Ece
Elimdeki koca kutuyla apartman merdivenlerini çıkarken hala kendi kendime kıkırdıyordum. Kardeşim bu sene liseye giriş sınavlarına hazırlandığı için tüm elektronik eşyaları elinden alınmıştı. Ben de bunu fırsat bilip Michael'a seveceğini bildiğim bir sürpriz yapmak istemiştim.
Kutuyu kapının yanına, Michael'ın göremeyeceği bir şekilde yerleştirdikten sonra zili çaldım.
'Zııt- zıııııt- zııııııııt- zıt'
"Ece!" diye bağırdığını duydum içeriden Luke'un. Onların da artık bizim zil çalışımızı öğrenmiş olmalarına kıkırdadım. "Geldim."
Koca bir sırıtışla kapıyı açtığında ilk olarak gözleri beni bulduysa da hemen bakışlarını arkamda gezdirmişti.
"Deniz yok mu?"
"MJ'i gezdiriyor." dedim kıkırdayarak. "Michael yok mu?"
"Hazır sınavlardan kurtulmuşken kendini mağarasına kapadı." dedi Luke sırıtarak ve içeri geçmem için bana yol verdi. Kutuyu kapının yanından alıp içeri geçtiğimde ise getirdiğim şeyi görerek gözleri kocaman açılmıştı.
"Siktir."
Ona prenses gülüşümü yollayarak kutuyu salona bıraktım ve Michael'ın odasına doğru ilerledim. Kapısını çaldığımda bana tam da bir mağara adamından beklenecek bir homurtuyla cevap vermişti.
"Michael?"
"NE!? GEL İŞTE!"
Anlaşılan oyunun en heyecanlı yerinde falandı. Sinsice kikirdeyerek kapıyı açtım ve içeriye başımı uzattım.
Michael yatağın üstünde bağdaş kurmuş ve önündeki bilgisayara doğru eğilerek iki büklüm bir hale gelmişti. Gözleri hırsla ekrana odaklı bir şekilde hunharca bilgisayarın mouseuna tıklıyordu.
Odaya adımımı attığım anda bana çarpan kokuyla olduğum yere çivilenmiştim. Neyse ki etrafımda erkeklerle büyüdüğümden şu manzaraya komple alışıktım. Michael bana küçük bir bakış attıktan sonra tekrar odağını oyununa çevirmişti.
"Selam."
"Sana da selam. Burayı arada havalandırmayı denemelisin bence."
Önerime utanmazca sırıtsa da bana içeri girdiğimden beri bir daha dönüp bakmamıştı bile. Oyun oynarken yüzünde oluşan ifadeyi görebildiğimden, beni hiç takmamasına bozulmamıştım. En iyisinin onu sessizce beklemek olduğunu düşünerek yatağın kenarına ilişip oyununu izlemeye başladım.
Oyuna verdiği tepkiler aşırı doğal ve tatlıydı. Hem oyunda olan şeylere hem de Michael'ın söylediklerine onunla benzer tepkiler verirken çok eğleniyordum. Çünkü oyunu oynamanın dışında, başkasını oynarken izlemek de bana keyif veriyordu.
Michael, görevini başarıyla tamamlamasına çok çok az kalmışken düşman kurşununa kurban gidince, çılgın küfürler eşliğinde bilgisayarın kapağını kapamıştı.
Sonunda burnundan soluyarak somurtan bir ifadeyle bana döndüğünde ona sevimli bir gülümseme yolladım.
"Tekrar selam."
Bana dudağını sarkıtarak cevap verdiğinde, onu bu ruh halinden çıkarmak için çok bile beklediğimi biliyordum.
"Hadi gel." dedim yataktan inip Michael'ın koluna yapışarak. Bir an için mızıklanacakmış gibi görünse de hemen bana ayak uydurarak yataktan kalkmıştı. Onu peşimden sürüklediğim sırada ellerini omzuma koydu ve, geçen sefer benim yaptığım gibi, tren sesleri çıkararak benimle salona kadar geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...