Davet

1.7K 87 24
                                    

"Vay be tekrar tekrar tebrik ediyorum sizi kankilerim"
Deyip sırıttım. Kaan ile Adel sevgili olmuştu. Ben buna şok olmuştum tabi. Kaan olayı bir türlü anlamadığı için iki üç beş seneye anca sevgili olurlar diye düşünüyordum. Tabi Ayaz ve İdil'in eninde sonunda sevgili olacağı belliydi. İkisi de birbirini seviyordu ve bunu hareketlerine de yansıtıyorlardı. Buğra beni iyice kendine sokunca bende birşey demeden kafamı kaldırıp buğra'ya baktım.
"En eski çift biziz burda"
"Zaman çok çabuk geçiyor güzelim yaşlanıyoruz."
Kaan Adel'in elini tutmuş bırakmıyordu bu arada. Tabi sonra birbirine kenetlenmiş ellerini getirip canım sevgilimin gözüne soktu.
"Benimde artık sevgilim var."
Deyip sırıttı. Çocuk bu anı çok beklemişti. Böyle şeyleri yapması normaldi.
"Hayırlısı olsun kardeşim."
Buğra böyle dedikten sonra yine bana bakmaya başladı. Çok güzel bakıyordu be. Kolumu Buğra'ya dolayıp kokusunu içime çektim.
"Buğra"
"Söyle güzelim."
"Sen hep böyle kok olur mu?"
"Olur güzelim."
...
"Buğra sen şaka mısın?"
Diye bir kez daha çemkirdim.
"Ne şakası gayette ciddi bir çocuğum."
"Belli"
Şu an sinirden kafayı yemek üzereyim.
"Şu an varya şirkete gelip o güzelim saçlarını yolmak istiyorum."
"Güneş abartmıyor musun güzelim sence de biraz."
"Abartıyorum öyle mi tamam buğra tamam sus sen konuşma benimle oldu mu?"
"Ne dedim ki ben şimdi?"
"Hah şimdi de suçu üstüne almıyorsun bile. Ben mi suçluyum şimdi?"
"Öyle birşey mi dedim ben güneş?"
"Ha birde deseydin ay buğra ya evlenince de böyle mi yapıcaksın sen?"
"Haydaa evliliğe nerden geldik güneş?"
"Güneş ne be güneş ne?"
"Adın güneş ya hani."
"Sevgilime güzelime noldu da güneş diyorsun sen bana pek bir soğuk pek bir ciddi oldun noldu?"
"Tamam güzelin derim bende."
"Tabiki diyeceksin."
"Güzelim iyi misin sen?"
"Galiba ağlayacağım."
"Sikeyim böyle işi."
Gözlerim dolmaya başlıyordu işte. Hah dedim içinden. Bir gözyaşlarım eksikti.
"Buğra"
Sesim boğuk çıkmıştı biraz.
"Ağlama güzelim sakın ağlama."
"İyi değilim. Sana ihtiyacım var."
"Tamam sen ağlama ben geliyorum hemen şimdi. "
"Tamam bekliyorum."
Telefonu kapattıktan sonra tekefonumu komidinin üzerine koydum. Sinirliydim moralim bozuktu. Önce test çözeyim diyerekten edebiyat kitabını açmıştım doğru düzgün ezber yapamayınca hem sinirlenmiş hem de moralim bozulmuştu. Sonuçta şunun şurasında ne kalmıştı sınava. Sonra matematik çözeyim demiştim bir iki soruda tökezleyince iyice sinir olmuştum. Son olarakta buğra beni aramış iki gün sonra şirketin bir daveti olduğunu ve bu davete benimle katılmak istediğini söylemişti. Elbisem hazır değildi. Buna da ayrı bir sinirlenmiştim. Ne yapacaktım ben şimdi. Nasıl yetiştirecektim. Sonuçta bir şirket davetiydi ve benim güzel olmam gerekiyordu. Annem akşam gelince anneme söylerim de birlikte birşeyler ayarlarız artık. Kapı çalmaya başlayınca koşarak merdivenlerden inip kapıyı açtım. Buğra takım elbisesiyle karşımda duruyordu. Işi bırakıp yanıma gelmisti. Buğra'yı içeriye çektikten sonra kapıyı kapattım.
"Buğra "
Sesim kedi miyavlaması gibi çıkmıştı.
"Sevgilim"
Buğra'ya sıkıca sarıldım. O anda daha fazla dayanamadım ve gözyaşlarımı serbest bıraktım. Belki üzüldüğüm şeyler sıradan basit şeylerdi ama bilmiyorum işte bugün baya üzülmüştüm. Buğra saçlarımı okşayınca biraz sakinleşmeye başlıyordum.
"İyiki geldin."
"Sen istersin de ben gelmez miyim hatun. Şimdi ağlama olur mu?"
"Moralim çok bozuldu. Stresten naptığımı bilmiyorum."
"Neyden dolayı stres yapıyorsun?"
"Şu sınavlardan dolayı birde sözlenmek olayı."
"Sınav stresi yapmana gerek yok çünkü sen o sınavı ezip geçeceksin sana güveniyorum."
"Peki ya söz stresi. Yani biz söyleneceğiz seninle sonra da evleneceğiz."
Bunları derken Buğra'ya sarılmayı bırakıp gözlerinin içine bakmayı tercih etmiştim.
"Onun içinde stres yapmaya gerek yok. Çünkü sözleneceğin kişi bir yılı geçkin bir süredir sevgili olduğun adam beni tanıyorsun güneş bende seni tanıyorum herşeyini biliyorum yani biz iki yabancı değiliz anladın mı sadece işleri biraz daha ciddileştiriyoruz o kadar yoksa değişen hiçbirşey olmayacak. Hem sözlendikten sonra seni hemen nikah masasına oturtmayacağım bana kalsa hemen nikahı basarım ama senin de bu olaya alışmanı bekleyeceğim güzelim.
Elleri ile yüzümü avuçladı ve gülümsedi.
"Sende bu duruma alışacaksın ve işte o zaman biz bir bütün olacağız yani evleneceğiz. Ben o nikah masasında memurun sorduğu soruya hic düşünmeden evet diyeceğim ve sonsuza kadar biz olacağız."
Buğra burnumun üstüne bir öpücük kondurup bana bakmaya devam  etti.
"Şimdi stres yapma tamam mı sakin ol. Çünkü böyle yaparak kendine ancak zarar verirsin başka da hiçbirşey olmaz. Güneş özdemir sen de hazır olduğunda Güneş Soydan olacaksın bu yüzden kendine dikkat et. Sen bana canlı lazımsın. Sana birşey olmasın. Yoksa bende sağlam duramam yok olurum anlıyorsun beni değil mi?"
Başımı evet anlamında salladım. Çok güzel konuşmuştu. Ben sevdiğim onun uğruna ölebileceğim adamla evlenecektim. Neydi bu stres? Kendimi ve Buğra'yı üzmekten başka işe yaramazdı bu stres. Bundan sonra daha mantıklı düşünmem gerekiyordu.
"Buğra öyle güzel bir adamsın ki sen ne diyeceğimi bilemiyorum. İlaç gibisin. Derdime derman oluyorsun. Kötüyken beni iyiye çeviriyorsun. Seninle birlikteyken kötü duygular kalmıyor bende. Kalan şeyler hep iyi oluyor aşk gibi sevgi gibi ya da elimi tutunca beni öpünce oluşan ufak heyecanlar gibi şeyler oluyor. Bu yüzden sen hep benimle kal olur mu? Beni hiç bırakma. Sana böyle sıkıca sarılabileyim hep. Hiç uzaklaşma benden. Beni hep sev. O kollarının arasına al beni. Çünkü ben orayı çok seviyorum. Huzur veriyor bana. Saçlarımı okşa bana güzelim demeyi de hiç bırakma beni sevmeyi hiç bırakma. Ben seni sevmeyi hiç bırakmayacağım çünkü."
Dedikten sonra buğra beni kollarının arasına çekti. Saçlarımdan öptü. Bende onun kokusunu içime çektim. Allah'ım nolur bu koku hep benimle kalsın. Hiç unutmayayım bu kokuyu.
"Seni hep böyle sarıp sarmalayacağım güzelim. Seni hiç bırakmayacağım. Hep seninle olacağım."
"Seni seviyorum buğra"
"Bende seni seviyorum hatun."
Hatun deyince kalbim bir başka atıyordu sanki. Ve yine bir başka atmaya başlamıştı. Kalbimi böyle değişik attıran adam iyiki varsın.
...
"Ayy güneş çok güzel oldun valla "
"Anne emin misin?"
"Kızım sana yalan borcum mu var benim."
"Bende beğendim aslında bu elbiseyi."
"Bunu alalım o zaman hadi."
"Tamam o zaman ben hemen kabine gidip üstümü değiştirip geliyorum. "
İstediğim elbiseyi bulmuştum sonunda. Dün Buğra ile biraz oturup birşeyler konuştuktan sonra kafam dağılmıştı. Mutlu olmuştum. Sonra Buğra gittikten sonra annem eve gelmişti. Meşhur altın günündeydi tabiki. Başka nerde olabilirdi ki. Annem eve gelince davet olayını anneme anlatmıştım. Annem de izin vermişti. Bugün de sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı yapmıştık. Ve mağaza mağaza dolanmıştık. Bu kaçıncı mağazaydı hiçbir fikrim yok. Tek bildiğim şey elbisemin efsane olduğu. Ayakkabı işini ve tabi çanta işini de hallettikten sonra eve gidebilirdim. Çok yorulmuştum. Ayaklarım acıyordu yürümekten artık. Üstümü giyinip kabinden çıktım. Elimde de çok sevgili elbiseciğim vardı. Annemle birlikte kasaya gidip ödemeyi yaptıktan sonra mağazadan hızlıca kendimizi attık. Mağazanın yanında bulunan ayakkabıcıya girdik. Tabi girdiğim gibi bir ayakkabı gözüme şak diye çarpmıştı.  Elbisem ile bu ayakkabı efsane olurdu. Mükemmel. Annemi dürtükleyip elim ile ayakkabıyı gösterdim.
"Anne bunu alalım"
"Beğendin mi?"
"Begenmek ne kelime bayıldım anne aşkım bayıldım."
Ayakkabıcı abiye ayakkabıyı denemek istediğimi ve birde ayak numaramı söyleyip anneme baktım. O da etrafa iyice bakıyordu. Başka güzel model var mı diye baktığı çok bariz belliydi. Ama benim gözüm bu ayakkabıdaydı. Ayakkabıcı abi ayakkabıyı denemen için önüme bıraktı. Tabi bende hızlıca ayakkabıyı denedim. Ayağıma olmuştu. Ayağı kalktım. Bir iki adım atıp durdum. Her ne kadar topuklu ayakkabıyla yürümeyi sevmesemde yapacak birşey yoktu.
"Ben bu ayakkabıyı alıyorum."
Bundan sonrasında herşey çok hızlı gelişmişti. Ayakkabıyı aldıktan sonra güzel bir çantacı bulmuştuk. Çanta işini de halletmiştik yani. Sonra eve gelmiş birer yorgunluk kahvesi içmiştik. Tabi ben yine boş durmayıp elbisemi ayakkabımı çantamı çekip kızlar grubuna atmıştım. Bu grubu dedikodu için açmıştık. Gerçi dedikodu demeyelim biz ona bilgi aktarımı diyelim. Ya da fikir alışverişi. Herneyse. Grupta Adel İdil Ela ve ben vardım. Kızlar kombinimi çok beğenmişti bunu da söylemeden geçemeyeceğim. Telefonu bıraktıktan sonra annemle biraz mahalledeki dedikodulardan bahsetmiştik. Dedikodular bitince annem akşam yemeği için hazırlıklara başlamıştı. Bende telefonumu alıp odama çıkmıştım. Yani şimdi yatağımda öyle boş boş oturuyordum. Biraz dinlendikten sonra test çözsem iyi olurdu. Sevgilimi de özlemiştim. Bugün hiç konuşamamıştık. O dosyalardan başını kaldıracak vakit bulamamıştı belli. Bende tüm gün deliler gibi o mağaza senin bu mağaza benim koşturup durmuştum. Saate baktım. Saat akşamın yedisiydi. Bu saatte iş yerinde değildir herhalde. Gerçi bazen sabahlara kadar dosyalarla cebelleşiyor. Neyse. Sevgilimi arayıp sesini duysam çok güzel olacak. Telefonumu elime alıp rehberime girdim. 'Canım sevgilim' yazısını görünce sırıttım. Ve aramaya başladım. Çalıyor çalıyor.
"Güneş"
"Sevgilim napıyorsun?"
"Şirketteyim çalışıyorum sen napıyorsun? Bugün hiç konuşamadık zaten."
"Bende evdeyim yatağımda uzanıyordum öyle. Annemle elbise işini ayarladık. Çok tatlı bir elbise aldım buğra."
"Umarım bu elbise katil olacağım cinsten bir elbise değildir."
"Yok yok öyle bir elbise değil."
"Sen bana elbisenin resmini atsana bir."
"Hayır olmaz."
"Neden olmazmış?"
"Çünkü sürpriz."
Deyip sırıttım.
"Başlatma sürprizine kızım."
"Ya buğra sürpriz diyorum işte anla atmayacağım elbisenin resmini falan."
"Ulan o elbise eğer bir kumaş parçasıysa nah giyersin söyleyeyim."
"Ağzından bal damlıyor senin yine."
"Herzamanki halim."
"Neyse canım. Sen niye eve gitmiyorsun?"
"Çünkü işlerim bitmek bilmiyor. Yarın ki olacak olan davette bir sıkıntı çıkmasını istemiyorum. Bu yüzden organizasyon şirketiyle konuştum eksiklikleri hallettim. İncelemem gereken birkaç dosya vardı onları inceledim. "
"Çok çalışıyorsun."
"Bizim için yapıyorum bunu."
"Anlamadım."
"İlerde iyi bir iş sahibi olabilmek için yapıyorum."
"Buğra kendini bu kadar yormana gerek yok. Hem beş parasız da olsan ben yine seninle evleneceğim."
Deyip güldüm. Sonuçta onu parası için sevmiyordum.
"Peki sen bilirsin eve geçiyorum ben o zaman."
"Eve git ve dinlen adam."
"Tamam eve gidip dinleneceğim."
"Görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz."
Telefonu kapatmadan önce birşey daha söylemem gerekiyordu.
"Buğra."
"Söyle hatun."
"Seni seviyorum"
Dedikten sonra telefonu kapatıp sırıttım. Seviyorum ulan! Çok seviyorum hemde.
...
Yemek yemek ne güzel birşeydi böyle. Hiç bıkmadan ömrümün sonuna kadar yemek yiyebilirim herhalde. Bence bu mümkün. Bu düşünceleri bir kenara bıraktıktan sonra yorganımın altına girdim. Bugün çok yorulmuştum. Uyusam iyi olurdu. Hem herkes uyumuştu. Bir tek ben kalmıştım. Gözlerimi kapattım. Tabi ki uykuya dalamadım. Çünkü telefonum titremeye başladı. Hiç ekrana bakmadan telefonu açtım.
"Efendim"
"Kapıyı aç"
"Buğra"
"Hadi güzelim bekletme beni "
"Şaka mı yapıyorsun sen?"
"Gayet ciddiyim"
"Niye geldin ya annemle babam evde."
"Sanki ilk gelişim bu. Gel de kapıyı aç artık. Yoksa zili kullanmak zorunda kalacağım."
"Zili kullanda bak bakalım noluyor. Babam seni döner bıçağıyla kovalar hatta kovalamakla kalmaz senden et döner yapar iskender yapar. Yapar da yapar yani."
"Güneş."
"Dur tamam geliyorum"
Telefonu kapatıp yatağımdan kalktım. Bir gün yakalanacağız sonra babam katil olacak. Bende genç yaşta bir ölü olacağım. Of Allah'ım of. Sessizce odamdan çıkıp merdivenlerden indim. Korkuyorum. Kapıyı da sessizce açtıktan sonra karşımda sırıtarak duran sevgilimi gördüm. Döveyim ben bunu iyisi. Gerçi nasıl döveceksem. Çocuk bana bi çaksa yere yapışırım ya neyse . Buğra içeri girdikten sonra yavaşça kapıyı kapattım. Birlikte odama çıktıktan sonra buğra odamın kapısını kapatıp kilitledi. Ve bende odanın ışığını açtım.
"Birşey mi oldu?"
"Sevgilimin evine gelmem için birşey mi olması gerekiyor."
"Geldiğin saat normal bir saat değil ki."
"Kovacak mısın beni?"
Deyip sırıttı. Bu tipi nasıl kovayım ben şimdi. Çok tatlı aptal şey.
"Tabiki hayır. Ne için geldin onu söyle?"
"Aldığın elbiseyi görmek için"
"E yok artık. Sen varya tam bir öküzsün."
"Ne alaka lan?"
"Bende bir an ciddi ciddi beni görmek için geldiğini düşünecektim. Yazık bana."
"Napayım kızım senden bir fotoğraf istedim atmadın. Yarın elbiseyi görüpte kalpten gitmeyeyim."
"Hayır yani diyelim ki elbise açık bir elbise napacaksın o zaman davet yarın sonuçta başka elbise alma şansım da yok."
"Eğer elbise açıksa yarını marını dinlemem o elbiseyi giymezsin olur biter. Davette elin adamları sana bakacak bende seyredecek miyim yumuşak mıyım ben?"
"Odunsun buğra odun."
"Eyvallah. Şimdi göster o elbiseyi."
Deyince tepinmemek için kendimi zor tuttum. Ayağa kalkıp Buğra'nın omzunu ısırdım. Oh olsun ona. Buğra omzunu tutup bana baktı. Kaşlarını çatmıştı.
"Manyak mısın kızım omzumdan ne istiyorsun?"
"Hakettin bunu."
"Bekliyorum hadi."
Oflayarak dolabıma yöneldim. Elbisemi yavaşça llĺdolabımdan çıkardım. Zarar gelmesini hic mi hiç istemiyordum.
"Al işte elbisem bu."
"Bu ince ipler ne böyle "
"Biz ona askı diyoruz canım ya."
"Ciddi misin ya?"
Deyip sırıttı. Pislik. Dalga geçiyordu birde.
"Gayet ciddiyim. Hem elbisem gayette kapalı bir elbise."
"İyi tamam giyebilirsin."
"Allah razı olsun ya "
Gözlerimi devirerek elbisemi tekrardan dolabıma astım.
"Gözlerini devirmemen konusunda uyarmıştım sanırım."
"Gözlerimi acaba kimin yüzünden deviriyorum tahmin etmemek çok zor olmasa gerek."
"Uyuyalım mı?"
"Ha"
Dedim. Şaşırmıştım yani birden deyince. Beklemiyordum.
"Diyorum ki uyuyalım artık."
"Birlikte mi?"
"Evet. Ha sen başka şeyler yapalım diyorsan ona da kabulüm güzelim."
"Başka ne yapacağız ki?"
Şu an neden böyle davranıyordum. Beynim durmuştu sanki. Şeyi düşünüyordum aslında yakalanma ihtimalimizi. Yüzde kaç?
Buğra dibime kadar girince beni kendi ile dolap arasında sıkıştırdı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
"Ne yapmak istiyorsan onu yaparız"
Ay çok sıcak olmuştu burası. Hıçkırdım. Buğra güldü ve kafasını salladı.
"Şey birşey yapmamıza gerek yok yani bence."
"Hı yani uyuyalım diyorsun."
Dedikten sonra bana bir bakış attı. Ve ben eridim. Çok güzel gözleri vardı. Kirpiklerinden teker teker öpmek istiyorum. Yapsam mı acaba?
"U uyuyalım canım "
Dediğimde buğra tekrardan güldü. Kekelemiştim salak gibi.
"Çekilsen mi artık?"
"Şikayetçi misin halinden?"
"Hayır yani evet aslında hayır."
Buğra bir kez daha güldü. Ve burnumun üstüne bir öpücük kondurdu. Sonrasında ise çekildi. Bende ona belli etmeden derin bir nefes aldım. Kirpiklerini öpme isteğim hâlâ içimdeydi.
"Buğra"
"Hı."
"Birşey yapmama izin verir misin?"
"Ne yapacağına bağlı."
Elini ensesine koyup bana bakmaya devam etti.
"Lütfen ya kabul et işte "
Dedikten sonra yalvaran bakışlarımı ona attım.
"Bakma bana öyle tamam kabul"
Deyince gülüp ellerimi çırptım.
"Şey gözlerini kapatır mısın?"
"Napacaksın ulan sen?"
"Ya hadi kapat gözlerini "
Buğra homurdanıp gözlerini kapattı. Parmak uçlarımda yükselip önce bir gözünü sonra diğer gözünü daha doğrusu kirpiklerinin üzerinden öptüm.
"Açabilirsin gözlerini."
Buğra gözlerini açıp bana baktı. Bende Buğra'ya bakıyordum. Ellerimi de birbirine kenetlemiştim.
"Güneş"
"Çok yapmak istiyordum içimde kalsın istemedim. Eğer hoşlanmadıysan bir daha yapmam."
"Bu hareketi hep yap olur mu?"
"Cidden mi?"
"Cidden. Çok hoşuma gitti. Farklı olduğumu hissetim."
"Sen zaten benim için farklısın Buğra."
Buğra kollarını bana dolayınca hıçkırdım. Noluyordu bana böyle. Çocuk kaç yıllık sevgilim sonuçta. Böyle birşey niye şimdi oluyor ki. Gerçi Buğra'yı ne zaman görsem ilk gün ki gibi heyecanlanıyorum ya neyse.
"İyiki varsın güzelim iyi ki."
"Sen de iyiki varsın adam."
...
"Rahatla biraz."
"Ya böyle yerlerde pek rahat olamıyorum napayım."
"Sen çok güzelsin gecede güzel olacak olmazsa da siktir et napalım yani."
Deyince Buğra güldüm. Güzel moral veriyordu cidden! Canım sevgilim.
"Çok tatlısın "
"Biliyorum"
Buğra elini elime kenetlemişti. İnsanlar bize bakıp birşeyler konuşuyordu. Ne bakıyonuz bu kadar lan demek istesem de sustum. Hanım bir kızdım ben.
"Bak şu masaya geçelim"
Buğra'nın dediği masaya baktım. Bir yaşlı adamla bir genç kız vardı. Karı koca mıydı bunlar?
"Evliler mi?"
Buğra gülüp bana baktı.
"Hayır adam kızın babası. İş yaptığımız bir adam."
"Anladım "
Masaya gelince buğra her ikisiyle selamlaştıktan sonra kız bana bakıp güldü. Bu gülümseme pek içten bir gülümseme değildi.
"Sen Buğra'nın arkadaşı mısın canım?"
Deyip güldü. Bu kız mal mıydı? Ulan çocuk benim elimden tutup masaya getirdi. Nasıl arkadaş olabiliriz? Yoksa düşündüğüm şey olamaz değil mi?
"Yok canım buğra benim nişanlım olur"
Dediğimde kız morarmaya başladı. Kızın babası tebrik edip başkalarıyla konuşmak için diğer masalara geçmişti.
"İyi ama nasıl? Buğra?"
Buğra 'dan bir açıklama bekliyordu. Kız yaklaşıp elini Buğra'nın omzuna koyunca sinirlerim tavan yaptı. Sen kim oluyorsun da sevgilime dokunuyorsun kaşar? Ben bunu döverim ama. Buğra'nın elinden tutup buğra'yı kendime çektim. Kızın eli boşta kalmıştı.
"Çok fazla yakın olmazsan nişanlıma sevinirim "
Deyip sırıttım. Ama bu sırıtma seni yolarım yelloz sırıtmasıydı. Kız gözlerini devirip bize bakmaya devam etti.
"Yüzükleriniz yok?"
"Sevgilimle yüzüklerimizi evde bıraktık."
Buğra böyle dedikten sonra kızın yüzü iyice düşmüştü. Birazdan o yüzüyle yerleri süpürecek haberi yok.
"Pardon isim neydi?"
Deyip sırıttım.
"Pelin ismim pelin."
"Pelin hanım düğünümüzde sizleri de görmek isteriz"
Ve güneş vurdu gol oldu.
"Tarihi belli mi?"
Diye sordu. Bu kız neyi diretiyordu hâlâ?
"Tarih tam belli değil ama birkaç ay içinde yapmayı düşünüyoruz. Planlarımız ona göre"
Dedi benim biricik sevgilim. İşte böyle güzel güzel konuş sevgilim benim.
"Hayırlı olsun."
"Sağol canım sağol"
Deyip etrafıma baktım. Ben bu gece katil olmazsam iyiydi. Allah'ım sen bana sabır ver.

Not: Multideki Güneş'in elbisesi. Diğerlerini zaten biliyorsunuz.
Vee yine ben yine ben. Nasılsınız canımcımlar??? Bölümü nasıl buldunuz baya uzun bir bölüm oldu bence. Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazarsanız çok güzel olur. Ve birde votelemeyi unutmayın olur mu? Sizi seviyorum. Bir daha ki bölümde görüşmek dileğiyle hoşçakalın ☄

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FAME'E AŞIK OLDUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin