Bölüm 90 - FİNAL.

4.8K 224 83
                                    

"Erkek."
"Kız."
"Erkek."
"Kız."
"Ya Ömer erkek diyorum !"
"Ya Defne kız diyorum !"
"Görürüz."
"Görücez zaten Defne İplikçi."
2 gündür bozuk plak gibi aynı cümleleri tekrarlayıp duruyorduk, kız-erkek kavgamız bir türlü sonlanmamıştı, ta ki bugüne kadar. Sonunda bebişimizin cinsiyetini öğrenecektik bugüüün !
Tabiki erkek ısrarlarım devam ettiği için trip atma seçeneği ile kahvaltına devam ettim, burda hamile olan benim gelmiş bide benimle inatlaşıyor köpeeek !
"Defne..."
"Ne !" dedim ani bir tepkiyle bağırarak. Barış da Ömer de beklemiyor olacak ki gözleri kocaman açılmış bir şekilde bakakaldılar.
"Tamam güzelim sakin..." dedi ve kalkıp önümde olan ekmek sepetini aldıktan sonra yerine geri oturdu. Ay aman banane canım, hamileyim ben, her türlü pislik mübahtır bana.
Sonunda itişe kakışa hastaneye varabilmiştik. Ömer yol boyunca utanmadan Barışa kız kız kız demeyi bile öğretmişti, bu ikisi var ya ileride çok fena olacaklar, şimdiden anlaşıldı.
"Ya Ömer..." dedim tam doktorun kapısından girmeden önce.
"Sağlıklı olsun da gerisi önemli değil, biraz boşa ısrar ediyorum sanırım." dedim elimi karnıma koyarak.
"Haklısın güzelim, özür dilerim bende çok direttim." diyerek anlıma bir öpücük kondurdu.
"Hadi bakalım o kadar inatlaştık bari kim bilmiş biran önce öğrenelim." dememin ardından birlikte içeri girdik.
Rutin kontrollerin ardından sonunda cinsiyeti öğrenebileceğimiz kısma gelmiştik. Barış gülerek ekranı izlerken Ömerle bizde elele tutuştuk ve Doktor Hanımın söyleyeceği o muazzam kelime için kulaklarımızı iyice açtık.
"Evvvet, aileniz bir kız daha katılıyor."
"Ya biliyordum be biliyordum !" diyerek ayağa zıpladı Ömer. Benim gözlerim dolarken istemsizce gülmeye başladım, bir kızımız olacaktı...
Tüm işleri halledip hastaneden çıktığımız sıra Ömer beni durdurdu ve ellerimizi birleştirip karnımın üstüne koydu.
"Böyle sana benzeyen dünyalar güzeli bir kızımız olacak Defne, sen var ya... Bana dünyaları verdin."
"Bir kızımız olacak !" dedim yaklaşık 15 dakikadır hâlâ anlayamamış bir şekilde aynı cümleyi ağzım kulaklarımda tekrar ederek.
"Seni seviyorum."
"Seni seviyorum."

Ve nasıl olduğunu anlayamadan 4 ay daha geçti, doğuma yalnızca sayılı günler kalmıştı. Artık iyice şiştiğim için hareketlerim kısıtlanmıştı ama bu durumdan zerre şikayetçi değildim, birkaç gün sonra meleğim kucağımda olacaktı sonuçta.
"Hoşgeldiniiiz." diyerek yüzümde kocaman bir gülümseme ile kapıyı Seda ve Sinana açtım. Ömer işten yeni gelmiş duştaydı, Barış da mışıl mışıl uyuyordu. Bu demek oluyor ki, hayin planımızı devreye sokabilirdik.
"Ömer duşta çıkar birazdan, benim çığlığı basıp ayaklanmamla başlıyoruz tamam mıdır ?"
"Tamam tamam, kameraları koyalım gel." dedi Seda ve güle oynaya geçtik içeri. İlerideki kızımıza mükemmel bir anı olarak kalacak, kahkaha krizlerine gireceğimiz birkaç dakika yaşayacaktık az sonra. Ah ben yok muyum ben, gene şu olağanüstü zekâmı konuşturdum işte.
"Ömer geliyor." Sinanın uyarısı üzerine her şey gayet normalmiş gibi hızla salona geçtik ve Ömerin inmesiyle plan başlamış oldu.
Selamlaşma faslının ardından normal muhabbetlere giriş yaptığımız sıralarda yüzümü buruşturdum ve çığlığı basıp doğruldum.
"Ömer, Emine geliyor !" dedim hızlı hızlı nefesler alıp verirken. Birden gözleri yerinden çıkacakmış gibi fırlamaya başlarken panikle ayağa kalktı, tabiki rol icabı Sinan ve Seda da paniklemiş gibi yapıyordu.
"Şey ıı şey, derin nefes al Defne derin nefes al !"
"Ben napıyorum Ömer ?!" dedim nefeslerimi sıklaştırarak. Gitgide eli ayağına dolanmaya başlarken bir oraya bir buraya gitmedi başladı ama o kadar şaşkındı ki, resmen beyni durmuştu kocacığımın.
"Ömeeeer bir şeyler mi yapsan artık doğuruyorum burda- aaaah ölüyorum galiba !" Seda destek olmak amaçlı yanıma oturunca elini sıkmaya başladım, Sinan da hızla evden çıkıp arabaya doğru koşturdu.
"Iı şey yapalım Sinan dur ıııı şey şey şey... Defneyi çantaya koy Barışı da arabaya oturtur bende hastaneyi alıp geliyorum hadi hadi hadi !" Gülmemek için kendimi o kadar sıkıyordum ki gerçekten doğuruyor gibi olabilirdim şuan.
"Ahhh, ya Ömer sen ne dediğinin farkında mısın bide dalga mı geçiyorsun- ahhh ben burda ölüyorum senin yaptığına bak !"
"Ne dedim ki ben şimdi Def-"
"Cevap verme bana doğuruyorum Ömer doğuruyorum ben !"
"Ya sen gerçekten doğuruyorsun, Allahım sana geliyorum sanırım."
"Nereye gidiyorsun ya Ömer- ahhhhh öldürücem seni şimdi birşeyler yap !"
"Tamam dur dur dur çantayı alıp geliyorum siz Defneyi arabaya taşıyın." Ömer panikle yukarı çıkarken bizde kahkahaları patlatıp rollerimizden kurtulduk, gülmekten karnımın ağrıdığı sıralar suratı 5 karış olmuş bir Ömer girdi içeriye.
"Hah çok komiksiniz !" dedi elindeki çantayı yere atarak. Biz hâlâ kendimizi tutamayıp gülmeye devam ederken Sinan ölümüne Ömerle dalga geçmeye başlamıştı bile.
"Ya gerçekten doğursam ne olacak Allah bilir." dedim kahkahalarımın arasında, fakat cümleyi bitirir bitirmez altımda hissettiğim ıslaklık ve karnıma giren ağrıyla birden donakaldım.
"Ö-Ömer..." dedim korkuyla karnımı tutarak.
"Defne bırak gözünü seveyim işin şakası esprisi kaçtı artık hadi."
"Ömer ben gerçekten-"
"Defne."
"Ömer suyum geldi !" dedim ve çığlığı bastım sonunda, karnımın her yerine sancılar girerken sonunda herkes olayın ciddiyetinin farkına varıp paniklemeye başladılar.
"Bak eğer şaka falansa-"
"Ömer göstericem ben sana şimdi şakayı koş çantayı al hastaneye gidiyoruz !" dedim acıyla bağırarak. Allahım çok büyük konuştum diye belamı mı verdin ey yüce Rabbim, bu nasıl bir acı böyle !

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin