Bu bölüm tatliş okuyucum @xshilenax'a gelsin :D sabah kalktığımda yatak boştu. Buğra gitmişti. Gözüme komidinimim üstündeki A4 kağıdı ilişince kağıdı elime aldım. Bana not bırakmıştı. Normal insanlar küçük renkli kağıtlara not yazıp bırakır buğra kocaman A4 kağıdına not yazar. Hem bide çalışma masamın üzerinde o küçük kağıtlardan vardı. Notu okumaya başladım
"Bu notu okuduğuna göre uyanmışsındır o yüzden günaydın. Babanın beni döner bıçağı ile kovalamasını istemediğim için yanından erken ayrıldım. Babanda döner bıçağı ne arıyorsa. Baban dönerci mi değil demi? Herneyse bir şeye ihtiyacın olursa beni arayabilirsin"
- Çok mu çok yakışıklı Buğra-
Notu okumayı bitirdiğimde gözlerimi devirdim. Egoist çocuk. Not değil destan yazmış mübarek. Yorganımı tekmeleyerek yataktan kalktım. Notu çekmeceme koyup odamdan çıktım. Bugün okula gitmeyecektim. Yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Annem neredeydi? Aşağı indiğimde kimseyi göremeyince allah allah diye mırıldandım. Mutfakta çok güzel bir kahvaltı masası vardı. Ve masanın üzerinde de bir not vardı. Bugün herkes bana not bırakmak için mi anlaşmıştı? Ama bu sefer ki not küçük bir kağıtta yazılıydı.
" kızım dünden beri hasta gibisin o yüzden seni okul için kaldırmadım. Teyzenin altın günü varmış ona yardıma gidiyorum. Sana hazırladığım kahvaltıyı güzelce yap"
Notu buruşturup çöp kutusuna attım. Annemin bu altın günü sevdası hiç bitmeyecekti galiba. Kahvaltıya oturacağım zaman kapı çalınca gidip kapıyı açtım. Karşımda sırıtan üç silahşörler duruyordu.
G: siz okula neden gitmediniz?
Dediğimde deniz yanımdan geçip
D: gereksiz de ondan.
Dedi. Ayaz yanımdan geçip
S: sıkıcı da ondan.
Dedi. Kaan ise yanımda durup
K: senin olmayacağını bildiğimiz için.
Dedi ve gülümsedi. Kapıyı kapatıp kaan ile mutfağa geçtik. Deniz çatalı ile ayaza salam fırlatıyordu.
A: oğlum o salamlar ağzıma girmiyo ama o çatal biraz sonra senin götüne girecek benden söylemesi.
Deniz ise ayaza ters ters bakıp konuşmaya başladı.
D: görüyorsun demi güneş aşkım bu it beni kıskanıyor.
A: sensin lan o it.
D: yav he he.
A: deniz.
Diye tıslarcasına konuştu ayaz.
D: üff iyi be.
Diyerekten salamları üçer beşer ağzına tıktı deniz. Bende onlara çay doldurup tekrar yerime oturdum.
K: eee güneş nasılsın?
G: iyiyim nolsun işte.
Dedim. İyi olmak istiyordum. Bu olanların aklımdan çıkmasını istiyordum.
...
Annem teyzene yardıma diye gitmişti fakat orada günde takılı kalmıştı. Üç silahşörler gideli bir saat oluyordu. Ben ise dün olanları düşünmemeye çalıştıkça düşünceler beynimi kemiriyordu. Gözümden bir damla yaş akınca iç çektim. Napacaktım ben? Bu olanları ne zaman unutacaktım ya da unutabilecek miydim? Kapı çalınca oturduğum koltuktan kalkıp kapıyı açtım. Buğra gelmişti. Buğra benim yüz ifademi görünce sırıtmayı bırakıp kaşlarını çattı.
B: oradaki göz yaşları nasıl bitmedi bir türlü anlayamıyorum. Orada göz yaşı kesesi değil sanki 19 litrelik su damacanası var anasını satayım.
Dediği şey ile gülümsedim. Beni bu olanlara karşı hala gülümsetebiliyordu ya ona daha fazla aşık oluyordum.
B: beni içeri almayacak mısın? Kök saldım da burda.
G: aaa şey ben özür dilerim.
Diyerekten geri çekildim. Buğra da içeri geçti. O böyle karşımda olunca bende beyin gidiyordu napayım. Bende içeri geçip buğra'nın karşısına oturdum.
B: bugün beni hiç aramadın. Çok meşguldün galiba.
Dkye imalı bir şekilde konuştu buğra. Sonuçta sabah notta bir şeye ihtiyacım olursa onu aramamı söylemişti. Yani bu demek oluyor ki beni ara. Ama ben aramamıştım. Gerçi aklıma gelmemişti aramak ne yapayım.
G: deniz kaan ayaz buradaydı. O yüzden hiç arayamadım.
Dediğimde buğra başını anladım tarzında salladı.
...
G: ya buğra vermiycem diyorum.
B: versen nolur ki kızım.
Dediğinde içimden töbe töbe dedim. Bu çocuk hiç laftan anlamıyordu. O anda annem salona girince laptopumu bende almaya çalışan buğra'nın elinden çektim. Bir elime laptopu tutup diğer elimle saçımı düzelttim. Ve gülümsedim.
G: annecim hoşgeldin.
Annem ise tek kaşını kaldırıp yanıma geldi. Buğra ise sırıtarak bana bakıyordu. Buğra anneme "merhaba efendim ben buğra güneş'in sınıftan arkadaşıyım. Ortak bir ödevimiz vardı onu yapmak için geldim."
Dediğinde annem kaldırmış olduğu kaşını indirip konuşmaya başladı. "Hoşgeldin buğra oğlum siz ödevinizi yapın bende akşam yemeği hazırlayayım. Buğra oğlum sende akşam yemeğinde bizimlesin. Dedi. Buğra her ne kadar gerek yok desede annem olmaz öyle şey deyip mutfağa gitti. Yani akşam yemekte buğra olacaktı buğra ama yemekte babam da olacaktı. Heyecanlanmalı mıydım yoksa korkmalı mıydım? Acaba babam buğrayı sever miydi?
B: sana diyorum hu hu
Diyerekten gözlerimin önünde elini bir aşağı bir yukarı salladı.
G: hı noldu ?
B: hadi ödevimizi yapalım.
G: peki çok sevgili sınıf arkadaşım.
Dedim sırıtarak. Sonuçta o tam iki kere arkadaş olduğumuzu belirtmişti. Bana da bunu sürekli diyip durmak düşerdi.
B: arkadaş mı?
G: evet hem sen öyle demiştin ve az önce de öyle söyledin hatırlamıyor musun?
B: tabi tabiki arkadaşız
Yüzü düşmüş müydü onun yoksa bana mı öyle geliyordu? Bunu düşünmemeye çalışaraktan laptopumu alıp odama çıkmaya başladım. Buğra da peşimden geliyordu. Odamın kapısından girdiğim an derin bir nefes aldım. Galiba sanırsam akşam ki yemek için azıcık heyecanlanmıştım. Laptopumu çalışma masamın üstüne koyup yatağımın üstüne oturdum. Buğra ise odamın kapısına yaslanmıştı.
B: şu piçlerin fotoğraflarını ne zaman duvarından çıkarıcaksın ?
Kaşlarımı çatarak konuşmaya başladım.
G: onlara piç demez misin. Hem duvarımdan hiç bir zaman bu posterleri çıkarmayacağım.
B: bunlara bakacağına bana bak ben bunlardan yüz bin kat daha yakışıklıyım.
G: aa ne münasebet canım niye sana bakacak mışım ?
B: yakışıklı olduğum için dedim ya.
G: egonu günde kaç öğün besliyorsun merak ediyorum da.
B: egomun senin kadar beslenmediği bil yeter.
Dedi sırıtarak. Şişman mi demek istemişti o bana. Aptal şey. Yatağımda ki yastığı alıp kafasına fırlattım. Fakat refleksleri iyi olduğu için yastığı havada yakaladı. Bir insanın her şeyi mi iyi olurdu? Bu kadar mükemmellik fazlaydı. Yastığımla birlikte gardrobumun önüne geçti. Tahmin ettiğim şeyi tabiki yaptı. Dolabımı açtı. Açmaması gerekiyordu. Dolabım dağınık değildi. Topluydu fakat
B: atarsın sanmıştım.
Dedi. Bana aldığı kocaman öküzü göstererek. Onu nasıl atabilirdim ki onu bana sen almıştın demek istesemde her zamanki gibi sustum. En iyi yaptığım şeylerden birisiydi herhalde susmak.
G: neden atayım ki oyuncağın suçu ne?
Dediğimde buğra sırıtmayı bırakmıştı.
B: doğru tek suçlu benim peluş bir oyuncak değil.
Buğra'nın yanına gittim.
G: buğra öyle demek istemedim. Hem o olanlar eskide kaldı ben unuttum onları sen de unut olur mu?
Buğra bana dönüp
B: gerçekten unuttun mu unutabildin mi?
Dedi. Bende gülümseyerek
G: gerçekten unuttum.
Dedim. Buğra birden bana sarılınca neye uğradığımı şaşırdım. Bende kollarımı beline doladım. Çok güzel kokuyordu.
...
Son tabağı da alıp bulaşık makinesine koydum. Evet yemek çok güzel geçmişti. Babam buğra'yı çok sevmişti hele Fenerbahçeli olduğunu öğrenince iyice bi sevmişti. Buğrayı yolcu edince babamda uyumaya gitmişti. Annem "anlat bakalım" deyince "neyi anlatayım anne aşkım"dedim. "Şu buğraya olan ilgini" deyince öksürmeye başladım. "Yok öyle birşey anne" "kızım hadi anlat kızmayacağım söz" deyince annemden kaçış olmayacağını anladım. "Buğra'ya aşığım anne o bizim sınıfa geçen sene geldi o zamandan beri öyle işte." . "Belli aşık olduğun" "nerden anladın anne çok mu belli ediyorum." Dedim. "Yok sadece ben kızımı iyi tanıyorum o bakışlarından ne düşündüğünü çok çok iyi anlıyorum. "Anne bulaşıkları doldurdum ben gideyim yatayım" dediğimde annem başını tamam git anlamında salladı. Bende gülümseyerek odama çıktım. Sanırsam artık gizlim saklım kalmamıştı. Annemin bunu öğrenmesi iyi bir şeydi. Çünkü annemin haberi olmadan birşey yapmak istemiyordum. Ve artık daha rahattım.Sizin bu yazarınızın iki gün okulu olduğu için sınavları ancak bitti. Umarım beğenmişsinizdir. Votelerini ve yorumlarını eksik etmeyen okuyucularıma çok teşekkür ediyorum. Seviliyorsunuz tatlişlerim. Bir dahaki bölümde görüşmek dileğiyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAME'E AŞIK OLDUM
HumorO sırasında Özge ile konuşurken ben onu izlerdim. O kantinde çayını içerken ben yine onu izlerdim. O basket oynarken ben yine onu izlerdim. O yazı yazarken ben onu izler ve ne kadar muhteşem kalem tutuyor diye düşünürdüm. Kısacası ben onu izlemey...