Ece
"Bu midyelere bayıldım!" dedi Ashton kendine bir tane daha açarak. "Birayla bu kadar iyi gideceği hiç aklıma gelmezdi."
"Bir de limon sıkmayı dene." dedim yarım bir tanesini ona fırlatarak. Limonu havada yakalayarak elinde hazır tuttuğu midyenin üstüne sıktı ve sonra kabuğu dişleriyle sıyırdı.
"Mükemmel!"
"Cidden mi?" diye sordu Luke, onun inlemesine karşılık ve torbanın içinde başka bir limon aranmaya başladı.
"Teşekkürler, Denis." dedi Deniz ona kendi limonunu uzatınca da.
"Denise ismi İngilizcede de var." dedi Michael düşünceli düşünceli. Diğer çocuklar da onu başlarıyla onaylarken biz de Deniz'le sırıtıyorduk. Çünkü onlar Deniz'i hep Denise der gibi telaffuz ediyorlardı ve bu gerçekten aşırı tatlıydı.
"Ama sanırım anlamları birbirinden farklı."
"Gerçekten mi? Anlamı ne ki adının?" diye sordu Luke Deniz'e ilgiyle.
"Deniz, demek."
"Bu çok güzelmiş." diyerek tatlı tatlı gülümsedi Ashton.
"Evet, çok derin ve kulağa oldukça özgür geliyor." dedi Luke buğulu bir sesle ve falcı teyze o ikisini birbirine iteklediğinden beri daha yakın oturduklarından, bir an için aralarında yoğun bir bakışma geçmişti.
Deniz bu durumu daha fazla kaldıramayacağını düşünmüş olacak ki, gözlerini Luke'tan kaçırıp kucağına dikti ve yavaşça tuttuğu soluğunu bıraktı.
"Ece ne demek, peki?" diye sordu o sırada Ashton ve ansızın benim adımla ilgilenmesi beni şoka uğrattığından, bir an için yediğim midyenin içinde boğulacağımı sandım.
"Kraliçe demek." diye araya girdi o sırada Deniz, neyse ki.
"Çok derin, değil mi?" dedim sarkastik bir şekilde. "Hani böyle... Vaaayy!"
Calum gülerek ağzından birasını püskürtürken o sırada Ashton da bana reverans yapıyordu.
"İsimleriniz İngilizce olsa ne olurdu acaba?" dedi Luke gözlerini kısmış uzakta bir yere bakarak.
Deniz için aklıma gelen isim, onun yazdığı bir hayran kurgudaki karakterin adı olmuştu ve anında yüzümde pis bir sırıtış oluşuvermişti.
"Deniz Ashley olurdu." dedim gülüşümü saklamaya çalışmadan. Kafasını yavaş yavaş bana çevirdiğinde suratında hiçbir ifade yoktu ama gözlerinin gerisinde, beni öldürmeye dair planlar yaptığını belli eden ışıklar çakıyordu.
Çocuklar Deniz ve Ashley'nin ne alaka olduğunu sorgularken Deniz'in yüzünde tatlı mı tatlı bir gülümseme oluşmuştu. O da benim karakterimin adını söyleyecekti kesin.
"Ece de..." dedi sanki düşünüyormuş gibi duraksayıp. Ne diyeceğinden emindim ama en azından benimki biraz olsun ismimle benzerdi.
"Francesca." dediğindeyse biram burnumdan çıkmıştı çünkü bunu söylemesini beklememiştim, benim karakterimin adı Emma'ydı. Ama Calum bir röportajda hayalindeki kızı çizip adının Francesca olduğunu söylemişti. Deniz de beni sürekli Calum konusunda sıkıştırdığından, bu onun için mükemmel bir fırsat olmuştu.
Baştan kendim aranmıştım tabii.
"Francesca'nın Ece'yle ne alakası var?" diye sordu Calum suratında komik bir sırıtışla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...