Doymadım Doyamadım Sevmelere Seni Ben

5.6K 379 24
                                    

G: belki de böyle diyorsun ama içinden de onun yanında kalmasını istiyorsun.
Dediğimde buğra sinirle saçlarını çekiştirdi. B: ne dediğini bilmiyorsun sen. Ben onun yanımda kalmasını isteseydim ona böyle davranmazdım. Ben -
G: herneyse ya neden sana karışıyorum ki sonuçta ben senin neyinim ki?
B: hayır karışma hakkın var çünkü sen benim
Nolur beklediğim şeyi söyle buğra nolur beklediğim şeyi söyle.
B: çünkü sen benim arkadaşımsın.
Gözlerim hafiften hafiften doluyordu. Ama bu böyle olmamalıydı. Gerçi hata bende ne bekliyorum ki seni seviyorum sana aşığım demesini falan mı? O bana hiç bir zaman aşık olmayacaktı. Ben hiç bir zaman onun için bir seçenek olmayacaktım.  Sesimin titremesine özen göstererek konuşmaya başladım.
G: arkadaşlar böyle şeylere karışabilir mi yani?
B: bu arkadaş arkadaştan öteyse karışır.
G: ne demek istiyorsun?
B: sen tuvalete mi gidicektin yoksa kantine mi?
G: tuvalete gidicen de sen ne de-
B: tuvalete git hadi.
Diyerekten beni arkadan yürümem için ittirdi. Hayır yani ne demek istediğini açıklasaydı nolurdu yani? Oflayarak tuvalete gittim. Çiş yapma isteğim gitmişti. Bunların hepsi buğra'nın yüzünden. Saçlarıma aynadan bakıp düzelttim. Sonra da tuvaletten çıkıp sınıfa doğru yürüdüm.
O anda özgenin sesini duymam ile durdum. Ö: güneş
G: ne var ?
Ö: bu aralar buğrayla pek bi yakınsınız.
G: yakınsak yakınız bundan sanane.
Dediğimde özge pişkince sırıtıp konuşmaya başladı. 
Ö: bence buğrayla bu kadar yakın olma
G: bu seni ilgilendirmiyor.
Dedim ve sırıttım. Özge'nin yüzü düşmüştü. İnsanları sinir etmek hoşuma gidiyordu heleki bu insan özge ise. Allah'ım sen affet özge'ye insan dedim.
Ö: bu beni ilgilendirir çünkü buğra benim.
G: Ne ilacı kullanıyorsun bilmiyorum ama sen o ilacı kullanmayı kes bence baksana halisülasyon falan görmene neden oluyor. Yazık.
Dedim ve sırıtarak sınıfa girdim. Göt olmuştu. Oh ne güzel. Moralim hafiftende olsa yerine gelmişti. Ders zili çalınca fizik kitabımı ve defterimi çıkarıp hocayı beklemeye başladım. Şu an kendimi sürekli derste hocanın sorduğu soruları cevaplayan inek öğrenci gibi hissediyordum. Sınıf kapısından gülüşerek giren kaan, ayaz, deniz ve buğrayı görünce gözlerimi devirdim. İki günde kardeş olup çıkmışlardı. Sanırsam pabucum dama atılıyordu. Azıcık oyundan birşey olmazdı. Yalanla yüzümü buruşturdum. Hepsi yanımdaydı şuan.
K: iyi misin güzellik ?
G: şey karnım ağrıyoda biraz.
D: aç mısın kanka ?
G: hayır değilim.
A: al biraz su iç.
İlgi odağı olmuştum yine. İşte zeki ben. Buğra kulağıma doğru egildi.
B: regl misin?
Dedi ve o anda içtiğim su boğazımda kaldı. O nasıl bir soruydu öyle. Öksürmeye başlayınca buğra sırtıma vurup "helal helal" dedi. Öksürmem bitince derin bir nefes aldım.
B: kızardın.
G: öksürdüğümdendir o
Diye imalı bir şekilde konuştum. KOZORDON. Kızarmamak elde değil. Hayır bide şu pişkin pişkin sırıtması yok mu beni sinir ediyor.
A: iyi misin güneş? 
G: hı hı iyiyim.
Herkes rahat bir nefes alırken benim oyunumda doğru düzgün başlamadan bitmiş oldu. Herkes yerine geçtiğinde hoca da gelmişti.
...
Sınav sonuçları sonunda açıklanmıştı. Ben 70 almıştım. Buğra 75 alırken ayaz 80 deniz 65 kaan ise 76 almıştı.
B: oğlum o sorulara verdiğin cevaplar neydi lan?
D: ne bileyim abicim ya kağıt boş kalmasın dedim doldurdum öyle.
Dediğinde hepimiz tekrardan güldük. Evet şuan kantinde oturmuş sınavda verdiğimiz cevaplara gülüyorduk. Deniz atışları açıklayın sorusuna basketboldaki 3'lük atıştan ve diğer atışlardan bahsetmişti.
D: beni geçin ayaz ya sen sen nasıl öyle şeyler yazdın abicim?
Dedi gülerekten bay şebeğimiz.
A: çok ani oldu herşey.
Dedi ve güldü. Fiziğin temel kuralları nelerdir sorusuna kadınlarda ince bir bele sahip olmak uzun bacaklara ve dolgun dudaklara sahip olmak diye açıklamıştı. Sanırsam biraz sapık çıkmıştı bizim ayaz.
A: evet kaan bir de seni dinliyoruz.
K: bennn ben yazdım işte. 
Dedi ve ensesini kaşıdı. Bilemediği sorulara fenerbahçe maçlarından bahsetmişti. En ince ayrıntısına kadar hemde.
G: buğra sıra sende.
B: boş kağıttan iyi birşey varsa oda sallayarak doldurduğun kağıttır.
Aptal çok tatlıydı. Bu da kaan gibi sahip olduğu fenerbahçe eşyalarından ve fenerbahçenin bu seneki transferlerinden bahsetmişti. Hepsi bir ağızdan " güneş " deyince sıranın bana geldiğini anladım. Eh ben şey sınav sorularına komik olan küçüklük anılarımdan bahsetmiş olabilirim de azcık.
G: tek amacım hocayı güldürüp hocadan biraz fazla puan almaktı.
Dediğimde hepsi anırmaya başladı. Ne vardı yani ilk okulda yanlışlıkla erkekler tuvaletine girip kakamı da üstüme yapıp çıktığımı anlatmışsam. Sonuçta komik mi komik. Hocanın bana fazla puan vermesi gerekiyordu. Bu kocaman bir haksızlık.
...
Eve zor bela da olsa gelebilmiştim. Okul bitmek bilmiyordu ki. Salona gittiğimde annemin evlenme programını izlediğini görünce gözlerimi devirdim. Hayır yani bizene milletin hayatından. Banane milletin evlenmesinden. Annem "geldin mi kızım ?" Yürekleri sarsan soru. "Yok anne gelmedim ben yoldayım hâla" dedim. Ama keşke demez olaydım. Annemin kafası 360 derece dönmüş ve her daim ayağından ayrılmayan o terliği koluma fırlatmıştı. Annemden çok iyi nişancı olur yemin ediyom. "Ya anne aşkım neden terlik atıyorsun ?" Dedigimde ise "anneye ters ters cevap verilmez" dedi ve önüne döndü. Odama çıkarken annem "kız terliğimi getir bana" deyince oflayarak geri döndüm. Annemin o çok saygı değer sarı bezle yarışacak derecede önemli olan terliğini annemin önüne koydum.  Sonra da geri döndüğüm yoldan odama çıktım.
...
Telefonuma mesaj gelince mesaja açıp baktım.
Gönderen: yakışıklı çocuk
" aşağıdayım bekliyorum"
Yazmıştı buğra. Buğra beni almaya gelicekti. Annemden ise kaanlara maç izlemeye gideceğim demiştim. Aslında yalan sayılmazdı sonuçta maç izlemeye gidecektim tek fark kaanlara değil de buğralara gitmemdi. Bunun pek bir önemi yoktu. Sonuçta orada kaan da olacaktı. Son bir kez giydiğim fenerbahçe formamı düzelterek aşağı indim. Maç vardı ulan maç. Anneme " anne aşkım ben gidiyorum geç kalmam hadi bayy" diyerekten evden çıktım. Karşımda gördüğüm manzara ile içimden aman yarabbi dedim. Buğra fenerbahçe formasını giymiş altına da o çok beğendiğim kot pantolonundan giymişti. Ve bir de lacivert kapşonlusu vardı. Kapşonu başına geçirmiş rampasını dışarıda bırakmıştı. Şimdi bu görüntünün üstüne siyah ferrariyi ekleyin. Hah işte şimdi oldu. Yanına hızlı bir şekilde gidip konuşmaya başladım.
G: arabadan inmeseydin keşke.
Dediğimde buğra tek kaşını kaldırıp bana baktı.
B: niye ?
G: çünkü mahallede kendini FBI ajanı sanan teyzeler var. Ve bize görürlerse en başta annem olmak üzere tüm mahalleye duyururlar ki mahalleyi bırak tüm istanbul duyar.
Dediğimde buğra kahkaha atmaya başlayınca elimle ağzını kapattım. Şu an elimin içine gülüyordu.
G: annem duyucak hadi gidelim.
Elimi çekip sırıttım. Buğra da sırıtıp arabaya bindi. Bende binip ellerimi bir birine sürttüm.
B: üşüdün mü ?
G: evet biraz.
B: bu kış ayında böyle kısa kol forma giyip üstüne bişey giymezsen tabi üşürsün.
Ne yapayım akıl mi bırakıyorsun ki bende evde unutmuşum kapşonlumu diyemedim. Onun yerine susmayı tercih ettim. Buğra kapşonunu çıkarınca ona 'napıyorsun' temalı bakışlarımı attım. Buğra bana yaklaşınca kafamı biraz geriye attım.
G: ne-  ne yapıyorsun  ?
Aferin bana çok güzel kekeledim. Buğra ise sırıtarak konuştu.
B: tamam bu kadar heyecanlanmana gerek yok. Sakin ol.
G: ne heyecan yapıcam ben ya.
Dediğimde buğra bana "yav he he" bakışları attı. Al işte yine rezil olmuştum. Buğra kapşonu tutup once sağ kolumdan sonrada sol kolumdan geçirdi. Fazla mı yakındık ne? Son olarakta saçlarımı kapşonun altından çıkarıp düzeltti.
B: şimdi oldu.
Dedi ve ısıtıcıyıda açtı. Çok tatlıydı. Kapşonu onun gibi kokuyordu. Ve bu koku benim başımı döndürüyordu.
G: yalnız bende verilen mal geri alınmaz.
B: yani
G: yani bu kapşonu benden alamazsın.
B: bence alırım bunu sende biliyorsun.
Dediğinde haklıydı. Yani bu kasları boşuna yapmamıştı. Bana bir çaksa duvara yapışırdım ama konumuz bu değil. 
G: ne yani bir kapşonu benden değerli mi görüyorsun?
B: o kapşonlu çok pahalı.
Dedi. Aptal.
G: iyi o zaman al kapşonlunu
Dedim ve kapşonluyu tam çıkaracakken buğra konuştu.
B: sakın güneş sakın. Tamam senin olsun kapşonlu.
Dediğinde kocaman sırıttım. Hem onun kapşonuydu ve onun gibi kokuyordu hem de beleşti. Daha ne isteyebilirim ki? Buğra arabayı çalıştırıp gaza bastı. Birkaç dakika sessiz kaldım fakat sonra konuşmaya başladm.
G: buğra
B: ne istiyorsun?
Nerden anlamıştı benim birşey isteyeceğimi ki?
G: bana çikolata alsana karam olanından
B: tamam bizim evin yakınlarında büfe var ordan alırım.
G:  çok sağol
...
Maçın başlayalı yarım saat oluyordu. Ve hepimiz pür dikkat maça konsantre olmuştuk. Ha bu arada buğra bana bir kutu karam almıştı. Çok güzel değil mi? Bizimkiler ise cips ve kola almışlardı. Ama buğra'nın aldığı çikolatar başkaydı benim için. Maça tekrar konsantre oldum. Fenerbahçem gol atınca ayağa kalkıp goool diye bağırdık. Herkes birbirine sarılıyordu. O anda buğra bana sarılınca gool diye bağırmayı kesmiştim. Bugün buğra ile birbirimize fazla yakındık. Arkadaşların birbirlerine bu kadar yakın olur muydu? Yani bu normal miydi ?

Yeni Bölüm ile karşınızdayım cancağızlarım. Bölümler neden geç geliyor diyebilirsiniz. Hemen açıklayayım bitmek bilmeyen sınavlarım var da. Herneyse. Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Buğra hakkında ne düşünüyorsunuz?  Yorumlarınızı bana belirtirseniz çok güzel olur. Ve bir de votelemeyi unutmayın please. Bir dahaki bölümde görüşmek dileğiyle hoşçalalın...

FAME'E AŞIK OLDUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin