BUĞRA'NIN AĞZINDAN
Aradan tam iki saat geçmişti. Doktorlar içeriden çıkmaya başlayınca yüzümü sıvazlayıp ayağa kalktım. Şu an hepimiz doktorların başına toplanmış bize iyi bir haber vermesini bekliyorduk. Aralarından saçları beyaz olan doktor konuşmaya başladı " bıçak hastamızın midesine denk gelmiş bu yüzden mideyi diktik hastamızın kan kaybı vardı o yüzden biraz uyuyup dinlenmesi gerekiyor durumu iyi geçmiş olsun. " diyerekten yanımızdan ayrıldı. Allah'ım şükürler olsun. O iyiydi ölmemişti beni bırakıp gitmemişti. Sevinçle ayaz'a sarıldım. Deniz kaan'a sarılırken güneş'in annesi ile babası da birbirine sarılmıştı.
...
Güneş'i normal odaya almışlardı. Ve uyanmıştı güneş. Şimdi ise odasının kapısının önünde duruyordum. İçeri girsem mi girmesem mi diye düşünüyordum. Cesaretimi toplayıp odaya girdim. Güneş oflayıp duvarları seyrediyordu. Beni gördüğünde ilk başta ağzı o şeklini aldı ama sonra gülümsedi. Gidip yanına oturdum.
G: gözlerin bayağı kızarmış. Çok mu ağladın?
Dedi. Evet çok ağlamıştım ama elimde olan birşey değildi.
B: ne ağlaması kızım.
G: buğra yalan atma.
Dediğinde lafı dolandırmanın bir anlamı olmadığını anladım.
B: kaybetme korkusunu iliklerime kadar hissettim güneş ağlamam az bile. Kaybetme korkusu öyle boktan bir duygu ki insan napacağını şaşırıyor kalbi acıyor beyin işlevini yitiriyor.
G: buğra
Dedi ama sonra ne söyleyeceğine karar verememiş olacak ki ağzını kapattı. Elini tuttum. Elleri birazcık soğuktu.
B: üşüyor musun ?
G: biraz.
Dediğinde yarasına dikkat ederek ona sarıldım.
B: üşüdüğünde bana söyle olur mu? Ben seni hep ısıtırım.
Bir beş dakika öylece durduk. Güneş'in sesi hiç çıkmıyordu. Uyumuş muydu yoksa? Sarılmayı bırakıp güneş'e baktım. Uyumuyordu.
B: güneş benim sana birşey söylemem gerek.
G: dinliyorum.
B: güneş ben seni
Derken kapı birden açıldı ve içeri annesi ile babası girdi. Galiba çıkmam gerekiyordu. Ayağa kalkıp odadan çıktım. Söyleyememiştim.
...
G: yemek istemiyorum diyorum.
B: bende yemek zorundasın diyorum güzelim.
G: güzelim mi?
Bu kız dediklerimden bu kelimeye mi takılmıştı yani. Offf of. Kaşığı ağzına tekrar uzattım. Kafasını geri çekince kaşığı tabağa koyup kaşlarımı çattım.
B: yiyeceksin
G: yemiycem.
Dediğinde burnundan tuttum. Tabi burnundan tutunca ağzını açmak zorunda kalmıştı. Kaşığı ağzına sokup çorbayı yutmasını sağladım. Burnunu bıraktığımda ise güneş gözlerini devirmek ile yetinmişti.
B: şimdi çorbanın geri kalanını böyle mi yemek istersin yoksa kendi isteğinle mi?
Deyip kaşımı kaldırdım. Kaşığı ağzına uzattığımda ağzını açınca gülümsedim. Çorbayı yedirdikten sonra tepsiyi sehpanın üstüne koydum.
G: evine gitsene sen.
B: ben burada rahatım ya sıkıntı yok.
Deyip sırıttım. Güneş eve geleli bir hafta oluyordu. Ve durumu iyiydi. Doktor sıvı yiyecekler vermemiz gerektiğini söylediği için çorba yiyordu ya da meyve suyu içiyordu. Katı yiyeceklerin yenmemesi gerekiyordu. Kaan ayaz ve deniz sürekli güneş'in yanındaydı. Evlerine gideli daha bir saat oluyordu. Annesi ise markete gitmişti. Ve güneş'e yemek yedirmek bir haftadır olduğu gibi yine bana kalmıştı. Bundan şikayetçi değildim ama güneş'e yemek yedirmek zordu. Sürekli çorba yemekten şikayetçiydi ona kalsa döner iskender pizza yemek gerekiyordu. Güneş'e birşeyleri itiraf etme konusuna gelince başarısızdım. Söyleyeceğim anda birşeyler oluyordu ve ben birşey söyleyemiyordum. Ama şimdi evde kimse olmadığına göre söyleyebilirdim.
B: güneş
G: evet bayım.
Deyip gülümsedi.
B: ben se-
Dediğimde cümlem yine yarıda kalmıştı. Çünkü güneşin annesi gelmişti.
G: evet buğra
B: boşver.
Dedim ve ayağa kalktım.
G: nereye.
B: bir işim var onu halletmem lazım.
Nezahat teyzeyi de görüp evden çıktım. Artık bazı şeyleri hayata geçirmem gerekiyordu. Yağan karı ve yerlerin kar olmasını umursamadan arabamı çalıştırıp eve sürdüm. Yeni yıla girmemize az kalmıştı. Yarım saat içinde eve gelmiştim. Arabamdan inip eve girdim. Güneşin doktorunu arayıp doktorun telefonu açmasını bekledim. Doktor telefonu açınca "ahmet bey güneşin başka yemekleri yemesi mümkün mü? " dedim. "Çok ağır şeyler değilse yiyebilir." " mesela sandviç yemesi sıkıntı olur mu?". "Çok fazla yememek kaydıyla bir bir sıkıntı olmaz buğra bey." Adam beni tanıyordu çünkü bir haftadır doktor ile iletişim halindeydim. Güneş'e tekrar birşey olmasından korktuğum için böyle bir yola başvurmuştum. "Peki ahmet bey iyi günler". " iyi günler buğra bey". Telefonu kapatıp cebime koydum. Daha çok işim vardı. Gömleğimin kollarını katlayıp mutfağa girdim.
...
B: güneş söylemiycem diyorum.
G: söylesen ölürsün sanki.
Dedi ve kafasını cama yasladı. Evde sandviç hazırlamıştım. Meyve suyu ile birlikte piknik sepetine koymuştum. Güneşlerin eve gelirken ahmet beyi yani güneşin doktorunu tekrardan arayıp güneşin dışarı çıkmasında bir sorun olup olmayacağını sormuştum. Güneş çok fazla yorulmayacaksa eğer dışarı çıkabilirmiş. Tabi güneşi çıkarmak çok kolay olmamıştı. Annesinden izin almak zordu çünkü annesi güneş'e birşey olacak diye endişeleniyordu. Radyoyu açtığımda teomanın sesini duymam ile gülümsedim. Bu adam fazla iyiydi.GÜNEŞ'İN AĞZINDAN
Buğra bu bir haftadır çok farklıydı. Üstüme çok fazla düşüyordu. Hastanede de söylediği gibi beni kaybetmekten korkuyordu. Ve sürekli yanımdaydı. Evinde olduğu zaman ise sürekli beni telefondan arayıp konuşmuştu. Bu durum her ne kadar hoşuma gitsede onun için korkuyordum. Böyle olması normal miydi? Ne istediysem yapmış beni mutlu etmeye çalışmıştı ki başarmıştı da. Zaten o yanımdayken mutsuz olmamam imkansızdı. Ama şimdi yanımda olmasına rağmen sinirliydim çünkü beni sinir ediyordu. Annemden beni dışarı çıkartmak için zorda olsa izin almıştı tamam ama bana neden nereye gittiğimizi söylemiyordu ki. Ne gerek vardı süprize. Araba durunca etrafıma baktım. Bir piknik alanıydı. Buğra arabadan inince bende indim. Tabi bu işlemi biraz yavaş yapmıştım ama olsun. Buğra arabanın bagajını açıp piknik sepeti çıkarınca içimden "yok canım" dedim.
G: bu havada piknik mi yapıcaz?
B: evet nolmuş yani?
G: normal insanlar genelde yazları piknik yapar.
B: biz normal değiliz diğerleri gibi değiliz.
Dediğinde buğra'yı haklı buldum. O yüzden piknik için yapılmış üstü de kapalı olan masaya geçtim. Buğra da masaya geçip piknik sepetini açtı. İçinden sandviç ve meyve suyu çıkınca gülümsedim. Günler sonra çorba dışında birşey yiyebilecektim.
Sandviçi elime alıp ısırdım.
G: benim katı şeyler yemem yasak değil miydi?
B: doktorunun haberi var izin verdi yemene.
Dediğinde şaşırmıştım. Nelerle uğraşıyordu böyle. Sandviçimden bir ısırık daha aldım.
B: güneş ben bu bir haftadır bazı şeyleri çok fazla düşündüm. Ben seni kaybetme korkusunu bir kere yaşadım ki bu çok çok kötüydü böyle bir duyguyu bir daha yaşamak istemiyorum. Yani hep senin yanında olup seni kötülüklerden korumak istiyorum.
Şu an gerçekten çok garip hissediyordum. Sandviçimden bir ısırık daha aldım.
B: O yüzden biz sevgili olalım mı?
Dediğinde sandviçim boğazımda kaldı ve öksürmeye başladım. Buğra ise meyve suyu içirip öksürüğümün gitmesini sağladı.
G: hayır ya.
B: biliyordum evet diye ne hayır mı?
Deyince ellerimi hayır hayır yanlış anladın anlamında sallayıp konuşmaya başladım.
G: yani evet.
B: güneş kafamı karıştıyorsun. Şimdi evet mi hayır mı?
G: tabiki evet. Ama sencede çok anormal bir çıkma teklifi olmadı mı?
Dediğimde buğra elimi tutup gözlerimin içine baktı.
B: bence bize yakışan da bu zaten dediğim gibi biz diğerleri gibi değiliz hayatımız diğer insanlar gibi değil daha bundan bir hafta önce seni kaybediyordum ben güneş daha fazla bekleyemezdim beni anlıyor musun?
Başımı olumlu anlamda salladım. Ayağa kalkıp buğra'ya sarıldım.
B: bu söyleyeceğim şeyi bir daha kolay kolay duyamazsın benden o yüzden beni iyi dinle seni seviyorum güzelim çok seviyorum hemde.
Dediğinde gözyaşlarım akmaya başladı. Buğra benden ayrılıp kaşlarını çattı.
B: şşhh bunu sen ağla diye söylemedim ben.
Gözyaşlarımı silince gülümsedim. Buğra elimi tutunca ellerimize baktım. Benim elim onun elinin içinde kayboluyordu ama çok tatlıydı ellerimiz. Onun o sıcacık elleri benim buz tutmuş ellerimi ısıtıyordu. Ve bu benim fazlasıyla hoşuma gidiyordu. Onun bana gelmesini çok beklemiştim. Bu biraz geç olsada olmuştu. Bundan sonra o veya ben yoktum. Biz vardık sadece biz.Evet sonunda sevgili oldular. Buğra ile Güneş çifti hakkındaki düşüncelerinizi lütfen belirtin okuruşlarım. Buğra sizcede çok tatlı değil mi ? Umarım bu bölümü beğenerek okumuşsunuzdur. Hikayemi okuyan oy veren yorum yapan tüm okuyucularıma çok teşekkür ediyorum. Sizi çok seviyorum. Bir dahaki bölümde görüşmek dileğiyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAME'E AŞIK OLDUM
HumorO sırasında Özge ile konuşurken ben onu izlerdim. O kantinde çayını içerken ben yine onu izlerdim. O basket oynarken ben yine onu izlerdim. O yazı yazarken ben onu izler ve ne kadar muhteşem kalem tutuyor diye düşünürdüm. Kısacası ben onu izlemey...