Ece
Adam çocuklarla konuşmaya devam ederken Deniz ve Luke'un odaya girmesiyle onlara dönüp bir süre sessiz kaldı. Daha sonra ise az önceki neşeli tavrına kavuşarak önce Deniz'i öpmüş ve gözlerinin yeşilliğine iltifat etmişti. Luke'a döndüğünde ise onu süzmüş ve pek sessiz olmayan bir şekilde Türkçe olarak, "Ay maşallah!" diye haykırmıştı.
Ben bir an doğru duyup duymadığımdan emin olamayıp şok olarak onlara bakakaldığımda, Luke'un, adamın dediğini anlamayan boş bakışlarını görmüş ve gülmeme engel olamamıştım. Ah zavallı çocuğum... Deniz ise adam ile ortak ilgi alanı olduğunu fark ettiği için çoktan bakışlarını kötü moda çevirmişti.
Hepimiz yarım daire şeklini aldığımızda adam en kenarda duran benimle Luke arasında duruyordu.
"Been Koraay." dedi hepimize hitap ederken."Hepinizle tanıştığıma gerçekten çook memnun oldum."
İngilizce konuşurken bile kelimeleri uzatıyordu. "Evin sahibiyim. Evi nasıl buldunuz?"
"Yani aslında oldukça beğendik, diyebiliriz." dedi Ashton çocuklarla bakıştıktan sonra. "Şartlar konusunda anlaşırsak bir sorunumuz kalmaz sanırım."
"Ah," dedi eliyle Ashton'a hafif bir hareket yapıp kafasını Denizlere doğru çevirdiğinde, "onu hiç merak etmeyin."
Deniz birden şokla adama baktığında ağzı da küçük o şeklinde açılmıştı. Gözleri sonrasında beni bulduğunda, ona ağzımı oynatarak ne oldu diye sordum. Deniz kafasıyla Luke'u gösterip ona göz kırptığını söylediğinde elimi ağzıma kapatıp gülmemi engellemeye çalıştım.
Michael ise bunun üzerine bana yaklaşarak ne olduğunu sorduğunda, "Sanırım kira parası olarak Luke'u vereceksiniz." dedim fısıldayarak.
Adam gaydi ve Luke belli ki onun tipiydi. Şuan ayaklarımı tepe tepe gülmemek için beni engelleyen tek şey durumu açıklamak istemiyor oluşumdu.
Michael kıkırdamama katıldığında, içimizde patlayan kahkahaları tutmaya çalışmış ve tamamen sessiz kalmaya çalışarak onları izlemeye koyulmuştuk.
Adam her cümlesiyle bir şeyler söyleyerek Luke'a yaklaşırken, Deniz'in kaşları çatılmaya devam etse de Ashton ile adamın evle ilgili muhabbeti bölüp herhangi bir tepki vermemişti.
Luke mu? O hala bir şey anlamış gibi görünmüyordu.
"Hiçbir sorun kalmadıysa anlaştık sayılır gençler, ne dersiniz?"
Hepimizi gözden geçirdiğinde iyice yaklaşarak Luke'un omzuna doğru kolunu atmıştı. Michael sırtıma doğru kapandığında ince kahkahası kulağımı doldurdu.
Son hareketiyle Luke birden aydınlanmış bir şekilde, bu kadar temastan rahatsız olarak bir adım gerilediğinde resmen gülmekten katılacak hale gelmiştim. Adam ise onun bu halini izlerken hala şartlarla ilgili bir şeylerden bahsediyordu.
Luke artık adamın verdiği cevapları umursamadan gözlerini ondan ayırdığında uzanarak Deniz'i yanına çekmişti. Aheste bir şekilde oldukça normalmiş gibi elini tutup onun iyice yanına sokulmasına sebep olduğunda ise tükürüğüm boğazıma takılmıştı.
Oh siktir, siktir.
Siktir.
Luke şuan resmen balmumu müzesine gidip orada en sevdiği sanatçıyla fotoğraf çektiren birine benziyordu. Çünkü Deniz kesin nefes almayı bırakmıştı, şuan resmen puttu.
O. İkisi. El. Ele. Tutuşuyorlardı.
"Michael," diye fısıldadım omzumun üstünden, "Michael bunu görmen lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...