*Değişik bir anlatım denedik umarız beğenirsiniz^^
Ece / DenizAshton'un kolunun altında, hala son hızında atmaya çalışan kalbimin kontrolünü yitirmişken buradan gitmek istediğime emindim, zaten en başından beri gelmeye istekli değildim.
Çocukların yanına vardığımızda Ashton, oluşturdukları küçük gruba doğru eğilerek onlara gitmeyi teklif etti.
"Zaten bu kadar sikik bir ortam olacağını düşünmemiştim." dedi Michael. Bistronun altına sıkıştırdığım çantamı çıkardığımda hepimiz çıkışa doğru yöneldik. Ashton tüm bu süre boyunca kolunu omzumdan çekmemişti ve beni hep yakınında tutmuştu.
Ara sokağa adımımızı attığımızda o basık ortamdan çıkmış olmanın verdiği rahatlıkla rahat bir nefes almıştım. "Buralarda yapılacak başka şeyler var mı?" dedi Calum, belli ki o da diğerleri de, az önce olanları görmemiş bile olsalar, bir sorun olduğunun farkındaydılar. Yine de bu konu hakkında konuşmadıkları için memnundum.
Luke da Calum'un sorusuna katılırcasına baş salladığında hepsi bana dönüp bakmıştı. Ah, şüphesiz ki bu konuda benim yönlendirmem şarttı. Buralarda- yapılacak şeyler...
"Belki buralarda değil ama... bir fikrim olabilir. " diye mırıldandım onlara beni takip etmelerini işaret ederken.
Evde tek başıma kalmayı kendim istemiş olsam da hala bundan şikayet etme hakkım vardı değil mi? Çünkü canım çok fazla sıkılıyordu ve yapacak bir şey bulamamamın yanı sıra, açıp bilgisayardan dizi bile izlemek istemiyordum. Ama Spiderman'li köşe lambasının yarattığı loşlukta yarım kaldığım kitaplardan birini okumak şimdilik zamanımı geçirmemi sağlıyordu. En azından kendimi son iki üç haftadır içinde olduğum yoğun günlerin uzağındaymışım gibi hissettiriyordu.
Kordon'da oturduğumuz hafta sonundan sonra da çocuklarla okuldaki zamanımız oldukça güzel geçmeye devam ediyordu. Calum'un bizimle her konuşmasında yüzünde büyüyen gülümsemesi, çocuklar karşı olan eğlenceli tavırları, Michael'ın sakar halleri ve onunla dalga geçmemize karşı ettiği küfürler, Ashton'un ise 'başka kız arkadaşlar' edinmiş olmasına bile rağmen bize karşı kibarlığı gerçekten çok tatlıydı. Ah, Luke ise... Sanırım o hiçbir şey yapmadan dursa da bana yeterdi.
"Hep beraber içebileceğimiz bir şeyler de alalım mı?" diye sordu Ashton, ben onları yürütürken. Çıktığımızdan beri ilgiyle benim yanımda olduğundan, artık çoktan barda yaşadıklarımın etkisinden kurtulmuştum ama bu sefer onun tavrından dolayı heyecanlanıp duruyordum.
"Kesinlikle," dedim gülümseyerek, "şuradan dönersek bakkal olacaktı."
İzmir'de büyümüş olmama rağmen hala neyin nerede olduğunu çıkarmakta zorlanıyor olmam da biraz şovdu ama sonuçta buralara ancak üniversitedeyken gelmeye başlamıştım, ne yapabilirim. Tanıdık bakkalı sonunda görebildiğimde Ashton'a, "İşte," diyerek işaret ettim.
Duyduğumu sandığım sesle dikkatim dağıldığında kendi kendime gözlerimi devirdim.
MJ, hem yürüyüşünü yaptırdım hem de akşam yemeğini verdim. Benimle başka ne derdin olabilir ki sevgili köpeğim?
Köpeğimiz... elbette ki evimizin en değerli üyesiydi ve Ece'yle onu ailelerimizden saklayıp eve aldığımıza bizi hiç pişman etmemişti. Hatta sevimli halleri ve hareketliliği bizi çoğu zaman derslerin stresinden kurtarırdı.
Dışarıdan yine tıkırtılar geldiğinde yanaklarımı kocaman şişirdim.
Yeniden oyun oynamak istediğini farkındaydım ama şu an için popomu kaldırmak gerçekten de oldukça zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...