38 - Röportaj

654 41 23
                                    

Ece

"Hala uyanmamış değilsin, değil mi?"

Deniz'in odasına doğru seslendiğimde kendi kendime gözlerimi devirmiştim. Muhtemelen uyanmıştı, sadece yataktan çıkmak konusunda aylaklık ediyordu.

Gece yarılarına kadar odasından gelen kıkırdamalardan uyumadığını bildiğimden uyanmak da onun için bir o kadar zor oluyordu, tabi. Bir hafta önceye kadar duyduğum film gürültülerinin şimdi kahkahalara dönmesi elbette şikayet ettiğim bir şey değildi. Luke'un onun mutlu etmesinden son derece memnundum.

Hatta çocuklar hafta ortasında gittikleri bir geziye katıldıklarında, Deniz bana hafta sonu için bizim de bir şeyler yapabileceğimiz konusunda bir öneriyle gelmişti. O yüzden de dün işlerini ayarlaması için bir süre ısrarda bulunduktan sonra Lülü'yü bize kahvaltıya çağırmıştık.

Şimdi ben ben mutfakta onun hazırlığına girişmiş, Deniz'in yardımını bekliyordum. Bana yardım etmekten kaçındığını falan düşünmüyor-

"Günaydın."

Düşüncelerimi bölen sesiyle Deniz'e gülümsedim, "Günaydın pijamalı güzel."

Sabahki ritüeli olarak kendine bir kahve hazırlamaya geçmiş ve bana dün gece ilk defa rahat uyuduğundan bahsediyordu. Onun için gerçekten sevindiğimi mırıldanarak dolaba doğru dönerek yumurtaları çıkardım.

Kahvesini yudumladığını gördüğümde yumurtaları havaya kaldırarak sevimli bir şekilde, "Krep yapmak ister misin?" diye sormuştum. Gözlerini kısarak cevabını düşündüğünde ciddi olmaya çalışarak cevap verdi. "Bu konuda seni yeterince iyi eğittiğimi düşünüyorum."

"Böylece Lülü de kendi padavanının artık Jedi olduğunu kabullenir." dediğinde ise ciddiyetini bırakmış ve kıkırdıyordu.

Ona gülerek katıldığımda onun uyandığı gibi böyle fantastik bir kafaya nasıl geldiğini merak etmiştim. Bahsettiği şey ise Deniz üniversiteye ilk başladığında Lülü ile birlikte yaşamasıyla ilgiliydi. Yaklaşık iki sene için beraber yaşadıkları için, Deniz çoğu hayatta kalma beceresini ona borçluydu ve sanırım krep de bunların başını çekiyordu.

Yaklaşık yarım saat sonra ben kreplerimi yapmayı başarıyla tamamladığımda, bu mükemmel görüntüyle hava atmak için Michael'a kreplerimin fotoğrafını atmıştım.

O sırada Deniz de banyodan çıkmış ve ıslak saçlarını sallayarak içeri girmişti. Zilin çalması ile mükemmel zamanlama olduğunu düşündüğümde ikimiz de kapıya yönelmiştik.

"Lülü!"

"Kızlar!"

Kapıyı açtığımız gibi Lülü'nün kollarına dolandığımda Deniz de ikimizi sarmış ve bizi bir grup kucaklaması içine sokmuştu. MJ'nin havlamasıyla birbirimizden ayrıldığımızda Lü onu da selamlayarak kucağına alıp sevmeye başladı.

Daha sonra hepimiz sofraya geçtiğimizde Lü ile klasik muhabbetimiz çoktan başlamıştı ve kahkahalar odamızı renklendiriyordu. Lü merakla hayatımızdaki gelişmeleri dinlerken Deniz'le ona çocukları anlatıyorduk.

"O gün, sizden sonra onların kim olduğunu öğrendim!" dedi Lülü heyecanla, "Burada ne işleri olduğunu gerçekten merak ediyorum."

"İnan ben de ilk karşılaştığımda şok oldum, hatta Ece bir süre boyunca sanrı gördüğünü sanmıştı."

Deniz'e hak verdiğimde çocukları okulda gördüğüm ilk günü hatırlamıştım. Şimdi düşününce gerçekten uzun zaman olmuş gibi geliyordu ama aslında bir ayı yeni devirmiştik.

5 Seconds Of CollegeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin