33 - Revenge!

566 49 34
                                    

Luke

Dün akşam, Deniz balkona çıkıp karşı apartmanlardan birine asılmış olan kiralık ilanını gördüğünde direk şansımızı deneyerek yazılı olan numarayı aramıştık. O andan sonra ise her şey bir anda gerçekleşmişti. Ev sahibi ile buluşup daireyi gezmiştik ve tüm şartlar bize uygun görünmüştü.

Deniz'inkine yakın, çok güzel bir ev bulmuş olduğumuzdan, hepimiz bir hevesle sabah erkenden kalkmıştık. Kira sözleşmesini imzalamak için Ashton, Deniz ve Ece'yle buluşmaya gitmişti. Onlar kiracıyla evde buluşurken biz de eşyalarımızı toparlıyorduk.

Eğer her şey istediğimiz gibi giderse, sonunda bu yerden kurtulabilecektik.

Kirli bir iç çamaşırımı çantama tepiştirdikten sonra fermuarı kapadım. Michael eşyalarını toplamayı bitirmiş, bilgisayarından bir anime izliyordu.

"Hazır mısın?" diye sordu Calum, çantasını çoktan omzuna takmıştı. Esnerken konuşamayıp onu başımla onayladım. Sabahları erken uyanıp apar topar yolculuklara çıkmaya alışkındık aslında ama bu sefer farklıydı. Bu sefer heyecanlıydım çünkü ilk defa başkasının bizim için ayarlamadığı, kendi kendimize bulduğumuz bir yerde kalacaktık.

Üstelik evin yeri de çok güzeldi. Okula yakındı. Ve Deniz'e yakındı.

"Beni de bekleyin." dedi Michael bilgisayarını kapatarak ve Calum kapıyı açarken gitarıyla çantasını omuzlandı.

Tam odadan çıktığımız sırada kapının dışına bantlanmış notu fark ettim. Kağıdı kenarından tutup yazıyı okudum.

"Güle güle, minik penguen." diye omzumun üzerinden yüksek sesle okudu Michael. Dişlerimi sıkıp kağıdı kapıdan söktüm ve yumruğumun içinde buruşturdum. Şu ana kadar burada tanıştığım tüm insanlar çok iyiydi ama bu çocuk gerçekten sorunlunun tekiydi. Oda arkadaşı olarak onu hak etmek için ne yapmıştım acaba?

"Odanın anahtarı yanında mı, Luke?" diye sordu Calum ifadesizce. Sinirle burnumdan soluduktan sonra onu başımla onayladım.

"Yurttan ayrılmadan önce anahtarı teslim etmemiz gerekiyor." dedim anahtarı cebimden çıkararak.

Calum ise anahtarı elimden alırken "İyi." dedi. Bu ölümcül ses tonunu nerede duysam tanırdım ve bunun sonunda hiç hayra alamet şeyler olmazdı. Tabi bu durum şu an için benim işe gelirdi.

Calum benim 'eski' yurt odama yürürken Michael arkamdan hevesle sekerek ilerliyordu.

"Evet be, intikam!" dedi Michael ağzını sonuna kadar açıp sırıtarak. Yanımdan omzuma çarparak geçtiğinde Calum'un yanında durdu ve kapıyı açmasını bekledi. Sonunda bu sorunlu tip yüzünden moralim bozuk bir şekilde geçirdiğim zamanın intikamını alıp kendimi tatmin edebileceğim için yüzüme kocaman bir sırıtış yayılmıştı.

Oda, ben oradan ayrıldığımdan beri bir hayli değişmişti. Kapının bir metre ilerisinde yerde yığılı bir sürü kıyafet vardı ve eski masamın üzerinde, üst üste dizilmiş ders kitaplarının yanında, içinden ağır kokular yükselen bir poşet duruyordu.

Sorunlu, sik kafalı ve-Tanrıya şükür ki- eski oda arkadaşım ise benim yatağımla kendisininkini birleştirmiş, üzerlerinde çapraz olarak yayılmıştı ve her zamanki gibi son ses horluyordu.

"Siktir, adam traktör gibi ses çıkarıyor." dedi Michael bir hayli yüksek sesle ve Calum onu sessiz olması için uyardığında da sesini kısmaya tenezzül etmedi. "Ne? Güzellik uykusunun bozulacak olması sikimde bile değil."

"Benim de değil ama eğer uyanırsa, birazdan yapacaklarımı yapamam. Kapıyı kapat." diye mırıldandı Calum odanın içine doğru ilerlerken. Kirli çamaşır yığınının önünde dikilip ellerini beline koyduğunda açık bir şekilde kafasında plan kuruyordu.

5 Seconds Of CollegeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin