Ece
"Bebek."
"Bebeek."
"Bebek?"
"Donnie."
"DENİZ!"
Aralıklarla seslenmem, sonunda meyvesini kapıdan uzanan bir kafa olarak verdiğinde kıkırdadım.
"Hadi n'apıyorsun?" diye sordum vücudunun geri kalanın koridorda ne yaptığını merak edercesine ileriye uzanarak.
"MJ'YE DOLANDIM."
Bunu demesiyle cümlesi küçük bir gürültü içinde kaybolduğunda onun ne yaptığına anlam veremesem de gülmeme engel olamamıştım. Deniz'e yardım etsem onun için de MJ için de daha iyi olacak gibi duruyordu.
"Hayır. Otur."
Tam yerimden kalkıp yanına gitmeye hazırlanmıştım ki Deniz tabii ki bunu görmeden bile hissedebilmişti.
"Ben kimseye, Deniz hasta ev arkadaşına dökülen bilgisayarını toplattı dedirtmem."
Ben hasta değildim ki?
Gözlerimi devirdim ve onu dinlemeden yerimden kalktım. Çünkü biraz daha gelmezse yayını kaçıracaktık.
Onu yere oturup ayaklarını iki tarafa açmış ve önündeki kablolarla salon kapısında bulduğumda, bir yandan da MJ'e, aralarındaki ilişkiye bir sınır koymaları gerektiğini söylerken duydum.
Kafasını kaldırıp benimle göz göze geldiğinde ise kalkmama laf etmeden masum bir sırıtış gönderdi. Derin bir nefes verdiğinde ise pes ettiğini anlamıştım.
"Tamam, belki MJ'yi alırsan daha kolay ayaklanabilirim."
Ben MJ'yi aldıktan birkaç dakika sonra Deniz bilgisayarıyla hoparlörü koltuğun karşısına kurmuş ve ben de daha yeni patlattığımız mısır ile içecekleri mutfaktan almıştım. İkimiz de kendimizi koltuğa attığımızda birbirimize baktık ve kıkırdadık.
"Hazır mısın?"
Çocuklar ile bu akşamı beraber geçiremememizin sebebi onların bu akşam fanlarıyla buluşmak istemesiydi. Bu yüzden de kendi evlerinden bir yılbaşı canlı yayını yapmaya karar vermişlerdi. Açıkçası Deniz ile buna ne kızmış, ne de üzülmüştük. Yani hem onların 'ailelerine' verdikleri önemi biliyor, hem de buna saygı duyuyorduk.
Seneler önce yaptıkları yayınları izlerken bile yüzümden silinmeyen gülümsemeleri ve yaptıkları aptallıklarla yükselen kahkahalarımı hala hatırlıyordum. Ama şimdi tüm bunları karşı evden yapıyor olmalarına gerçekten hazır mıydım emin değildim ama öyleymişim gibi cevaplamaktan kaçınmadım.
"Ben doğuştan hazırım."
Ben girdiğim rolü benimserken, Deniz de buna şaşırmayan bir halde gülümsedi ve bana bir daha böyle gereksiz sorularla gelmeyeceğini söyledi.
Daha sonra bilgisayara eğilerek siteyi açtığında ise hala yayınım başlamadığını görmüş ve ikimiz de buna göz devirmiştik çünkü her seferinde yayına söylediklerinden geç başlıyorlardı. Onlara mesaj atıp sormayacaktım tabii ki ama telefonuma uzandım, herhangi biri ne zaman başlayacaklarını söylemiş olabilirdi. Gerçi diğeri de biraz komik ve garip olabilirdi, yayını başlatmalarına dair onlara mesaj atma lüksü...
"Michael tivit atmış." dedim tahminim doğru çıkarken.
"Luke hazırlanamamış, değil mi?"
"Luke'u bekliyoruz, demiş."
Deniz'le aynı anda konuşmalarımız elbette bizim için bir klasikti ama bu seferki tahminin de doğru çıkması biraz sinir bozucuydu. İkimiz de kıkırdadığımızda Deniz bilmiş bir tavırla önüne döndü. Bense ağzıma bir avuç daha patlamış mısır sıkıştırdım ve beklemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...