Bölüm 24 - Sana Çekmiş...

8.1K 340 104
                                    

DEFNENİN ANLATIMINDAN ;

Dün gece Ömerin söylediklerinin etkisiyle uyanmıştım sabaha. Evet, herşeyi duymuştum ama hiçbir şey diyememiştim, diyecek birşeyim yoktu çünkü...
Tavanla bir süre bakıştıktan sonra oflayarak yataktan kalktım ve kızımın odasına doğru yöneldim. Kapıdan görünen manzara o kadar güzeldi ki, bakmaya doyamıyordum adeta.
Ömer Meleği göğsüne yatırmış, Melek de babasına sımsıkı sarılmış...
'Benim yüzümden' dedim kendi kendime. Gözlerim dolarken tekrar ettim ; 'Herşey benim yüzümden'
Ağlayacağımı anladığım sırada odadan çıktım ve banyoya girip elimi yüzümü yıkayarak kendime gelmeye çalıştım.
Geçmişi düzeltemezdim, ama gelecek hâlâ benim elimdeydi.
Herşeyi düzeltebilirdim belkide.
Hemen başlayacaktım.
Hemen şimdi.
Yüzümde bir tebessüm yayılırken saatin erken olduğuna sevinerek mutfağa girdim ve krep malzemelerini çıkardım. Ömer de Melek de çok seviyordu.
Yaklaşık 1.30 saat sonra tüm sofra hazır olduktan sonra odaya tekrar baktım, uyanmış şakalaşıyorlardı.
"Günaydın." dedim gülümseyerek. Ömer beni görünce yüzündeki gülümseme soldu ve doğruldu.
"Günaydın anneçiiim." Melek bir yandan gülmeye devam edip bir yandan da bana öpücük atarken Ömerin hareketine sinirlerimi bozmamaya çalıştım, en baştan pes etmek olmazdı.
"Gelin hadi kahvaltı hazır."
"Ben gitsem daha iyi olur." Ömer ayakkabılarını giydikten sonra ayağa kalktı ve bana döndü.
"Yapma Ömer, alt tarafı bi kahvaltı."
"Babaçım noluuuy." İşte benin kızım bee, bu bakışlar, bu ikna edicilik...
"Melek..."
"Baba hadiiiyy bak annem kyep yapmış kokusu geliyoo." Ömer krebi duyunca bana baktı, bense gülümsedim. Melek Ömeri kolundan tutup mutfağa sürüklerken Ömer yarı yolda durdu ve gidiyormuş gibi yaptı. Melek tam ağlayacaktı ki, kucağına aldı ve döndürüp gıdıklamaya başladı.
"Ya babaaaa..." Melek gülmekten nefes alamazken bende ister istemez güldüm. Ailecek geçireceğimiz ilk gündü bu, tabiki de Ömeri kahvaltıdan sonra bırakmayacaktım.
Ne kadar Ömer için gün agresif ve huysuz başlasa da, dakikalar geçtikçe sakinleşmiş ve ortama ısınmaya başlamıştı. Masadaki her detaya dikkat ediyor gibiydi, tahminimce hiçbir şeyi unutmamama şaşırmıştı.
"Koş yıka bakalım ellerini." Melek son lokmasını da ağzında çiğnerken güldü ve kalkıp banyoya gitti. Ömerle masada başbaşa kalırken dilimle dudağımı ıslattım ve bakışlarımı ona çevirdim.
"İstediğin bişey var mı, kahve falan ?"
"Ha yok, sağol." Ömer elindeki fincanı bıraktan sonra iç çekti.
"Ellerine sağlık."
"Afiyet olsun." dedim ve kalkıp etrafı toparlamaya başladım, ne kadar erken bitirirsem işlerimi Ömeri burada tutmak o kadar kolaylaşırdı.
Melek ellerini yıkadıktan sonra geldi ve Ömerle birlikte bana yardım ettiler. İkisi birlikte o kadar tatlıydı ki, bir o kadar da uyumlulardı, resmen benden iyi anlaşıyorlardı.
"Kıskanıyorum ama ben sizi." dedim dolabın kapağını kapatırken. Ömer bana döndü ve gülümsemesini genişletti. Yes be, işte zafer ! Bana bakınca gülümsemesini silmedi yüzünden !
"Ee napıyoruz bakalım şimdi ?"
"Benim işe gitmem gerek." Ömer tekrar ayaklanırken Melek elinden tuttu.
"Bi gün gitmezsen şirket batmaz Ömer merak etme."
"Çok zorluyosun Defne."
"Mangal !" dedim sanki çok dahice birşey bulmuşcasına. Hareketlerine aldırış etmeme konusunda da gayet iyi gidiyordum.
"Anlamadım ?"
"Herkesi çağırıyorum akşam burada toplanıyoruz, güzel bi mangal ziyafeti çekelim."
"Ege de geliy demi ?"
"Gelir annecim." dedim Meleğe bakıp göz kırparken. Ömerin huysuzluk seviyesi artarken inatla direttim.
"Hadi alışverişe o zamaann."
"Defne..."
"Ya of Ömer illa huysuzluk yapmasan olmaz demi ? Hepbirlikte ne güzel bi gün geçiricez işte bozmasana." Ses tonum fazla ikna edici çıkarken gözlerini devirdi.
"Tamam hadi hazırlanın siz ben bekliyorum."
"Yuppii !" Melek zıplaya zıplaya odasına çıkarken güldüm ve arkasından ilerledim. Meleğin kıyafetlerini giydirdikten sonra odama geçtim ve bende hazırlanmaya başladım. Kot gömlek...
Kot gömlek !
Ömer bayılırdı !
'İşte bu be !" dedim ve kot gömleğimi çıkardıktan sonra kombinim geri kalanını tamamladım ve çantamı da hazırlayıp içeri geçtim. Her zamanki gibi Melekle Ömer ölesiye eğleniyorlardı...
"Çıkabiliriz." Ömer cebinden anahtarını çıkardıktan sonra Meleğin elini tuttu, ki tesadüfe bakın, aynı anda bende Meleğin diğer eline yöneldim. Ömer Meleğin elini tuttuktan sonra geri çekildim ve arkalarından ilerledim. Bunu niye yaptığımı anlamamıştım, ama olsun, bozuntuya veremezdim.
Marketten içeri girerken büyük bir market arabası aldık ve Meleği de içine oturttuk.
"Anne bundan istiyoyum ! Bundan daaa, bundan daa !" Melek eliyle her yeri işaret ederken şaşkınlıkla gözlerimi açtım.
"Annecim noluyo sana bakıyım, böyle şeyler yapmazdın sen ?"
"Elleme Defne ne istiyosa alsın."
"Ya Ömer..."
"Hadi Defne hadiiii." Anlaşıldı, Melek herşeyde babasından yüz bulacaktı artık. Resmen benim melek, uslu, sakin kızım birden açılmıştı. Nazardan hep bunlar...
"Ömer sütü alsana ordan."
"Bak bunları da alıyorum seversin sen." Ellerimdekini market arabasına yerleştirirken söylediği cümleyle yüzüme bir tebessüm yayıldı ve birkaç saniye gözlerine baktım, söylediğine kendi bile şaşırmıştı.
"Meleğin özel olarak sevdiği bişey falan var mı ?"
"Tam bi makarna hastası, cips tarzı çok tuzlu şeyleri çok sevmez ama çikolata dedin mi duracaksın. İlla herşey çikolatalı olacak, çikolatalı dondurma, çikolatalı kek, çikolatalı kurabiye..." Ömer söylediğim her kelimeyi beyninin bir köşesine not ederken konserveleri yerleştirdim bende arabaya.
"Yemediği ne var peki ?"
"Mantardan nefret ediyor, ağzına bile sürmüşlüğü yok daha."
"Sana çekmiş..." Yanaklarım kızarmaya başlarken Ömer arabayı ilerletti ve etrafa bakına bakına yürümeye devam ettik.
Geldiğimiz yer gerçekten çok büyüktü ve almadığımız şey kalmamıştı. Kitaplardan oyuncaklara, hırkalardan panduflara, yiyeceklerden içeceklere bütün marketi turlamıştık, gayet de eğlenceli geçmişti. 1.30 saatin sonunda kasaya ilerlerken telefonumu çıkardım ve herkese akşamı bildirmek amaçlı mesaj attım.
Ne kadar diretsem de Ömer parayı ödedikten sonra çıktık ve ben Meleği yerleştirirken o da poşetleri yerleştirdi ve sonlara doğru beraber hızlıca yerleştirdikten sonra bindik arabaya.
"Geliyorlar mı bari ?"
"Tabi gelecekler." dedim kendimden emin bir şekilde kemerimi bağlarken. Birkaç saniye gülümsedi ve arabayı çalıştırdıktan sonra yol boyu sohbet ettiler Melekle.
Poşetleri yerleştirirken çalan zille kapıya hızla adımlarla ilerledim ve Sinanla Sudeyi görünce gülümsedim.
"Hoşgeldiniiiiz."
"Hoşbulduk Defo."
"Bu ne hız böyle kız ?" Sinan imalı imalı konuşurken ikisine de sarıldım ve sırıttım.
"Düzelticem herşeyi, söz verdim kendime."
"İşte Defo bu bee !" Sinan gazı vermeye devam ederken Sudeyle güldük ve Sude hemen Meleğe koştu, ilginç olansa Meleğin de ona koşmasıydı. Resmen babasını tanıdığından beri insanlara olan sevgisi artmıştı.
Hoşgeldin hoşgittin faslından sonra Sudeyle ben mutfağa, Sinan, Ömer ve Melekse bahçeye geçmişlerdi.
"Demek dün burada kaldı ?"
"Ay sorma kızım adamı birden kapıda görünce nevrim döndü dedim Allahım ben kesin halüsinasyon falan görüyom bu adam tövbe gelmez buraya." Salata malzemelerini doğramaya devam ederken Sude güldü.
"E Ömer bu belli mi olur ? Hem bak iyiki gelmiş."
"Onun bana bir adım atması benim ona bin adım koşmama yetiyor Sude ya. Ama var ya nasıl özlemişim herşeyini, bazen diyorum tut sarıl Defne ne kaybedersin, ama sonra yemiyo tabi..."
"Zamanla o da olur bebeğim benim, sen bu azimle devam et yeter ki."
"Ay inşallah Sude yaa." Malzemeleri kaba dökerken çalan zille tekrar kapıya yöneldim, yönelmez olaydım...
Ya abimler ya İsolar geldi diye düşünüp mutlulukla açtığım kapı bu akşam ki kabusum olacak gibiydi...




Yine kim geldi aaayyy sjjxushdgg Başınız ekşından eksik olmuyo mübarekleeerrr...
O değil de fragmanlar çok tatlış değil mi yaaaaaa <3 Elbise de yakışmış ;)
Okuyan herkese kocamaaannn teşekkürler, sizleri seviyorum...
-Damla

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin