Deniz
"Hayır!" diye itiraz ettim. "Manny kesinlikle daha iyiydi. Sid'e laf soksa da ona kötü davranmazdı."
"Shrek de Eşek'e kötü davranmıyordu ki." dedi Luke. Bense ona göz devirdiğimde diğer rafa doğru yürümüştüm. "Hem zaten birbirlerinden çok farklı karakterler değil bence."
Boyozu anlatmak için yaptığımız bir alıntının buralara kadar gelmesi fazlasıyla tatlıydı. Evet, en sevdiğimiz animasyonlar farklıydı ve ikimiz de dakikalardır birbirimize kendi sevdiğimizi kabul ettirmeye çalışıyorduk.
"Hey," dedim yanıma gelmesini sağlamak için, "ben bunu beğendim gibi."
Ayrıca Michael doğum günü çocuğu olarak alışverişe çıkmak istediği için de şimdi alışveriş merkezlerinden birindeydik. Açıkçası evdeyken Ece'yle bir türlü hangisine gitmemiz gerektiğine karar verememiştik. Çünkü çocuklar geçtiğimiz günlerde fotoğraflar paylaşmaya başladıkları için Türkiye'de oldukları fandom tarafından öğrenilmişti. Yani herhangi bir izdihamın içinde kalacaklarını falan düşünmüyorduk ama... sanırım onlar hala bu konuda biraz geri durmaya kararlıydılar.
Luke askıyı elimden alarak gösterdiğim kazağı incelediğinde, "Ben de beğendim sanırım." demiş ve askısından çıkarıp omzuna atmıştı. Demek ki kazak hemen alınacaklar listesine girmişti.
Calum'u gömleklerin arasında kaybolmuşken gördüğümde kendi kendime kıkırdamış ve Luke'a onun yanına gitmemizi söylemiştim. Diğerlerinin ise nerede olduklarına dair en ufak bir fikrim yoktu.
Calum elindeki kırmızı çizgili ile lacivert kareli oduncu gömleklerini karşılaştırmak için havaya kaldırdığında ikisi arasında kararsız bakışlarını dolaştırdı.
"Kesinlikle lacivert kareli olan." dedim Calum'un baktığı tezgahın diğer tarafına vardığımızda. Hafifçe sırıttığında ise gömlekleri yeniden süzmüş ve benim söylediğimde karar kılıp diğerini hemen kenara atmıştı.
Kasada işimiz bittiğinde etrafta diğerlerini arandıysam da görememiştim. Muhtemelen çoktan başka mağazalara dadanmışlardı.
Mağazadan çıktığımızda Luke'a kazak alabileceğimiz birkaç yere daha bakmış ve en sonunda bundan sıkıldığımıza karar vermiştik. Zaten bu kadar mağaza gezmek benim için haddinden fazlaydı. En son ise gezinmekte olduğumuz oyuncakçının birinden bizi çıkaran Luke'un karnının guruldaması olmuştu.
"Size bir şey sormam lazım." dedim oyuncakçıdan çıktığımızda ciddi bir tavırla. İkisinin de hafifçe bana döndüğünü hissettiğimde devam ettim, "Biz Ece'yle Michael'a hediye almak istiyoruz ama- yani... En yakın arkadaşları olarak bize yardım etmek isterseniz... En azından ne alacağımız konusunda."
"Bence temiz boxer almalısınız."
Luke'un son derece ciddi bir tavırla söylediği şeye gözlerimi devirmek istesem de kıkırdayarak, "Senin ne istediğini sormadım, Luke." dedim. Masum ifadeyle bana döndüğünde ise, "Senin için aklımda bulunduracağım yine de." diye ekleme gereği duymuştum.
Calum omuz silkerek, "Biz geçen sene gitar almıştık." dediğinde ise ona çevirdiğim kötü bakışlarıma aldırmayarak sırıtmıştı.
Ece ile çocuklardan bir fayda göremeyeceğimize karar vereceğim sırada düşüncelerim gelen mesaj sesi ile bölündü.
Mesaj Ece'dendi ve mesajını okuduğumda sırıtmama hakim olamamıştım. Konuşurken çoğu zaman birbirimizin cümlelerini tamamlayacak kadar aynı düşündüğümüz olurdu ama ayrıyken de bunu yaşamak bazen beni gerçekten korkutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...