kez emin olup yollarımızı ayırmıştık.

Aradan zaman geçti. Danışmanlık alamadığım bir dönemde telefonum çaldı. Kadının annesi beni aramıştı. Kocası olacak adam demeye bin şahit isteyen varlık, kadını öldürmüştü. Beni kötü eden bu değil annesinin söyledikleriydi. Hatırlamak istemediğim kadar kötüydü ve her zaman zihnimin bir köşesinde kalacaktı. Ecmel'i o gün kaybetmiştim. O günden sonra her şeyim aynı kaldı ama ne danışmanlık aldım ne de bir davaya baktım. En iyi olduğum başka şey gelmişti aklıma. Bale yapmak.

Küçüklüğümden kalan bir mirastı. Vücudum hala ona alışıktı ve bunu yapmaya uygundum. Bir süre sadece kendimi stüdyoya kapatıp kendimi hazırladım. Zaten arada yaptığım bir şeydi fakat önceliğim olmuştu. Umay teyze sayesinde gösterilerde yer almaya başladığımda herkes ona yönelmişti. Yazlarım hep dolu olurdu mesela. Her türlü ünlü otelden teklif gelirdi. Hayatım hakkında hep röportaj isteyen de olurdu ama ben gizli kalmayı seçerdim. Sera Sayar olarak yoluma devam etmiştim. Ecmel güçlüydü. Ecmel kimseden çekinmezdi. Ağzına geleni söyler, sonucunu düşünmezdi. Sera güçsüzdü. Ona denilen her şeye susar, yapılanlara göz yumardı. Sera'nın hiçbir şeye hevesi yoktu. Ecmel, kadındı. Sera, kız çocuğuydu.

GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin