18 - Teklif

726 59 21
                                    

Deniz

Geçirdiğimiz hafta sonundan ardından bugünün pazartesi olmasını bile umursamadığım bir güne uyanmıştım. Sanırım bunda çocukların tartışılmaz etkisinden bahsetmeme gerek yoktu.

Daha bir hafta geçmeden onlarla fazlasıyla güzel bir ilişkimiz olmuştu. Bugüne kadar haklarında okuduklarımızı, röportajlarından izlediklerimizi gerçekten yaşıyor olmak onların arkadaşlıklarına inanmak için en güzel sebepti. Ve oldukça özeldi...

Açıkçası bana böyle bir görev gelmeseydi başka bir gün onları okulda görüp ne tepki verirdim, rahatsız edeceğimi düşünüp onlar gidene kadar duvarın arkasına saklanıp takip mi ederdim bilemiyorum.

Okulu uzatmamla kesinlikle gurur duyuyordum! Teşekkürler rahat bünyem, teşekkürler kitaptaki cümlelerin aynısını sınavda görmek isteyen hocalarım!

"Günaydın!"

Ben sıraya yatmış bir şekilde Ece'nin kantinden dönmesini beklerken duyduğum tanıdık başka bir sesle aniden doğrulduğumda kafamı onun kafasına çarpmıştım. İkimiz de 'ah'larken birden gülmeye başladık.

"Uyandığından emin olmak istedim..." dedim şirin bir gülümseme takınarak.

"Hı-hı eminim." diyerek kıkırdadı. Sabah mahmurluluğuyla şişmiş gözlerinin mavilerine bakakaldığımda o çoktan yanıma yerleşmişti. Elindeki kahvelerin birini bana doğru uzattığında bakışlarımız birbirine takılı kaldığı için ona teşekkür bile edememiştim.

"Denis!"

Calum'un sesini duyduğumda şaşkınlıkla başımı çevirdim. Ön sıradan bize sırıttığını gördüğümde Luke'un etkisinden çıkmaya çalışarak ona günaydın diledim. "Günaydın, Bay Hood."

"Günaydın."

Türkçe cevabına heyecanlı bir şekilde el çırptığımda beşlik çakması için elimi ona uzattım ve o da kıkırdayarak bana karşılık verdi. O sırada Michael ve Ece'nin amfiye girdiğini gördüğümde ikisinin heyecanlı bir şeyler konuştuğunu fark ettim.

Michael emin adımlarla yukarı çıkıp sıramıza vardığında zaferle bağırdı. "Hah! Ben kazandım!" Yukarı doğru kaldırdığı zafer yumruğuyla neredeyse getirdiği kahveleri dökecekse de Ece'ye sırıtarak gösterisini tamamladı.

Ece ise ona gülse de sahte bir alkışlama yaparak onu tebrik etti. "Gerçekten muhteşem Michael. Bütün su, kahve ve poğaçaları düşürmeden buraya kadar gelebildin. Dikkatinin dağılmasına bile izin vermedin.."

Michael bir an için sırıtsa da sonra ciddi bir ifadeyle ona doğru eğildi. "Merdivenlerdeki kız gerçekten eteğinin altına hiçbir şey giymemiş değildi. Beni kandırdın, değil mi?"

Hepimiz buna kıkırdarken Ece gözlerini devirdi ve ön sıradaki yerine geçerek eşyalarını masaya koydu. Michael da Luke'un yanında yerini alırken hoca sınıfa girdi ve ağır adımlarla kürsüsüne ilerlemeye başladı. O sırada geç kalmış bir grup hocanın arkasından yukarı doğru sıvıştığında Ashton'un da aralarında olduğunu gördüm. Neden geç kaldığını az çok tahmin edebildiğimden bu duruma daha fazla sinir olmamak için düşünmemeye çalıştım.

Ashton basamakları üçerli atlayarak ön sırada Ece'nin yanına vardığında hepimize neşeli bir şekilde günaydın dilemiş ve yerine yerleşmişti.

Hoca daha yeni masasına oturmuş ve notlarını çıkarmaya başlamıştı. Aheste hareketlerle su şişesini de masaya koyduğunda çantasını özenli bir şekilde yerleştirdi.

5 Seconds Of CollegeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin