Deniz
"Bu da altıncı."
Kucağına koyduğum son şişeyle göz göze gelen Calum'a kıkırdadığımda bana döndü.
Kucağına koyduğumda itiraz etmeden bütün bira şişelerini taşıyor olmasına bakarak sırıttım. "Bence baya iyisin."
"Bence baya iyiyiz." diye düzeltti beni. "Eve gitmediğim için kesinlikle, baya memnunum."
Ayağımla dolabı kapattım ve diğerlerinin olduğu masaya doğru yürümeye başladığımızda, "Herkes okulda bir binada tıkılı kaldığında sarhoş olana kadar içme şansına sahip olmuyor tabii..." dedim ve yeniden kıkırdadım. "Tabii ki memnunsun."
Calum bana hak vererek masum bir sırıtış gönderdiğinde masaya vardık. Herkese biralarını teker teker dağıttığında ikimiz de yerimize geçtik.
Birkaç saat önce tıkılı kaldığımız binanın en üst katında bir bar olması fikriyle çarpıldığımda bu gecenin sandığımız kadar kötü geçmeyeceğini fark etmiştim. Ve bizde bunu güzel bir fırsata çevirerek değerlendirmiştik.
Ashton birasının son yudumlarını da kafasına dikip şişesini ortaya koydu ve en başta şişe çevirmece oynama fikri ondan çıktığı için bunun verdiği gururlu bir sırıtmayla şişeyi çevirdi.
"Pekala." dedi avuçlarını birbirine sürterek, şişe durduğunda. "Luke Michael'a soruyor."
"Doğruluk mu cesaret mi?" diye sordu Luke formaliteden ama sonra Michael'ı beklemeden konuştu. "Zaten hakkındaki en pis şeyleri bile biliyorum, Michael, en iyisi cesaret dediğini varsayalım."
"Luke'a Bali'deki son geceyi hala anlatmadınız, değil mi?" diye sordu Calum sırıtarak ve Luke'un gücenmiş bakışlarına karşılık diğer üçü kıkırdadılar.
"Ne!?" diye yakardı Luke. "N'oldu ki?"
"Şöyle anlatayım, hakkımda her şeyi bildiğin doğru değil." dedi Michael, Calum ve Ashton kıkırdarken. "Ama yine de cesaret diyorum."
Luke suratını asınca Ashton öne eğilerek Calum'a doğru elini kaldırdı ve o da kıs kıs gülerek sertçe Ashton'ın avcuna çaktı.
"Hey, üşüyor musun?" diye sorduğunu duydum Michael'ın Ece'ye, bir yandan da kolunu Ece'nin omzuna dolamış onu ısıtmaya çalışıyordu.
Ece'nin genelde çok fazla üşüdüğünü bildiğimden biraz endişelenmiştim çünkü kimsenin binada olduğumuzdan haberi olmadığı için ısıtma sistemi çalışmıyordu. Ayrıca tüm gece burada olacaktık ve Ece zaten hastalığını daha yeni atlatmıştı.
"Bira iç diye boşuna demiyoruz, ısınırsın." dedi Calum kendi şişesini havaya kaldırarak. Ama Ece'yi bira konusunda zorlamanın iyi bir fikir olmadığını düşünüyordum çünkü zaten bir bira içmişti. Midesi bu konuda hassastı ve fazla bira içtiğinde, ertesi gün normal bir insanın akşamdan kalmalığından fazlasını yaşıyordu. O yüzden bir şişede durması, kendisi için daha iyi olacaktı.
"İçiyorum işte." dedi birkaç yudum alınmış ikinci şişesini göstererek. Ve sonra, ısınması için ucu çoktan kıpkırmızı olmuş olan burnunu ovuşturdu.
"Ben ısınmak için başka aktiviteler de bulabileceğimize eminim." dedi Michael pis pis sırıtarak ve bunun üzerine Ece Michael'ı dirsekleyip kendinden uzaklaştırdı.
"İğrençsin."
"Aynen, dostum, bu baya pislik bir hamleydi." diye kaşlarını çattı Ashton ama bir yandan da sırıtıyordu. Gerçi zaten Michael da hiç utanmış görünmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...