Ece
Deniz ve Luke dersten çıktıktan sonra aslında Luke adına sevinmiştim çünkü gerçekten oldukça dertli görünüyordu. Ben okula sonradan geldiğim için olayları pek dinleyememiştim, sadece Deniz kısa bir özet geçmişti. Bu yüzden de ders bitiminde çocukları etrafıma toplayıp her şeyi anlattırmıştım.
Luke'un oda arkadaşının sorunlu olduğunu hepimiz başından beri biliyorduk ama biraz da bu duruma gülüp geçiyorduk. Ne de olsa çocuklar kendi aralarında taş-kağıt-makas oynamışlardı ve kaybeden Luke olduğu için artık o çocukla kalmak zorunda olan da oydu.
Ama penguen yakmak da biraz şovdu sanki.
Anlaşılan çocuk önce biraz Luke'a sataşmıştı (tabii bunu Michael'ın ağzından dinlerken kulaklarım baya bir küfre maruz kalmıştı) ama Luke onun bu saçmalıklarını artık görmezlikten geliyordu. En sonunda çocuk yasak olmasına rağmen odada sigara içmeye çalışıp Luke da onu uyarınca ipler kopmuştu.
Çocuk önce Luke'un üzerine yürüyüp tehdit etmiş sonra da pelüş penguenini yakmıştı.
Deniz'in anlattığına göre dün ben yokken sigara alanında Calum Luke'a sigara uzattığında Luke, ona sert bir bakış yollamıştı ama Deniz buna pek bir anlam verememişti, özellikle de Michael Calum'la dalga geçtiği için. Fakat olayı çocukların ağzından dinleyince buna kafamda bir açıklama getirebilmiştim.
Anlaşılan tüm bu penguen yakma muhabbeti Luke'un çocuğa sigara içmemesini söylemesinden çıktığı için, Luke da kendisine sigara uzatan Calum'a tepki göstermişti.
Çocuklar bana olayı anlatırken onların da bu durumdan bir hayli rahatsız olduklarını görmüştüm (Michael bu noktada çocuğu ateşe vermekten bahsediyordu) ve artık onların asık suratlarına ben de dayanamamıştım.
Otururken bir anda ayaklandığımda onlara, "Kalkın!" demiştim ve onları peşime takarak yurda gitmiştim.
Günün yarısını yurt yönetimiyle konuşarak geçirmiştik ama nafileydi çünkü tek bir boş oda bile yoktu. Şu ruh hastası çocuğu bile çağırtıp odasını değiştirmesi konusunda bastırmıştık. Fakat anlaşılan, beyefendi odasından da, oda arkadaşından da gayet memnundu. Hatta demişti ki, Luke onu çok "eğlendiriyormuş."
"Ben geçerim odaya." dedi Calum MJ'i okşarken kararlı bir şekilde.
Şimdi bizim evin salonunda oturmuş, seçeneklerimizi tartışıyorduk.
"Bence hiç kimse o çocukla kalmamalı, Calum. Hatta mümkünse o pisliği hayatının sonuna kadar bir yere kilitlemeliler." diye somurttum gözlerimi devirerek.
"Bu fikri tuttum." dedi Michael ve yüzüne psikopat bir ifade yerleştirdi. Her nasılsa bu şekilde bile sevimli görünmeyi başarıyordu. Ona kıkırdayıp telefonumu elime aldım.
Luke ve Deniz hala dönmemişlerdi ve nerede olduklarına dair uzun zamandır hiç ses çıkmamıştı. Bu yüzden Deniz'e bizde olduğumuzu mesaj atmıştım ama mesaj iletilemedi olarak görünüyordu. Kesin yine faturasını ödemeyi unutmuştu.
"Aramayı denesen?" diye sordu Ashton, başını omzumun üzerinden uzatmış telefon ekranıma bakıyordu. "Luke'un da sanırım şarjı bitmiş."
"Şey," dedim ona garip bir şekilde bakarak çünkü bu tuhaf durumu nasıl karşılayacağını bilmiyordum. "Bende Deniz'in telefonu yok."
"Siktir oradan." diye güldü Michael, bana inanmadığı belliydi.
"Ciddiyim."
"Telefonunu mu değiştirdin yakın bir zamanda?" diye sordu Ashton. Çok yakınımdaydı. Ay!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...