Deniz
Biraz da yatakta ters mi yatmayı denemeliydim acaba? İnsan vizelerden çıktığında, ertesi hafta dersler devam edecek olmasına rağmen kendini tatilde hissetmeye görsün... Kaç saat uyumuştum bilmiyorum ama şu an yataktan kalkmaya hala pek hevesli değildim. Hatta o kadar ki, guruldayan karnımın çağrısına bile cevap vermeyecektim.
O yüzden de kendi kendime homurdanarak yüz üstü döndüğümde ellerimi yandan sarkıttım ve kendimi yatağa teslim ettim.
Ece'nin bu sabah ailesinin yanına gittiği aklıma geldiğinde evde yalnız kaldığımı fark ettim. Ah, bir ara benim de aynı vefayı kendi aileme göstermem en iyisi olacaktı tabi.
Evde yalnızdım... Bence yalnız kalmasam da olurdu. Yani neden olmasındı?
Yatağın içinde telefonumu aranarak bulduğumda, Luke'a uyanıp uyanmadığını sorgulayan bir mesaj attım. Telefonu kilitleyeceğim sırada birden çalmaya başlamasıyla bir süre şaşkınca ekranla bakışmıştım. Arayanın Michael olduğunu gördüğümde ise bunu sorgulamadan sırıtmaya başlamış ve aramayı cevaplandırmıştım.
"Sabah uyandığında keldin... Suçlamak için de beni aradın, değil mi?"
"Hayır- ne- HAYIR!" dediğim şeyi geç algılamasına kıkırdadığımda bana tatlı bir küfürle karşılık vermişti.
"Bize gelmen lazım."
"Michael... Şu an yatağımla sevişiyorum, aramıza girmek istemezsin."
"Eminim sevişebileceğin daha iyi birini sunabilirim."
Dediği şeye küfreden ben olduğum için bu sefer kıkırdayan o olmuştu.
"Acil gelmen lazım, lütfen..." dedi bu sefer az önce söylediği şeyi unutturmak istercesine, tatlı bir ses tonunda. Bense üşengeçliğimde ısrarcı olarak, "Bize gelirsen hem sana kahvaltı da hazır-"
"OLMAZ! Ece'nin haberi olmamalı! Kırmızı alarm. "
Bu kadar ısrarcı olmasına bir anlam veremediğimde artık gereksiz yere muhabbeti uzatmamak adına yenilmiş bir tonda, ona geleceğimi söyledim ve o da bana birkaç kere teşekkür ettikten sonra telefonu kapatabilmiştik.
Hemen duş alarak evden çıkarken MJ'yi yanımda götürmeye karar vermiştim ve tasmasını da taktığımda beraber evden çıkmıştık. Aparmanın merdivenlerine geldiğimizde ise çocukların evine hayvan sokmanın yasak olduğunu hatırlayıp MJ'yi apartmana salıp bir an önce yukarı çıkmasını sağladım. Ashton ve Calum'un üstlerinde oturan Michael ve Luke'un katına çıktığımda ise kapıdan uzanmış kırmızı bir kafanın beni karşılamasına kıkırdamıştım.
"Denis!"
"Michael!"
Birbirimizi fısıltılı bağrışlarla karşıladığımızda hala kıkırdamaya devam ediyordum.
"Bana yardım etmen lazım..." dedi Michael, beni odasına doğru sürüklerken.
"Tamam... Ne olduğunu söyleyecek misin, yoksa yardım edeceğim konuyu tahmin mi edeceğim?"
Koridorda aniden durduğunda gereksiz sataşmama laf edeceğini düşünsem de oldukça ciddi bir ifade ile, "Önce..." dedi. "Bunu kimseye söylemeyeceğine dair serçe parmak sözü vermen lazım."
"Michael-"
"Luke'a verdiğin sözü biliyorum! Ve onu tutmuştun, o yüzden-" diye açıklama yaparken onun bu şapşal açıklamasını kesmek zorunda hissettim. "Tabii ki. Kimseye söylemeyeceğime söz veriyorum, serçe parmak sözü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...