Bölüm 23 - Sadece Yanımda Olsan Yeterdi.

8.1K 379 78
                                    

ÖNERİLEN BÖLÜM ŞARKISI ;
PERA - EN GÜZEL MEVSİMİM.

ÖMERİN ANLATIMINDAN ;

Ağlamaktan gözleri kızarmaya başlayan Defneye baktım bir süre, o da bana tabiki. Söylediklerim ona çok ağır gelmişti, bu kadarını beklemiyordu.
"Şimdi izin verirsen, çalışmam lazım." dedim ve sandalyeme tekrar oturup bakışlarımı dosyalarıma çevirdim.
"Hayır izin vermiyorum." Ben onun bu hâlini gördükçe istemeden yumuşamaya başlarken, o inatla üstüme geliyordu. Hayır Defne, yapamam işte anlasana !
"Defne çalışmam lazım dedim !" Ses tonum gereğinden fazla yükselirken irkildi ve geri çekildi. Tam arkasını dönüp gidiyordu ki, aldığı çantasını tekrar aynı yere fırlattı ve topuklarını vura vura sinirle yanıma tekrar geldi.
"Ben seni aradım Ömer. O 5 yıl içerisinde 1 kez aradım seni. Ve tahmin et neyle karşılaştım ?!" Kaşlarım çatılırken hatırlamak istercesine zihnimi zorladım.
"Ömer dedim sana korkuyla sen telefonu açar açmaz, ama sen tabiki arkadaki gürültülü seslerden, ve yanındaki bayandan beni duyamadın ! Seni arayıp öyle bir ortamla karşılaşınca çok kötü oldum, o gece hastaneye kaldırıldım ve doğum gerçekleşti." Söyledikleri karşısında afallarken yutkundum, surat ifadem gittikçe yumuşamıştı.
"Ama ben ona rağmen geldim Ömer. Mantıklı bir sebebin vardır dedim, mutlaka bir açıklaması vardır dedim. Peki ya sen ? Sen hep aynısın Ömer. Bu konuda bana karşı hep aynısın. Ne yapsam, ne söylesem bi sebebi vardır demiyorsun bile. Sürekli bi hatamı kollar gibisin Ömer. Bi insan sevdiği adamdan bu kadar korkar mı ya ?" Son cümlesinden sonra ağlamaya başlarken gözlerini yumdu ve dudaklarını ısırdı. Karşımda ağlamak istemiyordu ama tutamıyordu da kendini.
"Ömer ben kalbimi de burada bırakıp gittim, ben kalbimi seninle bırakıp gittim. Çok mu kolaydı sanıyorsun ? Orada çok mu mutluydum sanıyorsun ? Meleğe hamile olduğumu öğrenmeden önce intahara kalkıştım ben Ömer. Dayanamadım senin yanımda olmamana, geri dönsem kızacağını, beni asla affetmeyeceğini biliyordum. Bi çıkış yolu bulamadım, çok zorladım kendimi ama olmadı. Sensiz kalmaktansa ölmeyi istedim Ömer..." Sonlara doğru gitgide sesi alçalırken tek elini masaya koydu destek almak istercesine ve diğer eliyle de gözyaşlarını sildi. Gözlerim dolu dolu ona bakarken tekrar gözlerimin içine baktı.
"Ömer ben seni çok özledim." Sesi tam bir yavru kedi gibi çıkarken çenemi sıktım ve yutkunup bakışlarımı kaçırdım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Defne birkaç saniye daha bana baktıktan sonra eşyalarını aldı ve tekrar gözyaşlarını silip kapıya yöneldi.
"Meleği istediğin zaman görebilirsin, dediğin gibi bir orta nokta bulalım ama kızımı benden alma nolursun. Yaşanan onca şeyin hatrına senden tek istediğim bu. Özür dilerim. Yaptığım herşey için özür dilerim." Başı eğik bir şekilde odadan çıkacakken daha fazla tutamadım kendimi ve kapıyı açmışken ben kapıyı kapattım. Şaşkınlıkla bana dönerken gözlerimi kapattım ve yapıştım dudaklarına. Çantası elinden kayıp düşerken ellerini boynuma doladı ve bende ellerimi beline yerleştirdim. Yıllara rağmen, hiç değişmemişti. O hâlâ Ömerin Defnesiydi...
Yavaşça dudaklarından ayrılırken onu belinden tutup döndürdüm ve kapıdan uzaklaştırdım. Gözlerine bakmamaya özen göstererek kapıyı açtım ve hızla odadan çıkıp merdivenlere yöneldim. Basamakları 4-5 adımda inerken derin bir nefes aldım. Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmeden öylece yürüyordum. Hava kararmaya başlarken sahil kenarı da gittikçe boşalıyordu. Bankın birine oturdum ve saatlerdir aklımdan çıkmayanları unutmaya çalıştım, ama saçmaydı. 5 yıldır silemediğim kadını bugün mü silecektim ?
Deli gibi seviyordum Defneyi.
Seviyordum lan.
Köpek gibi aşıktım ona.
Ama...
Ama'dan önce söylenenlerin önemi olmaz derler. Öyle miydi gerçekten ? Defneyi hâlâ çok sevmem, hiçbir şeyi değiştirmez miydi ?
Telefonumu saate bakmak için açarken cevapsız aramaları umursamadan saate baktım direk. 7 olmuştu bile. Dönme vakti Ömer İplikçi...
Arabamın anahtarlarını şirkette unuttuğumu fark ederek geldiğim yolu geri yürüdüm ve tabiki yol boyunca yine ve yine onu düşündüm. Bir yanım ona inanmak isterken, bir yanım buna izin vermiyordu. Aramızda cam bir duvar vardı ve ben onu kıramıyordum.
Sanki bir kere kırdım duvarlarımı da ne oldu, giden yine gidiyor işte.
Arabaya bindim ve bir süre bekledim. Nereye gidecektim ? Daha doğrusu, nereye gitmek istiyordum ?
Şu an bana iyi gelen bir tek şey olabilirdi sanırım, ve bende onun peşinde düştüm...
Kapıya geldiğimde bir süre bekledim çünkü bunu yapmak istediğimden ben bile emin değildim. Kendi kendime gazı verdikten sonra zile bastım ve kapı açılana kadar etrafa bakındım. Güzel bir yere benziyordu.
"Ömer ?" Defne şaşkın gözlerle bana bakarken ona döndüm ve mahçup bir surat ifadesiyle çekinerek sordum.
"Girebilir miyim ?" Gözleri faltaşı gibi açılırken duygularını saklama konusunda hâlâ yeteneksiz olduğunu fark ettim.
"Tabiki, geç." dedi ve geçmem için gerekli yeri açtıktan sonra etrafa göz atarak içeri girdim. Defnenin evi olduğu o kadar belliydi ki...
"Anne kim geymiiş ?" Melek odasından çıkıp gelirken beni görünce durdu. Gülümseyerek yanına yaklaştım ve önünde eğildim. Ev hâli falan, herşeyiyle, bu kız o kadar Defneydi ki...
"Niye geldin ?" Meleğin ilk kez bu kadar düzgün cümle kurmasına mı şaşırmalıydım, yoksa sorusuna mı ?
"Annecim öyle denir mi, ne diyoduk biz önce ?" Melekle Defne bir süre bakışırken Melek şaşkın ve bir o kadar da kızgın gözlerle bana döndü.
"Hoşgeydin."
"Hoşbulduk." dedim gülümseyerek.
"Seni özlediğim için geldim." dedim Meleğin saçlarını geriye atarken.
"Ben şana baba mı diycem ?" Soru beynimde yankılanırken yüzümdeki gülümseme silindi ve yerini şaşkın bir ifade alıyordu.
"Melek..." Defne sinirle cevap verecekti ki ayağa kalktım ve durması anlamında işaret yaptım. Meleğin elinden tuttum ve koltuklara oturup onu da karşıma aldım.
"Evet, bana artık baba diyeceksin."
"Biyiyodum işte sen benim babamsın !" Meleğin yüzünde kocaman bir gülümseme yayılırken önce kaşlarımı çattım fakat sonra o gülümsemesine dayanamadım ve kendimi birden gülümserken buldum.
"Melek yatma vakti." Defne nedenini anlamdığım bir şekilde sinirliydi ve Meleği benden uzak tutmak ister gibi bir hâli vardı.
"Defne, bugünlük yatmasın." Gözlerinin içine 'lütfen' dercesine bakarken buna dayanamayacağından emindim. Derin bir nefes aldı ve yanıma oturdu.
"Neden hiç geymedin yanımıza ?" Melek her geçen dakika daha zor sorularla karşıma gelirken Defneye döndüm, dolan gözlerini görünce hissettiklerini tahmin ettim. Bakışlarını hemen kaçırdı ve cama doğru baktı, bir yandan da ağlamamak için kendini sıkıyordu.
"Gelemedim, çünkü çok işim vardı, çok çooook." Şüphelenmesin diye gülümseyerek anlatırken çok da ikna edici olmadığımı fark ederken cümlelerime devam ettim.
"Sonra işlerim bitince anneni aradım, dedim ki, ben Meleği çok özledim, kızımı da al gel artık." Meleğin gözlerinin içi gülerken gülümsedim ve Defneye döndüm. Elinin tersiyle gözünden akan birkaç damla yaşı sildi, inatla bakmıyordu bana hâlâ.
"Annemi de özledin mii ?" Keşke en başta Defne yatırayım dediğinde yatırsaydım. Defnenin şaşkınlıktan gözleri faltaşı gibi açılırken önce Meleğe, sonra da cevap verene kadar bana baktı.
"Özledim." dedim Meleğe bakarken. Gerekli cevabı aldıktan sonra tatmin olan Melek esnemeye başladı, ama tabiki son bir sorusu daha vardı.
"İşlerin bitti, bidaya gitmiyçeksin dimi baba ?" Kalbimin paramparça olduğunu hissederken ne tepki vereceğimi bilemedim. Melek masum gözlerle bana bakarken bir yandan da cevap bekliyordu. Yutkundum ve Defneye döndüm, fakat döner dönmez ayağa kalkıp içeri gitmesi bir oldu. Adım gibi emindim ki kendisini odaya kapatıp ağlayacaktı, sonra kendine geldiğinde de hiçbir şey olmamış gibi eski neşesiyle herşeyi unutmuş gibi yapacaktı.
"Hayır kızım, gitmiycem, asla." dedim ve Meleği kucağıma alıp sarıldım ve yanaklarına öpücükler kondurdum. O da bana sımsıkı sarıldıktan sonra odasının nerede olduğunu sordum. Kucağımda yatmış, hatta uyumak üzereydi. Kapıdan dikkatlice girip ışığı açtıktan sonra yorganı açtım ve Meleği yatırdım. Kucağımdan inerken elimi tuttu ve yattığı yerden kalkıp oturur pozisyon aldı.
"Biylikte uyuyalım mııı ?" Melek gülümseyerek bana bakarken kendimi tutamadım ve gülümseyip yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.
"Yatalım tabiki Meleğim." Yanına kıvrılırken bana sırtını döndü ve kafasını göğsüme yasladı. Dakikalar geçtikçe gözlerini artık açık tutamamış ve kendini uykuya teslim etmişti. Nefes alışverişlerini hayranlıkla dinlerken kokusunu içime çektim ve saçlarına öpücük kondurduktan sonra sessizce kalktım ve ışıkla kapıyı kapatıp odadan çıktım. Yan odanın Defneye ait olduğu tahminini yaparken kapıyı tıklatıp odaya girdim. Uyuyakalmıştı...
Yavaş adımlarla yanına ilerledim ve üstünü örttükten sonra önüne oturdum. Her ne kadar inkar etsem de o kadar özlemiştim ki Defneyi, herşeyini hemde. Saçmalamalarını, ben üzülünce benden çok üzülmesini, sürekli yanımda olmasını, sabahları onunla uyanmayı...
"Ah be Defne..." dedim elimi saçlarına götürüp oynamaya başlarken.
"Yaptığın herşeye rağmen o kadar çok seviyorum seni..." Gözlerim dolarken dudaklarımı ısırdım.
"Keşke hiç gitmeseydin, keşke böyle olmasaydık. Evli olsaydık şu an, Meleği birlikte büyütüyo olsaydık, her gece en son birbirimizi, her sabah ilk birbirimizi görseydik. Hayal ettiğin o evi kursaydık mesela. Çizdiğim o gelinliği yaptırsaydım sana, tam da bana anlattığın gibi bir düğün yapsaydık. Aslında biliyo musun, bunlara falan gerek yok..." dedim ve yanağına yavaşça bir öpücük kondurdum.
"Sadece yanımda olsan yeterdi."

Aayyyy kısçeleriiimmmmm nasıl mutluyum anlatamaammmm, bütün dizi çiftlerim muradına erdi, sonunda bizimkiler de vuslata erdi shxjhshdf O nasııılll bir bölüm sonuydu, resmen zil takıp oynadım gece gece djdjxjdf Aman tüüüü maşallah Allah bozmasın djcjjsf
Okuyan herkese kocamaannn teşekkürler, sizleri seviyoruuum.
-Damla

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin