Ece
Deniz sessiz olmaya çalışarak odama girip, kapıyı yavaşça arkasından kaparken onu izledim. Elindeki çorba kasesiyle bana doğru arkasına döndüğünde ise, yatağımda yarı oturur biçimde ona bakmakta olduğumu görüp yerinden sıçramıştı.
"Günaydın." dedim kısık sesimle ve elimde olmadan öksürdüm.
"Ay, uyanmış mıydın!?" diye sakinleşmeye çalışırken bir yandan da çorbanın dökülüp dökülmediğini kontrol etti Deniz. Sonra da küçük adımlarla yanıma gelip yanıma çoktü. "Sana çorba getirdim."
Ona yorgun yorgun sırıttığımda anne edasıyla elini alnıma koyarak ateşimi ölçtü.
"Daha iyiyim." derken korkunç bir öksürük krizine tutulmasam iyi kızdım, sağlıklı kızdım aslında.
"Bunu söylerken öksürmesen dürüst kızsın aslında."
"Siktir git buradan." diye ona göz devirdiğimde Deniz'in, onunla aynı şeyi düşündüğümü anladığını yüzündeki sırıtıştan anlayabiliyordum. İkimiz sürekli aynı şeyleri düşündüğümüzden bu durum aramızda çok sık yaşanıyordu, hatta bunun sıklığı bazen korkutucu olabiliyordu.
Bu yüzden de en iyi tepki küfürle karşılık vermekti.
Ne de olsa anormal bir duruma verilen anormal bir tepki normaldir, değil mi?
Ben Deniz'in elinden kaseyi almış yavaş yavaş çorbamı içerken dün hakkında konuşmaya başlamıştık ki bu zaten konuşmuyorken de benim bir türlü aklımdan çıkmıyordu.
"Michael'ı yerinden kaldırıp duşa gireceğimizi söylediğimde Luke'u görmen lazımdı." dedi Deniz kıkırdayarak. "Öyle bir, beraber mi, diye soruşu vardı ki..."
Suratına boş bir bakış yerleştirip Luke'un taklidini yaptığında gülmeye başlamıştım ama öksürüğe dönen kahkahalarım yüzünden bu pek uzun sürmemişti.
"Ya benim Raphie'me n'aptı? O Michael'ı geberteceğim."
Michael...
"Abi, bir şey diyeceğim..." dedim kaseyi komodinin üzerine bırakıp oturduğum yerle dikleşerek. "Ben dün duşa girdiğimde... Böyle su soğuktu... İçten içe Michael'a küfür ediyordum. Yok ya. Baya dıştan ediyordum yani. Ama sonra aklıma şey geldi... Kıyamam bana çorba falan içirdi. Ateşimi de ölçtü. Sonra biz Flash izledik birlikte ya böyle... Sarılarak. Hatta uyuduk beraber."
Deniz yeşil gözlerini koca koca açmış bana bakarken kollarımı, karnıma çekmiş olduğum dizlerimin etrafına sararak yüzümü de kollarımın arasına gömdüm.
"Galiba Michael benden hoşlanıyor!" diye bağırdım sonunda, dünden beri aklımda olan şeyi yüksek sesle dile getirerek.
Bir süre gözlerimi kapatarak az önce söylediğim şeylerin kafamın içinde yankılanmasını dinledim. Bunun kulağa ne kadar delice-ve hatta egoistçe- geldiğini biliyordum ama özellikle de dün olanlardan sonra, kendimi böyle düşünmekten alamıyordum.
Bir şekilde Michael'ın benden hoşlandığını düşünüyordum ve... Böyle şeyleri hissedersiniz, değil mi?
Kafamdaki sesler sustuğunda başımı kollarımdan, yalnızca gözlerim görünecek kadar kaldırıp "Bu kadar." dedim Deniz'e.
Gerçekten de bu konu hakkında başka ne söyleyebileceğimi bilmiyordum çünkü bu şekilde hissetmek bana baya ütopik geliyordu. Düne kadar aklımda Michael'la ilgili bu yönde en ufak bir düşünce bile yoktu. Gerçi şimdi de sırf böyle düşündüğüm için her an kapıdan birileri girip beni deli gömleği içinde tımarhaneye sürükleyecekmiş gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...