Bu bölüm heryer_istanbul'a gelsin. Doğum günün kutlu olsun canımcım. Yüzümü sıvazlarken bileğimdeki bilekliği görünce aklıma dün akşam olanlar geldi. Buğra formayı alıp kendi üzerine tutup gülmüştü. Sonra ise cebinden bir kutu çıkarıp bana bakmıştı. Benim ona merakla baktığımı görünce gülüp kutuyu açmıştı. İçinden bileğimde olan bileklik çıkmıştı. Bilekliğim iki kalbin bir biri ile birleşiminden oluşuyordu. Zarif ve şıktı. Ben buğra'ya teşekkür edip sarıldığımda ise buğra "güzelim bana teşekkür etme demedim mi ben sana" deyince teşekkürümü başka yollarla anlatacağımı anlamış ve buğra'yı yanağından öpmüştüm. Buğra ise dudaklarımı öpüp "sevgililer günümüz kutlu olsun sevgilim" demişti. Sonrasında ise ben arabadan inmiştim. Evi topladıktan birkaç saat sonra annem ile babam da gelmişti. Annemle biraz konuştuktan sonra uyumuştum. Şu an ise kendimi yataktan kaldırmaya çalışıyordum. Ama bu çok zordu. Bu saatte kalkmak ponçik bünyeme zarar veriyordu. Oflayarak yataktan kalktım. Yatağımı toplayıp birkaç dakika içinde banyodaki işlerimi halledip odama döndüm. Okul lakosumu ve pantolonumu giydim. Zaten başka da şansım yoktu. Çünkü buğra okul eteğimi çöpe atmıştı. Buğra sayesinde bir tabe okul pantolonum iki tane olmuştu. Annem ise bir ara senin okul eteğin nerde kız diyerekten eteğimi arasa da etek filan bulamadığı için aramayı bırakmıştı. Bende anneme "annecim buğra kıskançlık krizine giripte eteğimi çöpe attı ve bana pantolon aldı" diyememiştim. Tamam annem buğra ile sevgili olduğumuzu biliyordu ama bunları da anneme anlatmaya gerek yoktu. Aşağı indiğimde annemin mutfakta kahvaltı hazırladığını görünce gidip anneme arkadan sarıldım. Ve annemi yanağından öptüm. "Günaydın anne aşkım" "günaydın kızım" deyince annem anneme sarılmayı bırakıp masaya kuruldum. Krem peyniri alıp ekmeğe sürdüm. Üstüne de salatalık koyup yemeğe başladım. Telefonuma mesaj gelince telefonumu açıp mesajın kimden geldiğine baktım. Buğradandı. Canım sevgilim benim.
"Dışarıdayım gel"
Yazmıştı. Bu çocuk odun ya. Adam bir Günaydın felan derdi mesaja başlarken. Ama konu buğra olunca o beklentiler de sadece beklenti olmakla kalıyor çünkü hiçbiri gerçekleşmiyor. Herneyse bu konuyu daha fazla düşünmeye gerek yok. Şimdi çokta romantik olsaydı güzel olmazdı. Hem dün hediye almıştı bana o kadar da odun sayılmazdı. Kendi içimdeki bu düşüncelere son verip ayağa kalktım. Çantamı da alıp ve annemi öpüp dışarı çıktım. Asönsör faslını geçip binadan çıktığımda buğra'yı siyah bir mercedes'e yaslandığını görmem ile kaşlarımı çattım.
G: yeni mi aldın?
B: sana da günaydın güzelim
Deyince güldüm. Şu an çok çok tatlıydı. Gerçi o her zaman tatlı ama neyse konumuz bu değil.
G: günaydın canım sevgilim.
Dedim. Arabaya bindiğimizde buğra beni kendine çekip alnımdan öptü.
B: ulan daha dün akşam birlikteydik ama sanki yıllardır görüşmemişiz gibi seni özledim.
G: bende seni her daim özlüyorum napıcaz be adam?
B: aslında evlensek herşey düzelir hatun
Deyince buğra'ya bakıp gözlerimi kocaman açtım. Bana hatun demişti. Bana ilk defa hatun diyordu. Allah'ım sana geliyorum. Bir dakika bir dakika o birde evlensek demişti. E yuh ama.
B: bakma banan öyle hem evlensek fena mı olur? Bence çok güzel olur benim gibi yakışıklı çocuğu kaçırma derim gerçi senin evlenebileceğin tek insan ben olduğum için sıkıntı yok
G: daha on sekiz bile değilim farkındaysan
B: neyse on sekizine geldiğinde basarız nikahı
Deyince gözlerimi iyice bir açtım. Yuvalarından çıkabilirdi gözlerim.
B: gözlerini benim yanımdayken bu kadar aç ama başkalarının yanındayken bu kadar açma milletin senin gözlerinin güzelliğini görmesine gerek yok hatta gerekirse gözlerini kapatta yürü sen
G: e yuh ama ya sen bu kadar kıskançlıkla bu kadar yıl nasıl yaşadın anlamıyorum ayrıca bu kadar kıskanç olmaktan yorulmuyor musun?
B: eğer konu sevdiğim insanları kıskanmaksa emin ol ki ben hiç mi hiç yorulmam
Deyince yüzümde aptal bir gülümseme oldu. Buğra'da bana bakıp gülünce gülümsemem daha da genişledi.
B: bak başkalarının yanında gülme de sen somurtarak gez millet bakmasın.
Deyince içimden "milletin içinde gülmemem konusunda beni bir kez daha" uyarmıştın dedim.
G: en iyisi öleyim ben
...
DENİZDEN DEVAM
Ela aşkım'ı evinden almaya giderken dün olanlar aklıma geldi. Ona kocaman tatlı bir ayıcık almıştım. O da bana "benim ki çok büyük bir şey değil" diyerekten bana bir kitap vermişti. Elif şafak Aşk kitabını. Bazı yerlerin de altını çizmişti. Bence çok güzel bir hediyeydi. Tabi bende "sevgililer gününde bana hediye aldığına göre biz sevgiliyiz artık" deyince ela birşey dememişti. Yani bu demek oluyordu ki biz artık sevgiliydik. Ela Aşkımın evinin önüne gelince durup zile bastım. Onu göreceğim için azıcık ufaktan ufaktan heyecanlanmıştım yine.
...
AYAZ'DAN DEVAM
Arabama bindiğimde yan koltukta duran bileklik dikkatimi çekince bilekliği elime alıp baktım. Üzerinde "idil" yazıyordu. Dün düşürmüş olmalıydı. Evet dün birlikteydik. Sahilde otururken çiçekci abla gelip " A be yakışıklı çocuk sevgiline alasın bir gül" demişti. İdil her ne kadar sevgili olmadığımızı açıklamaya çalışsa da çiçekçi abla onu takmamıştı bile. Bende daha fazla dayanamamış ve çiçeği almıştım. Sonra ise çiçekleri idil'e verdiğimde idil çiçekleri koklayıp gülmüştü. Telefonumu çıkarıp idili aradım.
"Buyrun ayaz bey"
Deyip gülünce bende gülüp konuşmaya başladım.
"Bende sana ait birşey var"
"Neymiş o"
"Bilekliğin"
"Bugün buluşalım o zaman bilekliğimi de alırım hem"
"Tamam olur"
"Görüşürüz o zaman"
"Görüşürüz"
Dedim ve konuşmayı sonlandırdım. Telefonu cebime koyup bilekliği de cebime koyup arabayı çalıştırdım.
...
GÜNEŞ'TEN DEVAM
Okula geldiğimizde sınıfa çıktık. Ama ben doğru düzgün kahvaltı yapamadığım için açtım.
G: buğra
B: söyle güzelim
G: açım ben
B: kahvaltı yapmadın mı?
G: sen bana mesaj atınca kahvaltıdan kalktım yapamadım yani kahvaltı
B: gel kantine gidelim o zaman
Ayağa kalkınca elimi tuttu.
G: okuldayız farkındaysan
B: umrumda değil
Deyince gözlerimi devirdim. Sınıftan çıkıp kantine indiğimizde boş masa bulup oturdum. Buğra ise ayaktaydı. Oturmamıştı.
B: ne yemek istersin?
G: Kaşarlı tost yanınada ayran
Dediğimde buğra kafasını tamam anlamında sallayıp tostumu almaya gitti. Bizimkilere kantine gelin diye mesaj atıp telefonumu cebime koydum. Birkaç dakika içinde buğra tostumu ve ayranımı getirip önüme koydu.
G: teşek-
Buğra'nın bakışları ile lafımı tamamlayamadım.
G: tamam teşekkür yok neyse okul çıkışı seni öperim.
Deyince buğra sırıtmaya başladı. Tabi öpücük lafını duyunca sırıtması normal. Buğra yanıma oturduğunda kantine el ele tutuşan deniz ile elayı görünce ağzım iki karış açıldı. Bunlar şimdi tamamiyle sevgili mi olmuşlardı. Yaaa çok tatlılar ki ama bunlar. Deniz'le ela masaya gelip oturunca konuşmaya başladım.
G:siz şimdi sevgilisiniz demi?
Dediğimde deniz güldü.
D: aynen öyle güneş kankicim
G: yaaa valla çok tatlısınız tebrik ederim sizi
Dediğimde ela ve deniz güldü.
B: deniz tebrik ederim kardeşim
D: Sağol buğra kankacım
Ayaz ve kaan'da yanımıza gelip oturunca ayaz
A: neyi tebrik ediyoruz?
Dedi.
G: deniz ve ela sevgili olmuşlar
Dedim.
A: vayy helal kardeşim
K: tebrik ederim kardeşim
...
Sınıfa gelip oturduğumuzda hoca anında içeri girdi. Ders matematikti. Haftanın ilk günü ilk saatinde matematik işlemek gerçekten çok güzeldi(!) Tamam matematiğim güzel olabilirdi ama sabah sabahta matematik işlenmiyordu be kardeşim. Beynim error veriyordu resmen.
Günaydın fasıllarını geçtikten sonra hoca tahtaya soru yazmaya başladı. Tabi kapı açılıp içeri müdür girince hoca tahtaya soru yazmayı bırakıp "buyrun müdür bey" dedi. Müdür ise "sınıfınıza yeni bir öğrenci getirdim"deyince bir çocuk içeri girdi. Tabi yeni gelen çocuğu görünce gözlerimi kocaman açtım. Bu çocuk o çocuktu.Vuhuuu ben geldiiim. Nasılsınız benim canım okuyucularım? İyisinizdir inşallah. Sizce yeni gelen çocuk kim? Bölüm hakkınızda ki düşünceleriniz neler? Ya da karakterler hakkındaki düşünceleriniz neler? Yorumlarınızı bekliyorum ve merak ediyorum. Hikayemiz 50 bin olmuş. Bu zamana kadar yanımda olan hikayemi okuyan oy veren ve o güzel yorumlarını hiç esirgemeyen tüüüm okuyucularıma çok teşekkür ediyorum. Sizleri seviyorum♥♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAME'E AŞIK OLDUM
HumorO sırasında Özge ile konuşurken ben onu izlerdim. O kantinde çayını içerken ben yine onu izlerdim. O basket oynarken ben yine onu izlerdim. O yazı yazarken ben onu izler ve ne kadar muhteşem kalem tutuyor diye düşünürdüm. Kısacası ben onu izlemey...