Bölüm 65 - Kürkçü Dükkanı.

4.3K 275 77
                                    

1 YIL SONRA

1 yıllık Amerika macerasının ardından ilk kez Türkiye...
Kaçtığım, saklandığım, köşebucak gizlendiğim kutumdan çıkmış, ve sonunda gelebilmiştim.
Aslında biraz zorunluluktan buradaydım, abimlerin düğünü olmasa hayatta burada işim olmazdı da, neyse...
O, hayatımın en korkunç gecelerinden biri olan o geceden sonra kimseye birşey demeden gitmiştim. Yani tabiki anneannemlerin gideceğimden haberi vardı ama, Nihan dışında kimse neden apar topar gittiğimi bilmiyordu. İş için, doktor tavsiyesi falan filan zırvalamıştım, ve bir şekilde ikna etmiştim de zaten.
İstanbula ayak basar basmaz anılarım film şeridi gibi bir bir gözümün önümden geçerken, birer gözyaşı olarak dönüyorlardı bana. Olmaz Defne, şuan sırası değil. Hem ne demiştik, bitti artık.
Senin hayatında Ömer İplikçi diye biri yok ve birdaha olmayacak da.
Kendimi toparlamam zaman almıştı ama onuda başarmıştım, Amerikadaki bir şirkette styling uzmanlığı yapıyordum. E yani, kendimi bayaaa bi geliştirmiştim.
Orada kurmuş olduğum belli bir düzen vardı ve bunu bozmayı düşünmüyordum, iki hafta sonrasına biletimi çoktan almıştım bile. İstanbul şimdiden ruhumu daraltıyordu.
Ben böyle düşüncelerime dalmışken birinin valize pat diye geçirmesiyle irkildim ve o yöne döndüm korkuyla.
"Hii, çok pard- Defne ?!" Aha dakka bir gol bir, ya hesaplasam bu kadar olmaz ama ya !
"Seyda, Okan ?!" dedim bi ona bi ona bakarken. Sanki hayalet görmüş gibi yüzüme bakıyorlardı, e bende onlara öyle.
"Sen... Döndün mü ?" dedi Okan şoktan kurtulmaya çalışırken.
"Hayır hayır, asla. Abimin düğünü için geldim, iki hafta sonra hemen gidiyorum zaten."
E malum geçen bir yıl, araya giren soğukluk demekti. Ortamda bir sessizlik oluşurken Okanla bakıştık gizliden ve sonunda dayanamayıp sarıldık tabiki.
"Ah be Defom, kızım sen nerdesin ya ?!" dedi kemiklerimi sızlatırken.
"Gitmek zorundaydım Okan biliyorsun." dedim gözlerimin dolmasına engel olamazken.
"Tamam yeter bu kadar, dönme artık ya." dedi uzun bir sarılmanın ardından ayrılırken. Okanı geçiştirmeye çalışarak gülümseyerek Seydaya baktım ve onunlada sarıldık hemen sıkıca.
"Okan haklı Defo, gitme kal artık."
"Ya ne diycem siz nerden böyle birlikte ?" dedim direk konuyu dağıtarak.
"Okanın ailesini ziyarete gittik Almanyaya." dedi Seyda kocaman sırıtarak Okana bakarken.
"Kızım bak seni bulmuşken bırakmam, şimdi düğün telaşesi arasında da görüşemeyiz. Gel hadi biyerlere gidelim bi yüzünü görelim konuşalım, çok merak ettik seni." Ah Okaaaan, vah Okan... Nolurdu kimsecikleri görmeden dönüverseydim evime...
"Tamam tamam, iki saatlik boşum var zaten gidelim." dedim gülümseyerek ve Seydanın koluna girdim. Yanağıma sulu bir öpücük kondurduktan sonra her zamanki hareketini yapıp yanaklarımı mıncırdı.
"Yo Soydooo..." dedim yanaklarım şekilden şekle girerken.
"Ayyy sen Defociğime bak, nasılda hâlâ aynı ponçiiik. Amerikanya güzeli seni." Manyak bu kız ya valla, diyerekten güldük hepimiz...

Üç saatin sonunda eve varabilmiştim, Yarabbi şükür yani

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üç saatin sonunda eve varabilmiştim, Yarabbi şükür yani. Resmen sorguya çekilmiştim saatlerce, e tabi anlatmıştım da. Ama tabiki Okanı tembihlesem de Ömere söyleyip söylemeyeceği konusunda hâlâ tereddütlüydüm.
"Kızııım, Defneem..." dedi anneannem koşarak kapıdan çıkıp bana gelirken. Kollarımı kocaman açtım ve sıııımsıkı sarıldık.
"Anneannem benim..." dedim o saçlarımı öpüp koklarken.
"Ah benim gül yüzlü kızım, nasıl merak ettim seni bir bilsen, bi gittin bidaha da gelmedin zaten..."
"Bunları içeride konuşuruz Türkan Teyzem, izin ver Defociği azıcık da biz sevelim dimi ?"
"Yaa Nihanım benim..." dedim ve koşarak sarıldık birbirimize. Artık gözlerimin dolmasını engelleyemezken arkada duran abimi bana öyle bakarken görünce temelli ağlamaya başladım.
"Şşt sulugöz, daha ne bu ilk dakikadan ?" dedi abim sarılma sırasını Nihandan devralırken.
"Ya ben sizi çok özlemişim." dedim ağlayarak, e tabi anneannem durur mu o da hemen açtı gözlerinin vanasını.
"Serdar nerdesin oğlum hadi ya a- Defo ?!"
"İso ?" dedim beni farketmesiyle şoklardan şoklara atan İsmaile bakarken.
"Gel buraya..." dedim ve sırıtarak sarıldım kendisine, e belli ki o şoktan bişey yapacak hâlde değildi.
"Ya öyle uzaylı görmüş gibi bakmasana, sanki asırlardır görmüyorsun."
"1 yıldan fazla oldu farkındasın demi Defne ?" dedi İso ciddiyetle benden ayrılırken. Belli ki bizimkilerden iyi bir azar yiyecektim, oldu o zaman Defo kaçar...
"Iı şey yapalııım, eşyalarımı çıkaralım, sonra oturalım konuşalım uzun uzun." dedim ağlamayı kesip kendime gelerek, biraz daha ağlarsam millet gaza gelip beni taşlayabilirdi valla.
"E hadi o zaman..." dedi abim ve valizlerle birlikte odama çıktık.
"I siz şey yapın iki dakika müsade edin bizede ben bi giyineyim falan." dedim abimle İsoya dönüp.
"Bak kaçamazsın Defo, elimden çekeceğin var."
"Tamaaam, valla giyinip gelcem hemen ya, inin siz hadi."

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin