Ece
Ayaklarımın uyuştuğunu fark ettiğimde kafamı kaldırıp Deniz'e bakmış ve pozisyon değiştirmemin onu rahatsız etmesini istememiştim. Ama Luke ve ikisini kafalarını karşılıklı bir şekilde koltuklara yaslamış, bir şeyler mırıldanırken gördüğümde Deniz'in bunu fark bile etmeyeceğini düşündüm. Zaten onun bu kadar içtikten sonra hala sızmamış olması bile oldukça başarılıydı.
Onların önünden kalkıp Calum ve Ashton'un yayıldığı koltuğa sırtımı dayayıp yere oturdum ve ayaklarımı öne uzattım.
Ah, bu iyi gelmişti.
"Hey, onlar küçücük!"
Ashton'un kulağımın dibinde haykırmasıyla ona doğru döndüğümde, o büyüttüğü gözleriyle ayaklarıma bakıyordu.
"Ayakların küçücük!"
Yanaklarımın ısındığını hissettiğimde buna neden bu kadar şaşırdığını bilmesem de ona kıkırdamıştım. "Evet, birazcık öyleler." dedim müthiş tespitini tekrarlayarak.
Sonuçta 36 numara ayakkabı giyiyor olmamdan ben sorumlu değildim, küçük ellerim ve ayaklarım vardı. Ben onlardan gayet memnundum...
"Sen kendi kocaman ayaklarına bak" dedim muzip bir şekilde ona trip atıyormuşum gibi yaptığımda. O altına topladığı ayaklarını yere uzatırken ikisini yan yana koymuş ve söylediğimi gerçekten değerlendiriyordu.
Tam da yanıma uzatması mükemmeldi.
"Hobbit." diye mırıldandım önüme dönerken ama duymasını istememiştim. Döndüğüm gibi Deniz'le göz göze geldiğimde ise yüzünde salak bir sırıtma olduğunu gördüm. Muhtemelen daha önce Ashton'un ayaklarının kocaman ve çirkin olduğuna yönelik gereksiz muhabbetlerimizden birini hatırlamıştı.
"Duydum..."
Gözlerimi sonuna kadar açarak bu sefer soluma, Calum'a döndüğümde bana sırıtıyordu. Ona inanmaz bir ifadeyle bakarken, muhtemelen kanımda dolaşan alkol miktarının etkilemesinden dolayı başka bir tepki verememiştim.
"Tam bir Beast..."
Bu sefer konuşan Deniz'di. Calum'la ona döndüğümüzde aynı anda kahkahalarla söylediğine gülmeye başladık.
X-men dünyasının mutantlarından biri olan Beast, kendi yaptığı serumla kendini mavi ve büyük bir yaratığa çevirmeden önce sadece koca ayaklara sahipti ve bunlarla zıplama, bir yere tutunma gibi çoğu özelliği vardı. Calum ile son veremediğimiz kahkahalarımız, kafası güzel Deniz'in hayal gücü ile tanışmanın keyfini yaşarken o da benzetmesinden sonra bize kıkırtılarıyla katılmıştı.
Luke hepimize anlamsız bakışlar atarken, Michael muhabbeti duyduğundan bize katılmıştı. Onun da bu dünyaya olan ilgisini bildiğim için anlamakta zorlanmayacağını biliyordum. "Söyle bize Ashton," dedi sesini kalınlaştırarak. "Bizim görmediğimiz zamanlarda onlarla avizelere atlayarak da eğleniyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...