Ece
"Sen tam bütünleme havasına girmişsin." diye kıkırdadım Michael'ın ensesindeki uzamış saçlarla oynarken.
Bitkince gülümseyerek. "Nasıl yani?" diye sordu gözlerini yüzümde gezdirdiği sırada.
Finallerimiz çoktan geçmiş, notlarımız bile açıklanmıştı. Şimdi ise kaldığımız derslerin bütünlemesi için çalışıyorduk ve hepimiz çoktan kütüphane havası solumaktan bıkmıştık. Ama özellikle ben ve Deniz için tüm derslerimizi geçmek çok önemliydi ki o yüzden, yine burada sabahlıyorduk.
Luke tüm derslerini bütünlemesiz geçtiği için şimdi buraya gelmiş bize ders anlatıyordu, işsiz. Gerçi Deniz bu duruma inceden(!) sinir olduğu için Luke'tan uzak duruyordu.
Ama artık neredeyse güneşi doğurmuş olduğumuzdan Michael'la ikimiz yorulup en alt kattaki koltuklara gelmiştik ve şimdi uzun koltukta ayaklarımızı karşılıklı birbirimize uzatmış yayılıyorduk.
"Eskiden gözlerinde olan o umut ışığı artık orada değil." diye dalga geçtim onunla acıklı bir sesle. "Tam bir hukuk öğrencisi olmuşsun, baksana."
"Uykusuzluktan olmasın o?" dedi başını koltuğa yaslayarak. Burada sabahlayan yaklaşık üç grup vardı ve bunlardan biri de bizdik. Ama zemin kat komple terk edilmiş gibiydi ve Michael ve benim dışımızda kimse yoktu.
"Tabii, olabilir." diyerek parmaklarımı yeniden saçlarının arasına daldırdım. Kırmızı boyaları iyice solmuş, neredeyse turuncuya dönmüştü. "Saçların çok uzamış."
"Saçlarımızı birlikte kazıtacağız sanıyordum." dediğinde birkaç ay öncesinde ona, eğer kendi saçlarını kazıtırsa kendiminkileri kazıtacağıma dair meydan okumuş olduğumu hatırlayarak güldüm.
Michael'ın kafamın yanından, koltuğun kol koyma yerine uzatmış olduğu bacaklarına doğru dönüp onlara yastık gibi sarıldım ve gözlerimi kapadım. "Çok uykum var."
"Bence uyumayı hak ettik." dediğinde koltukta aşağı doğru biraz daha kaykılmıştı.
"Calum'un doğum günü için bir planınız var mı?" diye mırıldandım hala kapalı olan gözlerimin ardından. Yarın, neredeyse sabah olmuş olduğundan aslında bugün, Cal'in doğum günüydü ve bu konuda hiç konuşmamıştık.
"Akşam bir şeyler yaparız diye düşünmüştük. Görkem'in bildiği bir yer varmış ve Calum'un futboldan diğer arkadaşlarına da haber verdik."
Hemen kulaklarımı dikerek yerimden doğrulduğumda kocaman açtığım gözlerimle Michael'a baktım. "Bizim niye haberimiz yok?"
Başını yana çevirip koltuğa gömmüş, derin derin nefes alıyordu. Bana cevap vermeyeceğini anladığımda dudaklarımı bükerek omuzlarımı düşürdüm ve doğrulduğum yere geri yattım.
Belli ki erkek erkeğe takılmak istiyorlardı.
Bizi istemediğinden olduğunu sanmıyordum. Biz de Calum'un arkadaşıydık. Belki onlarla dışarı çıkmadan önce bizimle takılırdı. Belki ona pasta yapardık.
Michael'ın kıkırdamasıyla ona döndüğümde gözlerini yorgunca bana dikmiş sırıtıyordu.
"Size haber vermemize gerek yok. Gelmeme gibi bir şansınız yok çünkü."
"Benimle dalga mı geçiyordun sen!?" diyerek muzipçe bacağına bir çimdik attım. Çığlık atarak bacağını karnına çekti ve kıkırdadı. "Dudağını sarkıtmışken çok komik görünüyordun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...