Bölüm 11 - Defne ?

12.1K 482 91
                                    

Herkes öylece susarken gözlerimi devirdim.
"Ona inanıyor muyuz ?"
"Ben karışmak istemem haddim değil tabi ama yalan söylüyor gibi değildi..." dedi Nihan abime sokulurken.
"Katılıyorum." dedi İso arkasına yaslanırken.
"Giderken bana kartını verdi." dedim cebimden yarı düzgün yarı buruşuk kağıdı çıkarıp ortadaki sehpaya koyarken. Anneannem kağıda göz gezdirdikten sonra koltuktan destek alarak kalktı ve yavaş adımlarla ilerledi.
"Nereye anneannem ?"
"İçeri uzanıcam biraz." İtiraz etmedik ve o da birkaç saniye içinde gözden kayboldu. Herkes derin düşüncelere dalmışken ısrarla çalan telefonum ortamı bozdu. Ömerin tam 4. arayışıydı.
"Ne var Ömer ne ?!"
"Hanfendi sakin olun, ben Medicana hastahanesinden arıyorum, Ömer Beyin neyi oluyorsunuz acaba ?" Korku bedenimi hızla sararken telaşla ayağa kalktım.
"Ö-Ömer, hastahane, ne hastahanesi, noldu, Ömere mi bişey oldu ?!"
"Defne Hanım lütfen sakin olun, Ömer Bey bir kaza geçirmiş, acilen gelmeniz lazım." Telefon elimden kayıp düşerken herkes panikle etrafıma toplandı ama kimseyi duymuyordum. Kimseyi umursamadan girişten anahtarımı aldım ve koşturarak aşağı inip arabama bindim.
Yol boyunca kötü ihtimaller beynimi kemirirken sonunda varabilmiştim. Arabadan hızla inip içeri koştum ve bağırmaya başladım.
"Ömer, Ömer nerede ?!"
"Defne Hanım ?" dedi beyaz önlüklü, hemşire olduğunu tahmin ettiğim bayan yanıma koşarken.
"Ömer nerede dedim ?!" diye tekrarladım deli gibi bağırırken.
"Ameliyathanede, buyrun ben size eşlik edeyim." Kadın hızlı adımlarla önümden ilerledi ve hastahanenin derinliklerine ilerlediğimizde bir odanın önünde durdu. Şaşkınlıkla etrafıma bakarken kadın içeri girdi ve bende onu takip ettim. Sonrasındaysa ne olduğunu anlayamadan, ağzıma kapanan bir bezle karanlığa gömüldüm.
Gözlerimi açtığımda ışık kaynağının fazlasıyla az olduğu bir yerdeydim. Ne ellerimi, ne de ayaklarımı oynatabiliyordum. Acıyla kıpırdandığımda büyük bir gıcırtıyla devasa bir kapı açıldı.
"Güzel kızdın aslında Defne..." Bana doğru yaklaştığı belli olan topuklu sesleri beynimde yankı yaratırken yumduğum gözlerimi açtım.
"İz ?"
"Zekiydin de..." Sesi daha da yakınlaşırken yutkundum. Ben yerde kıvranırken o yüzünde halinden fazlasıyla memnun bir gülümsemeyle karşımda dikildi.
"Sonunun bu kadar çabuk olmasını inan istemezdim tatlım, beni buna sen zorladın."
"İz ne saçmalıyorsun ?!"
"Ömerciğin seni bu sefer kurtaramayacak sanırım. Tüh, ne yapsak ki ?" Gözlerimden birkaç damla yaş süzülürken sonumun geldiğini kabullenmiştim. Bu kadın kafaya birşeyi koyduysa yapardı. Gözlerimi yumup kendimi olayların akışına bırakırken duyduğum sesle irkildim ve gözlerimi açtım.
"Sude ?!" dedim titreyen sesimle ama tepki vermeden direk ellerimi ve ayaklarımı çözdü.
"Defne soru sorma, hemen gidiyoruz acele et !" dedi ve önden koşmaya başladı. Başımın ağrısından ve üzerimdeki halsizlikten ben yavaşlarken Sude elimi tuttu ve bana güven verici bir bakış yolladıktan sonra koşmaya devam ettik. Yaklaşık beş dakika sonra arabaya tam biniyorduk ki, gelen silah sesiyle birbirimize döndük.
"Defne bin !" Sudenin talimatı üzerine şöför koltuğunun yanına geçtim ve hızla oturup kemerimi takarken Sude de aynı işlemi gerçekleştirdi.
"Allahım sen yardım et..." dedik aynı anda ve Sudenin gaza basmasıyla camın patlaması bir oldu. Arkamızdan iki adam ateş ediyorlardı. Sude oldum olası cesur bir kızdı ve yine cesurluğunu konuşturup hiçbir şeyi aldırmadan gaza yüklendi. Korku karışımı panikten ellerim titrerken bir süredir gözlerim kapalı durduğumu farkettim.
"Defne iyi misin ?" Sude endişeyle bana dönerken kafamı kaldırdım ve dudaklarımı ıslattıktan sonra etrafıma bakındım.
"B-ben..."
"Dur, kesmeden beni dinle. İz'in seni kaçırdığını öğrenir öğrenmez geldim Defne, çünkü seni seviyorum, ya Defo sen benim kardeşimsin." Gözleri dolarken aklımı bir süredir kurcalayan malum soruyu sordum.
"Niye yaptın peki ?"
"Ben, ben en başından beri senin Ömerle olmanı istiyordum Defne. Daha sen gelmeden birbiriniz için yaratıldığınızı anlamıştım ben. İz bana Ömerden ayrılmak istediğini ama bunu ona söyleyemediğini falan söyledi, bu sizin haberinizin çıkması bahanesiyle ayrılacaktı ondan güya. Ama ters köşe yapmış. Meğerse herşey onun oyunun bir parçasıymış. Defne, sana yemin ederim haberim yoktu, tahmin dahi etmedim. İz iyi biriydi aslında..."
"Buraya hiç gelmemeliydim."
"Nolursun söyleme böyle, çok özür dilerim Defne, yaptığım biliyorum affedilir-"
"Affettim." dedim ve Sudenin elini tuttum. Gülümseyerek bana döndü ve gözyaşlarını sildi.
"Anlıyorum seni, ama bu son Sude. Bidaha benden gizli iş çevirirsen yüzümü dahi göremezsin."
"Söz söz söz !" dedi mutlulukla fakat birden gülümsemesi soldu.
"Polise gidiyoruz değil mi ?"
"Evet."
"Geldik o zaman." dedi ve arabayı park etti. Derin bir nefes aldıktan sonra indim ve Sudeden yardım alarak içeri girdim. Herkes ordan oraya koşuştururken bir polis yanımızda durdu.
"Buyrun ?"
"Biz bir ihbarda bulunacaktık..."
"Karşıdaki odaya buyrun hanımlar, arkadaşlar gerekli işlemleri yapacaklar."

2 SAAT SONRA

İfadeler verilip tüm işler halledilip tedbir amaçlı bir nöbetçi polis gönderecekleri de eklendikten sonra kendimi dışarı attım ve elimi anlıma götürüp derin bir nefes aldım.
"Telefonum ?" dedim ceplerime bakarken ama farkettiğim detayla panik olmaya başladım bile.
"Ya eyvah çıldırmışlardır şimdi ben o hızla telefon mu gördüm ki ?!"
"Ne hızı ne telefonu Defo ?"
"Ya beni aradılar Ömerin telefonundan yok ben hemşireyim Ömer Bey kaza geçirdi hastahaneye gelmeniz falan..."
"Ömerin telefonundan aradılar ?"
"Anaa..." dedim ve anlımı sıvazladım. Beynimdeki düşünceler gitgide çıkmaza doğru giderken dudaklarımı ısırdım.
"Telefonunu versene Sude bizimkileri bi arayım." Cebinden çıkarttığı telefonla zamanında Nihanın zorla ezberlettiği telefon numarasını hızla tuşladım ve açana kadar sakin kalmaya çalıştım.
"Sude ?"
"Nihan benim Defne."
"Defne ?! Kızım nerdesin sen saatlerdir biz hastahanedeyiz sen yoksun ! Öldük meraktan ya öldük !"
"Bağırma da sus bi, ne hastahanesi ?!"
"Defo kızım aradılar ya seni Ömer kaza geçirdi diye, sen alalacele çıkınca peşinden geldik ama izini kaybettirdin, e adamın başında da kimse olmayınca biz kaldık. Nerdesin sen ?!"
"Geliyoruz hemen gelince anlatıcam söz."
"Sude çabuk hastahaneye !"
Sonunda vardığımızda daha araba durmadan indim ve içeri koştum. İster istemez içimi endişe kaplasa da sakin kaldım ve koşarak danışmaya gittim.
"Ömer İplikçi nerede ?"
"Kendisi yeni ameliyattan çıktı, odaya alındı. Üst katta soldan dördüncü oda." Sudenin de geldiğini farkedince koşarak merdivenleri çıktım ve kadının tarif ettiği yeri sonunda bulduğumda Nihan, Serdar ve İsmaille karşılaştım.
"Defne !" Abim telaşla yanıma gelirken umursamadım ve Ömerin odasına girdim. Kimse arkamdan gelmeyince anlamıştım ki Sude herşeyi benim yerime anlatıyordu.
Odaya hızla girsem de girer girmez adımlarımı yavaşlattım ve öylece bekledim bir süre. Göreceğim görüntü için hazır mıydım hiçbir fikrim yoktu. Derin bir nefes alıp doğruldum ve ilerledim.
Başta şaka gibi gelse de bu Ömerdi. Sadece birkaç saat içinde böylesine çöken, benim, benim aşık olduğum adamdı.
Gözlerim dolarken dikkatli adımlarla yanına ilerledim ve oturdum yatağın boşta kalan kısmına.
Benim yüzümden mi bu hâldeydi ?
Ellerimi yavaşça anlının sol tarafındaki çiziğe götürdüm ve gözyaşlarımı serbest bıraktım. Resmen canım yanıyordu.
Morarmış elini aldım ve avuçlarımın arasında tuttum. Yüzündeki her bir yarayı santimine kadar incelerken başıma giren ağrıyla yüzümü buruşturdum.
Ciddi anlamda filmleri aratmayacak şeyler yaşıyordum ve bu yükün altında ezilmiştim. Daha bu sabah musmutlu uyanırken birkaç saat önce ölümün eşiğinden dönmüştüm.
Yavaşça elini öptükten sonra kalktım ve gözyaşlarımı silip odadan çıktım. Ben çıktığım sırada doktorla konuşuyor olmaları işime gelmişti
"Göğsüne saplanan demir parçasını çıkardık fakat içorganları ciddi derecede hasar gördüğü için iyileşmesi uzun sürecek. İyi bir bakıma ve dinlenmeye ihtiyacı olacak. 2 gün içinde taburcu edebiliriz, fakat 10 gün sonra dikişlerini aldırmaya gelmesi gerek."
"Kalıcı bir hasar var mı ?" dedim araya girerek.
"Çok şükür ki yok. Dediğim gibi, bir süre kendine dikkat etmesi gerek. Geçmiş olsun."
"Sağolun." dedi Nihan hepimizin yerine ve Sudeyle birbirimize bakıp sarıldık.
"Defne iyisin sen demi ?"
"İyiyim abi merak etme." dedim zoraki bir biçimde, konuşmaya dahi hâlim yoktu.
"Ben içeri giriyorum, taburcu olana kadar buradayım. Siz de dönün hadi, çok sağolun herşey için."
"Defo emin misin bak o kadar şey yaşadın tek başına kalman..."
"İyiyim dedim İso. Sude sende Sinana Neriman Hanıma falan haber ver bilmeye hakları var sonuçta."
"Tamam."
"Birşey olursa haber ver mutlaka."
"Dikkat et." Hepsine 'tamam' anlamında kafa salladıktan sonra içeri girdim ve az önce beni bir hayli derinden etkileyen o surata tekrar baktım. Uyuyorken o kadar masumdu ki, o kadar Ömerdi ki...
Ayakta duracak hâlim olmadığını anlayınca bir koltuğa bir de Ömerin yanına baktım. Tabiki de ikinci seçenek daha cazipti.
Usulca yanına kıvrıldım ve başımı göğsüne yaslayıp kalp atışlarını dinledim. Yaşıyor olduğunu bilmek o kadar huzur vericiydi ki. Ömrümün sonuna kadar böyle durup bu ritmi dinleyebilirdim.
Gözlerimi kapatıp kendimi ritmin güzelliğine hapsederken ismimi duymamla irkildim.
"Defne ?"

Bu kadar ekşını yazarken ben bile yoruldum, Defom napsıın :D Daha başlangıç bu bebekler, işler daha da kızışacaaakkk hiihihihii jsjxkdgg
Mükemmel yorumlarınız için tekrar tekrar ve tekrar çok teşekkürler canlarım.
Okuyan herkese kocamaaaannn teşekkürler, sizleri seviyorum.
-Damla

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin