Bölüm 87 - Yeni Hayatımız...

2.2K 184 47
                                    

"Pard-ıı sorry..." diyerek arkasından omzuna dokunduğum adamdan uzaklaştım hızla.
Ömer sanıyordum lakin kendisi Ömere tırnağı kadar bile benzemiyordu. Tamam, artık inanıyorum, halüsinasyon görmeye başladım.
Yine de pes etmek yok Defne buralarda bir yerlerde olmak zorunda, diyerek odasına doğru ilerledim. Kapıdan çıkan hemşireyi gördüğüm saniye durdurdum, yaka kartında Türk bir isim yazıyordu.
"Hah, Türk hemşire, yaşasın be işte bu !" dedim kendimi tutamayarak. Kadın ellerindeki kağıdı düzeltirken güldü ve bana döndü.
"Buyrun efendim ?"
"Ömer, Ömer İplikçinin odası burası değil mi ?"
"Evet burası fakat kendisi ameliyat için hazırlanıyor." Gülen yüzüm bir anda solarken beynime çekiçle vurulmuş gibi hissettim.
"Ne... Ne ameliyatı ?" dedim kelimeleri zar zor biraraya getirerek.
"Bu konu hakkında bilgi vermemiz yasak efendim, siz nesi oluyorsunuz ?"
"Eşiyim ben, bakın Ömer bunu tek başına halletmek istedi, benden aylarca sakladı ama ben bir şekilde bulup geldim buralara kadar peşinden, yalvarırım ne olduğunu söyleyin."
"Gerçekten çok üzgünüm, gerekli bilgiyi doktorlarımız ameliyat sonrası size vereceklerdir, ameliyathane bir üst katta." dedi ve mahçubiyetle uzaklaştı yanımdan hemşire. Bir anda tüm vücudumu panik ve korku sararken koşarak ameliyathaneye çıktım, eğer şanslıysam belki Ömeri ameliyata girmeden görebilirdim...
Nefes nefese kaldığım sırada üstünde ingilizce kocaman harflerle 'girilmez' yazan bir odadan Ömer çıkarıldı sedyeyle. Sonrası... Sonrası sanki filmlerdeki gibi ağır çekimde gerçekleşti...
Önce bir dondum kaldım öylece, kansız cansız bir vaziyette sedyede gözlerini tavana dikmiş boş bakışlar atan Ömeri seyrettim bir süre, sanki zaman akımını durdurmuş gibi. Sonrasında beni fark etti, gözleri kocaman açıldı ve el hareketleriyle doktoru durdurdu.
"Ömer..." dedim titrek sesimle ve hızlı adımlarla yanına ulaştım. Elini tutar tutmaz gözlerimden yaşlar süzülürken doktorlar birkaç adım geriye çekildiler.
"Defne, Defnem..." dedi ve yattığı yerden doğruldu zorlukla, sonrasında da direk sarıldı, sımsıkı, bırakmak istemez gibi.
"Neden bana söylemedin ?" diye fısıldadım kulağına, ağlamaktan sesim çıkmaz hâle gelmiştim ama söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki, buna inat bir türlü kelimeleri de toparlayamıyordum.
"Bu anı yaşamamak için." dedi o da fısıldayarak. Saçlarıma öpücükler kondururken derin derin kokusunu içime çektim, şu anı yaşamayı o kadar uzun süre beklemiştim, o kadar kalpten istemiştim ki.
"Beni bırakma." dedim geri çekilip, ellerini tuttuktan sonra yüzünü avuçladım.
"Ağlama, yalvarırım." dedi gözleri dolu dolu.
"Seni bekliycem, tam burada bekliycem seni. Eğer... Eğer sen gelmezsen ben gelirim Ömer. O yüzden dön..."
"Defne sakın."
"Şimdi gidemezsin Ömer, şimdi bırakamazsın beni." dedim ve hıçkırıklarım arasında tekrar sarıldım sıkıca. Sanki zaman birkaç dakikalığına durmuş, tüm dünya zamanın ilerlemesi için bizi bekliyor gibiydi. Her saniyesi, her salisesi aklıma kazındı bu sahnenin, birdaha son nefesime kadar silinmemek üzere.
"Seni seviyorum Perikızı." dedi geri çekilirken, ve ellerime öpücükler kondurduktan sonra yanağımı da öptü, bende son kez kokusunu içime çekerken fısıldadım kulağına son sözlerimi.
"Bende seni seviyorum Ömer, çok seviyorum, herkesten herşeyden çok. Seni bekliyor olacağım, dön, bizim için dön."
"Döneceğim."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin