Ece
Tüm gün ceza çalışmış olmamın verdiği saçma ruh haliyle, kafamın içinde birilerini öldürüp de nasıl daha az ceza alırım diye hikayeler uyduruyordum. Evden içeri girdiğim anda çantamı vestiyere atıp salona girdim ve kendimi yüzüstü koltuğa bıraktım.
Kapalı gözlerimin ardından MJ'in heyecanlı bir şekilde kuyruğunu sallaya sallaya yanıma geldiğini duymuştum. Koltuktan sarkmış olan elimin parmaklarını yalarken tek gözümü açıp ona baktım.
"Aşkım! Calum sana iyi baktı mı, bebeğim?" Soruma karşılık durup şapşal şapşal yüzüme baktığında bir süre kulağının arkasını kaşıyıp, ardından tekrar gözlerimi kapamıştım.
MJ ise benden istediği ilgiyi alamayacağını anlayıp salondan çıkmıştı ve büyük ihtimalle Deniz'e gidiyordu.
Uykuya doğru yavaş yavaş kaydığım sırada Deniz içeri dalıp, "Ne yiyelim?" diye haykırmıştı.
Tamam, haykırmamıştı.
Ama beni yerimden sıçratmıştı işte.
"Ya, uyuyor muydun?"
Ona homurdanarak başımı öbür tarafa çevirdiğimde bana bulaşmamaya karar vermiş olacak ki, ayaklarını sürüyerek mutfağa ilerlediğini duymuştum. Dolabı kurcalarken sessiz olmaya çalıştığını fark edebiliyordum ama yaptığı en ufak bir tıkırtı bile beynime saplanıyor gibiydi.
Eğer onu öldürsem, haksız tahrikten yararlanır mıydım?
Ama kıyamazdım ki!
Kafamda bununla ilgili hakim amcaya savunmalar yaptığım farklı farklı senaryolar düşünürken bilincimin yeniden kayıp gittiğini fark edebiliyordum.
"MY GIRLFRIEND'S BITCHIN' CAUSE I ALWAYS SLEEP IN!!!"
"SHE'S ALWAYS SCREAMIN' WHEN SHE'S CALLIN' HER FRIEND, SHE'S KINDA HOT THOUGH!!!"
Korkuyla iç çekerek gözlerimi sonuna kadar açtığımda, ilk başta neler olduğunu idrak edememiştim. Göğsüm koltuğa yaslı olduğundan, hızlanmış olan kalp atışlarım tüm vücudumu sarsıyordu.
Deniz, "Hey!" dediği sırada yerimden doğrulmuştum. Kulağına götürdüğü telefona pis bakışlar atarak gerindim.
"Sessizdedir telefonu muhtemelen."
Deniz karşı tarafı bir süre daha dinledikten sonra bakışlarını üzerime sabitleyerek yanıma doğru hareketlenmişti.
"Tamam, veriyorum. Görüşürüz!" dedikten sonra telefonu bana uzattı. "Michael seninle konuşmak istiyor."
Surat asarak telefonu elinden alıp kulağıma götürdüm.
"Michael."
Beni uyandırmasının güzel bir nedeni olsa iyi olurdu.
"Telefonunu niye açmıyorsun?"
"Beni bunu sormak için uyandırdıysan..."
Hala haksız tahrik indirimi alabileceğimden emindim.
"Uyuyor muydun?" dediğinde sesi oldukça üzgün geliyordu. Sanki yıllardır uyku problemi çekiyordum da sonunda uyuyabildiğim bir anda beni uyandırmıştı.
"Yok... Yani, tam dalmamıştım." dedim onu azarladığım için pişman olarak. Zaten geçen haftaki kavgamızdan dolayı hala üzgündüm.
"Uyu o zaman. Ben sonra ararım." dediğinde telefonu kapamam için artık çok geçti çünkü bana ne diyeceğini merak etmiştim.
"Hayır hayır. Söyle hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of College
FanfictionBu hikayedeki Calum kötü çocuk olmaktan uzak, Luke piçliğin kenarından bile geçmiyor. Ashton mı? Kıkırtılarıyla neşe saçıyor ve küfrederken pizza yemek Michael'ın tek özelliği değil. Biz sadece 5 Seconds of Summer'ın tüm bunlardan çok daha fazlası...