Telefonum ısrarla çalmaya devam ediyordu. Uykumdan ayrılmak istemiyordum ben ama. Arayan kimdi cidden? Telefonumun olduğu tarafa dönüp telefonumu aldım. Ve kimin aradığına bakmadan açtım.
"Efendim?"
"Uykunu böldüm"
"Buğra birşey mi oldu?"
"Hayır birşey olmadı"
"Neden gecenin bir vakti beni aradın o zaman rüyanda beni mi gördün? Ha bu arada saat kaç cidden?"
"Saat gecen ikisi rüyamda seni de görmedim çünkü daha uyumadım uyku tutmadı bir türlü"
"Anladım. Beni niye aradın peki?"
"İhtiyacım olduğunu hissettim."
"Neye?"
Diye sordum. Gecenin bu vaktinde neye ihtiyacı olabilirdi ki?
"Sesini duymaya"
Deyince şaşırdım.
"Buğra doğruyu söyle bak birşey mi oldu hem zaten sesin yorgun geliyor noldu?"
"Birşey olduğu yok güzelim."
"Sesin neden öyle demiyor o zaman? "
"Bugün yorucu bir gündü yoruldum o yüzden"
"Yanına geleceğim."
"Güneş birşeyim yok bak"
"Kapat telefonu görüntülü arayacağım seni"
"Tamam"
Aramayı sonlandırıp Buğra'yı görüntülü olarak aradım. Bu arada odamın lambasını da açmıştım.Ekranda Buğra'yı görünce gülümsedim.
"Sevgilim iyi misin? "
Diye sordum. Bu arada tipim baya kaymıştı.
"İyiyim"
"Tipim kaymış ya kapatayım mı telefonu"
"Saçmalama birkaç sene sonra seni hep böyle göreceğim"
"Ne ala- haa anladım ya Buğra ya"
"Evlenince bu evde mi oturalım yoksa daha büyük bir eve mi çıkalım?"
"Ne gereği var başka eve masraf bunlar hep masraf"
"Peki eşyalar?"
"Ya eşyaları birlikte seçtik zaten onları da değiştirmeye gerek yok. Zaten dediğim gibi büyük eve de gerek yok kim temizliycek o kadar büyük evi?"
"Görevliler"
"Ben evimde başka birinin dolaşmasını istemiyorum Buğra"
"Ha kocamla hep baş başa kalıcam diyosun yani?"
"Hayır öyle demek istemedim tabiki de yani sadece evimiz bizim özelimiz olacak başkalarının sürekli dolaşmasını istemem."
Dediğimde Buğra gülüyordu.
"Neye gülüyorsun?"
"Bilmem böyle düşünmen hoşuma gitti"
"Buğra ya biz bu konulara nerden geldik?"
"Nerden bileyim kızım ben geldik işte bir yerlerden kötü mü oldu seni evlilik fikrine alıştırıyorum ne güzel"
"Bi kere 26 veya 27 ye kadar evlenmeyi düşünmüyorum ben bekliycen mi beni o kadar? "
"O yaşa kadar napıcan kızım ben seneye nikahı yaparız diye düşünmüştüm."
"Yuh Buğra yuh"
"Yirmi yedi de çok fazla güneş benim dediğim şey ideal"
"On sekiz yaşında evlenmenin neresi normal be benim hayallerim var bi kere?"
"Neymiş o hayallerin acaba?"
"Bi kere üniversitede psikoloji okuduktan sonra üstüne iki yıl yüksek lisans yapmayı düşünüyorum sonra da işimin başına geçip düzenimi kurmayı düşünüyorum"
"Bunları evliyken de yapabilirsin biliyorsun değil mi?"
"Çok erken Buğra"
"Üniversiteyi kazanınca nişan yaparız o zaman"
"Kafaya koymuşsun sen belli"
"Kızım ben böyle bana çorba yapmanı istiyorum. Senin saçlarını okşarken bacağımda uyuya kal istiyorum. Birlikte üstümüze battaniye alıp film izlemek istiyorum. Elini tutup özgürce hiç kimse karışmadan gecelere kadar gezmek istiyorum. Ulan seninle oturup televizyon kumanda kavgası yapmak istiyorum kızım ben"
"Oldu ben kalkayım o zaman"
"Kaç sen zaten kaç Buğra kim ki Buğra'nın isteklerinin ne önemi var ki?"
"Buğra istek dediğin şey evlilik biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum ben herşeyin farkındayım güneş. Ben bir mimar olacağım ve kendi şirketimi kuracağım. Yanımda da sen olacaksın"
"Tabiki de senin yanında olacağım sevgilim sen yeter ki iste"
"Çok şey mi istiyorum ben?"
Deyip dudaklarını büzdü. Küçük bir çocuktan farkı yoktu. Ama çok tatlıydı. Sadece benimdi işte. Benim. BENİM!!!
"Yok Estağfurullah canım tabiki de çok birşey istemiyorsun saçmalamaz mısın şimdi"
"Ulan varya"
"Noldu be?"
"Uyumaktan şişen gözlerin sen gülünce kısılıyor ve ortaya çok tatlı bir görüntü çıkıyor"
"Şey öyle mi cidden?"
Bu çocuğa bu aralar nolmuştu böyle? Fazla romantikti. Fazla ciddiydi sanki.
"Güneş birşey soracağım sana?"
"Sor bakalım"
Deyip güldüm. Ne soracaktı acaba?
"Beni sevmekten hiç sıkılmazsın demi? Ya da beni bırakmazsın demi?"
"Bu da nerden çıktı şimdi"
"Herkes gibi beni bırakıp gitmeni istemiyorum güneş"
Gözleri dolmuştu Buğra'nın. Tabi o böyle olunca benim de gözlerim dolmuştu. Onlar ne biçim sözlerdi öyle.
"Buğra"
Dedim ve burnumu çektim.
"Söyle herşeyim"
"Yapma böyle"
"Nasıl"
"Üzme kendini bu kadar yorma o güzel kalbini bu kadar"
"Olmuyor güneş hayatımda illa birşeyler ters gidiyor"
"O terslikleri birlikte düze çeviririz biz sen hiç merak etme"
"Peki ya bu sorduğum soruların cevabı? "
"Bu kanı pompalayan kalp çalışmaya devam ettikçe hep seninle olacak"
Buğra'nın gözünden bir damla yaş akmıştı. Benim de akmıştı. Buğra her ne kadar güçlü biri gibi dursa da öyle değildi işte. İçte bir yerlerde ağlamaktan üzülmekten harap olmuş bir çocuk vardı. Bu çocuk gün geçtikçe ölüyordu. Benim birşeyler yapmam gerekiyordu.
"Hani küçük çocuklara sorarlar ya babanı ne kadar çok seviyorsun onlarda bu kadar ellerini açıp dünyalar kadar derler ya bende öyleyim işte Buğra seni dünyalar kadar seviyorum kocaman seviyorum seni kocaman. Şimdi söyle seni sevmekten sıkılır mıyım sence? "
Diye sordum. Onu sevmekten hiç sıkılmam ki ben.
"Sıkılmazsın"
Dedi. Benden onay bekliyordu sanki.
"Tabiki de sıkılmam. Daha benden çekeceğin var senin. Öyle bırakıp kaçmak yok Buğra bey. Daha kumanda kavgası yapacağız. Ben sana elma soyup o elmayı bıçağın ucuna takıp sana yedireceğim. Ne ayrılması ne bıkması adam?"
Dediğimde Buğra bir eli ile gözyaşlarını silip güldü. Ha şöyle diye içimden geçirdim.
"O zaman seneye evleniyoruz?"
"Üniversite kazanınca yüzük takıyoruz."
"Kabul tamam"
"Ha şöyle yola gel adam"
"Ben kapatayım o zaman uyu sen"
"Sende uyu ama sonra yarın uyku akan gözlerle işe gitme"
"Tamam uyuyacağım"
"Söz mü?"
"Söz"
"Tamam o zaman. Seni seviyorum bunu unutma. Hadi iyi geceler"
"İyi geceler"
İstemeyerekte olsa telefonu kapatıp komidinin üstüne koydum. Buğra yine kötü birşeyler yaşamıştı ve bu Buğra'ya yine zarar vermişti. Benim sevgilimle bu insanların ne alıp veremediği vardı? Gül gibi çocuktu yahu. Lambayı kapatıp başımı yastığa koydum. Yarın Buğra'nın yanına gidip ona kocaman sarılmam gerekiyordu.
...
"Anne aşkım ben çıkıyorum dediğim gibi Buğra ile olucaz"
"Tamam ama geç kalma bak. Dersaneye bugün mü gitceksiniz?"
"Aynen neyse anniş gideyim ben"
"Hadi görüşürüz"
Annemi öptükten sonra evden çıktım. Buğra'nın evine gidip ona süpriz yapacaktım. Nasıl fikir ama? Mükemmel demi. Tabi kendim de mükemmel olduğum için doğal olarak fikirlerim de mükemmel oluyor. Bu da böyle bir özellik işte naparsınız. Sokağın başına çıkıp etrafa baktım. Taksiler vızır vızır geçiyordu. Gelen taksiye durması için elimi kaldırdım. Umarım boş olurdu. Umarım dururdu. Taksi önümde durunca sevinç dansı yapmamak için kendimi zor tuttum. Taksiye biner binmez gideceğim adresi söyledim. Sonrasında ise telefonuma baktım. Bir bildirim bile yoktu. Ah yalnızlık ah! Ne yalnızlığı ya ne diyorum ben. Kapı gibi sevgilim var benim. Kardeşim dediğim insanlar var bi kere. Ayrıca beni çok seven annemle babam var nereye yalnız oluyormuşum ben ya? "Kendi kendine atar yapıyorsun kızım az bir dur mototun soğusun" "ben sana demedim mi olur olmadık yerlerde çıkma diye şimdi sys ve nereye gidiyorsun git iç ses" "iyi gidiyorum ama sonra iç sesim keşke burda olsaydı ve konuşsaydık deme çünkü hir daha dönmeye niyetim yok çok kırıldım" "çokta umrumda hadi git artık". Araba durunca etrafıma baktım. Ben iç sesimle tartışırken gelmiştik bile. Parayı ödeyip arabadan indim. Çantamdaki anahtarı bulmaya çalışıyordum. Buğra evinin anahtarından bir tanesini bana vermişti. Diğer bir anahtarda kendisindeydi zaten. Kendimi bir an evliymişiz gibi zannettim neyse. Nerdesin be anahtar. Ve anahtarı sonunda bulabilmiştim. Allah'ım sana şükürler olsun. Anahtar ile kapıyı açacakken kapı birden açıldı ve ben başımı kaldırmak ike yetindim.
"Güneş"
"Sevgilim"
Deyip Buğra'ya sarıldım.
"Çok özledim seni sonra dedim ki gidip sevgilime sürpriz yapayım"
"İyi yapmışsın"
Buğra'dan ayrılıp yüzüne baktım.
"Pek sevinmedin galiba"
"Saçmalama kızım sadece şaşırdım yani beklemiyodum böyle birşey"
"Hadi neyse bakalım"
Dedikten sonra Buğra'yı baştan aşağı süzdüm. Çok nefes kesiciydi. Kıskanıyorum ama ben. Çok yakışıklıydı ve bütün kızlar ona ağızlarının suyu aka aka bakacaktı. Katliam mı yapsam ben acaba? Mantıklı bir fikir bence.
"Buğra birşey soracağım"
"Hadi sor bakayım"
"Utanmıyor musun sen bu kadar yakışıklı olupta kızlara kendine baktırtmaya ha?"
"Güneş ne dediğinin farkında mısın sen?"
"Gayette farkındayım efendim ben şort veya etek giyince sıkıntı oluyor sen giyince niye sorun olmuyor ya?"
"Çünkü ben etek veya şort giymiyorum"
"Dikkat çekici şeyler giyiyosun ama"
"Canım sevgilim dikkat çekici dediğin şey takım elbise yapma böyle bak"
"Banane ya git başka birşey giy seni böyle görmek istemiyorum"
"Özel gününde misin yine sen çünkü çok saçmalamaya başladın"
"Ne özel günü ya hı ne özel günü ne var yani şu dikat çekici takım elbiseyi çıkarıp başka birşey giysen hiç mi söylediklerimin değeri yok senin gözünde tamam Buğra ya tamam anladım ben anlayacağımı"
"Ne anladın?"
"Beni ciddiye almadığını"
Dediğim an Buğra ile duvar arasında kalmam bir oldu. Sıkıştırmıştı beni resmen. Noluyordu ya böyle?
"Seni ciddiye almıyorum öyle mi?"
"Öyle takım elbiseni değiştirmeyi kabul etmedin mesela"
"Kabul etmiyorum demedim ben. Tüm sorun takım elbise mi iyi gidiyorum ben üstümü değiştirmeye."
Deyip hızlıca merdivenlere yöneldi. Ben ise koltuklardan birine kendimi attım.
"Değiştir tabi. Sonra o kadar kız bakacak sana bende ortaya karışık katliam çıkaracağım."
Cidden aşırı yakışıklı bir sevgiliniz varsa hayat çok zor. Aradan ne kadar geçti bilmiyorum ama en fazla on dakika olur neyse merdivenlerden tıkırtı gelince merdivenlere baktım. Buğra üzerini değiştirmiş geliyordu. Ben ona çok dikat çekici şeyler giyme demiştim ama o yine çok dikkat çekici şeyler gitmişti.
"Oldu mu?"
"Oldu sayalım"
"Yine noldu? "
"Böyle de çok dikkat çekiyorsun. O ceketi çıkarsan mı hı?"
"Yuh ama yuh"
"Ya Buğra ya napayım yani kıskanıyorum seni anla bi zahmet"
"Rollerimi değiştik naptık biz böyle"
"Hem sana güvenmediğimi falan düşünme ben sana sonuna kadar güveniyorum ben çevreye güvenmiyorum Buğra dışarıda kötü insanlar var Buğra"
"Mesela? "
"Sana kızlar yiyecekmiş gibi bakıyorlar ağızlarının suyu akıyor resmen benim görevimde seni o pis yellozlardan korumak canım sevgilim benim tamam tatlı ol olma demiyorum yine tatlı ol ama çok olma olur mu dikkat et biraz"
"Ay tamam ayol dekolte falan da giymem artık oturuşuma kalkışıma da dikkat ederim ben artık frikikte vermem kız merak etme tamam mı aşkilitoloşkoşum"
Hayır çok komik sanki. Bide sesini inceltip tiki kız taklidi yapıyor. Bu ne cürret arkadaş.
"Karizman şu an yerlerde Buğra"
"Bence seni bir göz doktoruna götürelim ne dersin güzelim"
"Ne alaka ya derim"
"Benim karizmam hiçbir zaman yerlerde olmadı olamazda benim karizmam herzaman zirvededir ve ona da kimse yetişemez"
" ego ego yapmaaa monalisa olsan bakmam sana"
"Monalisa olmadığıma göre"
"Bakarım sana zaten niye bakmıycakmışım ki sevgilim değil misin bakarım sağdan da bakarım soldan da bakarım istediğim gibi bakarım"
"Ne kadar bad girl bir sevgili"
"Sen beni bu hale getirttin. Özür dile önümde diz çök köpek"
Deyip sırıttım.
"Konuşmanın başında ben haklıydım ne ara haksız duruma geldim lan ben"
"Yalvarman hoşuma gitti biraz daha yalvar"
"Güneş ne diyorsun sen yalvardığım falan yok benim"
"Bir havaya sokturmuyorsun insanı ha"
"Hadi güzelim biz artık gidelim yoksa biraz daha kalırsak benim beynim yanacak yoksa"
Buğra'nın dibine girip gözlerinin içine baktım.
"Çok tatlısın ya yerim ki ben seni"
Deyip yanaklarını sıktım.
"Cidden iyi değilsin sen. Ama neyse ben böyle seviyorum seni. Sevgilimsin sonuçta atsan atılmaz satsan satılmazsın"
"Satılır satılır letgo ile çok rahat satılır çek yükle mesat at letgo ile rahat sat letgo"
"Ulan sen deli ben deli alayımız anormal napayım ben artık"
Böyle derken gülüyordu işte. Onu güldürebilmiştim. Mutluydu. Evden birlikte çıktık. Arabaya bindiğimizde kemerimi taktım. Telefonumu çıkardım.
"Fotoğraf çekilelim mi?"
"Nerden çıktı bu"
"Biz bayağıdır fotoğraf çekilmiyoruz da o yüzden"
"Tamam"
Kamerayı açıp gülümsedim. Buğra ise coolluğundan ödün vermiyordu. Fotoğraf çekildikten sonra hepsine teker teker baktım. En güzelini seçip insagrama koymam gerekiyordu. Açıklamaya ne yazacaktım peki?
Buldum! En güzel fotoğrafı seçtim.
Açıklama olarak da "Yanında olmaktan hiç bıkıp usanmadığım adam. Seni kocaman seviyorum. İyiki varsın iyi ki benimlesin♥♥♥" yazıp fotoğrafı paylaştım. Bence çok tatlıydık.
"Güneş"
"Efenim"
Deyip sırıttım.
"Kahvaltı yaptın mı? "
"Sayılır. Sen yaptın mı? "
"Hayır. Birlikte yapalım."
"Tamam"
Sonrasında ise birşey konuşmamıştık. Araba birkaç dakika içinde durunca dönüp Buğra'ya baktım. Ne düşünüyordu acaba yine? Emniyet kemerimi çıkarıp arabadan indim. Buğra'da arabadan inip yanıma geldi. Parmaklarını parmaklarıma geçirince birleşmiş ellerimizi kaldırıp Buğra'nın elini öptüm. Buğra ise kaşını kaldırmış bana bakıyordu.
"Bana öyle bakma seviyorum seni işte güzel güzel"
"Sen beni hep böyle güzel sevmeye devam et"
"Ömrümün sonuna kadar devam edeceğim ben sen merak etme"
Deyip gülünce Buğra'da güldü. İçeri girince burnuma ekmek kokuları doldu. Çok güzel bir yerdi. Ve ben çok acıkmıştım.
...
"Sıkıldın mı?"
"Yani biraz öyle oldu"
Dedim. Hatta biraz değil çok çok sıkılmıştım ama işin güzel yanı Buğra'yı rahatca dikizleyebiliyordum. O dosyalarla boğuşurken çıkmaya başlayan sakallarının ona çok fazla yakıştığının farkına varmıştım. Sonra o güzel parmaklarıyla dosyaları imzalamasına hayran olmuştum. Neyse ben ne diyordum? Hah çok sıkıldım diyordum. Sabahtan beri şirketteydik. Buğra'nın işleri bitmek bilmiyordu. Beni yanından da ayırmıyordu. Normalde insanlar "sıkıldıysan git sevgilim" falan der ama benim sevgilim gitmek istediğimde "nereye gidiyorsun otur işte oturduğunu yerde gözümün önündesinde ne güzel" demişti. Bu normal miydi? Cevap veriyorum tabiki hayır.
"Tamam bitti gidebiliriz."
"Buğra işin hâla varsa devam edebilirsin sorun yok benim için"
Dedim. Çünkü iş yüzünden babası ile tartışmasını istemiyordum.
"İşim gerçekten bitti güzelim"
Deyip gözlerimin içine baktı. Evet şu an masanın üstünde buğranın karşısında oturuyordum. Sandalyede oturmaktan sıkılınca masanın üstünde oturmaya başlamıştım. Buğra elimi tutup öptü.
"Ellerin buz gibi olmuş"
"Isıt o zaman ne de olsa sevgilimsin"
Deyip sırıttım. Buğra ellerimi tutup nefesini üflemeye başladı. Ben şaka yapıyordum oysaki.
"Buğra napıyorsun"
Dediğimde Buğra beni takmayarak işine devam etti. Biraz yaptıktan sonra elimi tekrar öptü ve başını kaldırıp gözlerini gözlerime kenetledi.
"Isındı mı ellerin şimdi"
"Kalbimle birlikte ellerim de ısındı"
"Seviyorum seni hatun"
Deyince Buğra nefesimi tuttum. Çok güzel bir şekilde seni seviyorum demişti. Şu ana kadar bana çok az 'seni seviyorum' demişti. Ve dediği anların hepsi çok güzeldi. Şimdi olduğu gibi.
"Bende seni seviyorum adam"
Dedim. Buğra dudaklarıma doğru yaklaşırken bir takırtı oldu. Ve odanın kapısı açıldı. Şimdi biz basılmış mıydık?Ve heloğğğğ!!! Yeni Bölüm ile karşınızdayım. Öncelikle vote sayısının ve yorum sayısının bu kadar düşmesi üzdü. Sizden bol bol yorum bekliyorum da ben o yüzden yorum yaparsanız çok süper olur. Bölümü nasıl buldunuz? Bol bol Günra'lı bir bölüm oldu. İlerki bölümlerde diğer karakterlerle ilgili de bölüm yazacağım hiç merak etmeyin. Sadece bu aralar ygs den dolayı vaktim olmuyor o kadar. Herneyse bir daha ki bölümde görüşmek dileğiyle hoşçakalın. Sizleri seviyorum♥♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAME'E AŞIK OLDUM
HumorO sırasında Özge ile konuşurken ben onu izlerdim. O kantinde çayını içerken ben yine onu izlerdim. O basket oynarken ben yine onu izlerdim. O yazı yazarken ben onu izler ve ne kadar muhteşem kalem tutuyor diye düşünürdüm. Kısacası ben onu izlemey...