31 - Emlakçı

595 45 13
                                    

Ece

Anneme sınavlardan önce görüşeceğimize dair söz vererek telefonu kapattığımda elime yazdığım diğer numarayı tuşladım. Kendimi tanıtıp bugün için bir görüşme şansımız olup olmadığını sorduğumda ise bunun mümkün olduğunu söyleyen neşeli ses ile karşılaşmıştım. Saati kararlaştırdığımızda teşekkür edip telefonu kapattım ve bu sefer mesajlarıma girip Ashton'a durumu açıklayan kısa bir mesaj atıp buluşacağımız saati söyledim. Bir an önce bu sorunu çözmek adına ayaklandığımda salonda yayıldığım koltuktan kalkmış, Deniz'in odasına doğru gidiyorum.

Odasına girip yatakta yayıldığını gördüğümde yanına atladım, "Hadi gidiyoruz." diye dürttüm onu rahatsız etmek adına. 

"Nereye be?"

"Annemin emlakçı bir arkadaşı vardı, onunla görüştüm ve okuldan arkadaşlarımız için mümkün olan en kısa sürede taşınabilecek ev aradığımızı söylediğimde bize yardım edebileceğini söyledi." dedim gururlu bir ifadeyle.

Deniz yattığı yerde doğrulduğunda cikciklerken buna sevindiğini belirtiyordu. Yataktan çıkıp duşa girmesi gerektiğini söylediğinde ise ona kıkırdadım.

"Yani..." dedim muzipçe, "ev bulmak için serçe parmak sözü veren ben değilim sonuçta."

Deniz yanında duran pelüş hayvanlarından birini kafama doğru attığında tabi ki isabet ettirmişti.

"Bir şey soracağım." dedi sonra benim dediğime yanıt vermeden, ciddi bir tavırla.

Yattığım yerde dikilerek ona doğru döndüm.

"Sence... kalbim falan durur mu? Hani böyle dokununca falan? Yani bence olası."

Söylediği şeyin ciddiyetle uzaktan yakından alakası olmadığını anladığımdan gülmeye başlamıştım. Sonuçta Luke'tan bahsediyordu.

"Ya gülme."

"Bence heyecanlandığın belli bile olmuyor."

"Çünkü heyecanlanmıyorum, yani o heyecanlanmak değil; baya ölüyorum ya. Ondan heyecanlanmıyormuş gibi görünüyorum."

Dediği şeye kahkaha attığımda o da gülmeye başlamıştı.

Sorusuna ciddi bir cevap aramadığından bir süre sonra anlamsızca kıkırdamalarımıza son verdik.  O da sürünerek yataktan kalkmış ve dolaptan birkaç parça kıyafet çıkardığında, hangisini giymesi gerektiğini soruyordu.

Odadan çıkarken, "Hazırlandığımda hazırlanmamış olursan..." diyerek sonunu tamamlayıp havadan bir tehdit savurduğunda ben mesajı oldukça açık olarak almıştım. Benden hızlı hazırlandığını her zaman hatırlatmak zorundaydı çünkü...

Kollarıma sardığım, bana az önce attığı pelüşten ayrılmak adına onu kendimden ayırdığımda, onunla göz göze gelip minik bir küfür savurdum.

Yavru penguen pelüşü mü? Gerçekten mi?

Aynı Luke'a benziyor.

Kendi kendime kıkırdadığımda muhtemelen onun bunu farkında bile olmadığını düşünmüştüm. Yani Deniz'in genel olarak böyle ıvır zıvırları çok sevdiğini biliyordum ama her gece minik bir penguenle uyuduğunun bilinçaltına verdiği mesajı kesinlikle anladığını sanmıyorum.

Odasından odama geçerken kendimi uzun ve yorucu bir günün beklediğini düşünerek derin bir nefes aldım ve hazırlanmaya koyuldum.

Bir saat sonra çocuklarla buluştuğumuzda hep beraber emlakçının bürosuna doğru yürüyüp bugün nelerle karşılaşacağımız hakkında konuşuyorduk. En sonunda Ashton hepimizin iyi şeyler düşünmesini öğütlediğinde kimse ona cevap veremeden bürodan içeri girmiştik bile.

5 Seconds Of CollegeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin