Ece
"İçinizde Greenday grubunu bilen var mı?" diyerek uyandırdı beni Michael'ın sesi.
O konuşmaya devam ederken yatakta öteki tarafa dönüp gerindim.
"Çalışımı yargılamayın, bu şarkıda berbatım. Hadi, başlayalım!" dedi Ashton ve şarkıya giriş yaptılar. Alarmı durdurmak yerine şarkıyı dinlemeye karar verdim ve o sırada yataktan kalktım.
Çocukların yaptığı bu American Idiot coverı harikaydı ve güne başlamak için idealdi. Her sabah şarkı bitene kadar alarmı susturmayıp sözlere eşlik ediyordum.
Yüzümü yıkayıp odama geri döndüğümde şarkıda Michael'la hala tam olarak aynı yeri söylüyor olduğumuz için kendimi tebrik ettim ve o sözleri karıştırırken kıkırdadım.
Üzerimi giyindiğim sırada şarkı da bitmişti. Tüm eşyalarımı kucaklayıp koridora çıktım ve hepsini kapının yanındaki vestiyerin üzerine bıraktım. Evin sessizliğine bakılırsa Deniz hala uyanmamıştı.
Odasına gidip başımı kapıdan içeriye yavaşça uzattım. Bir kolu yatağından sarkıyordu ve telefonu tam parmaklarının ucunda, yerde duruyordu. Bu sahneden anlamam gereken şey, alarmı çalmıştı ama Deniz onu susturup uykuya geri dönmüştü. Yanına yavaşça yaklaşıp eğildim.
"Bebek, hadi kalk."
"Iııhhh."
"Hadi."
Bu sefer ses çıkarmamasından, işimin zor olacağını anlamıştım. Onu uyandırabilmek için planlar yaptığım sırada gözlerini aniden açtı ve yatakta doğruldu.
"ABİ, BİR RÜYA GÖRDÜM..!"
Hazır yattığı yerden oturur pozisyona geçmişken kolunun altına girdim ve onu ayağa kaldırdım.
"Sonra anlatırsın rüyanı, hazırlan önce."
"Derse gitmek istemiyorum." diye yakındı tekrar yatağa çökerek ve ardından yatar pozisyonda yığıldı.
"Ders için hazırlan demedim ki." dedi sırıtarak ve sonra buğulu bir sesle devam ettim. "5 Seconds of Summer için hazırlan."
Yine yatakta dikeldi ve bana şokla baktı.
"O RÜYA DEĞİL MİYMİŞ!?"
O saniyeden sonra Deniz son hızla hazırlanmıştı ve şansımıza, evden tam vaktinde çıkabilmiştik. İlk derslerimiz aslında farklıydı ama o benim dersime girmek istemişti çünkü kendi dersinde çok sıkılıyordu. Böyle istemesinin bir diğer nedeni de çocukların da benimle aynı dersi alıyor olmasıydı. Ama bu çok da önemli bir etken değildi tabii!
Her zamanki gibi sularımızı alırken Pier'in oralarda çocukları görmek için bakınmıştık ama orada değillerdi. Omuzlarımız hayal kırıklığıyla düşmüş bir şekilde sınıfa yollandığımızda orada olmaları için dua ediyorduk.
İçeriye girdiğimizde amfi en arkaya sıraya kadar tıka basa doluydu ama bizimkiler yine de bunca kargaşanın arasından direkt göze batıyorlardı. Michael'ın iki kızla konuştuğunu ve Ashton'ın telefonuyla ilgilendiğini görebiliyordum. Calum ve Luke ise birbirlerini dürtüp dürtüp gülüyorlardı.
Biz yer bulmak için yukarıya çıkarken kızlardan biri Michael'ın saçını elleyip kıkırdıyordu.
"Kaşar." diye mırıldandı Deniz ve ben de dudaklarımı büzüp onu onayladım. Kızın bir şey yaptığı da yoktu aslında ama...
Michael'a nasıl dokunurdu!?
"Günaydın!" dedi Calum bizi görür görmez. Deniz'in manalı bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum ama onu takmadım. Calum sadece kibar olmaya çalışıyordu ve Deniz'in bana ima etmeye çalıştığı şey mümkün bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...