Bölüm 31 - Kaçmak Sana Mahsus.

6.9K 333 78
                                    

ERTESİ GÜN

"Defociğiim müsait misin ?"
"Tabiki İso gel gel." dedim ve elimdekileri bırakıp gülümseyerek yerimden kalktım. Sarıldıktan sonra iki kahve söyledim ve karşılıklı oturduk.
"Nasılsın naptın merak ettim deli kız."
"Nolsun ya işte koşturmaca sürekli."
"Bu koşturmaca Ömerin peşinden koşturmaca mı acaba ?" İso gülümserken iç çektim, hemen anlamıştı canım ya.
"Öyle biraz..."
"Biraz ?"
"Ya o kadar mı belli oluyor ?"
"Ağlamaktan gözlerin yok olmuş, zaten beyazdın iyice vampir gibi olmuşsun valla."
"Dün akşam herşeye yeniden başlayalım gibisinden şeyler söyledim ama yapamıyorum olmuyor üzgünüm dedi ve gitti."
"Akşam ?"
"Haa sizin haberiniz yok tabi, benim evde doğalgazla ilgili sorun var ev tadilatta yani en az 1 hafta Ömerdeyiz."
"Ooooov." dedi kahveler servis edilirken. Aslıya teşekkür ettikten sonra çıktı ve bizde konumuza devam ettik.
"E sabah görmedi mi bu hâlini ?"
"Hayır, Melekle erkenden çıktık görürsem daha kötü olurdum, dayanamazdım yani."
"E kızım sen elinden geleni yapmışsın, hepimiz insanız be Defo, hata yapmak için varız, affedilemeyecek hata değil ki seninki."
"Ona göre öyle ama, nuh diyo peygamber demiyo adam yaa. En başta, ilk tanıştığımızdaki etrafı çelik duvarlarla çevrili Ömere döndü resmen."
"E napıcaksın peki ?" Kahvemden üçüncü yudumu aldıktan sonra elime aldım ve dilimle dudaklarımı ıslattım. Bütün gece bunun cevabını düşünmüştüm bende.
"Geri çekileceğim, madem istemiyor beni affedemiyor geçmişi unutamıyor, nasıl istiyorsa öyle olsun. Biraz da böyle deneyelim bakalım."
"En iyisi Defociğim. Zamanla belli olur zaten herşey, ki siz kolay kolay kopamazsınız birbirinizden o iş öyle olmuyor demekle bitmez yani, elbet geri dönecektir sana."
"Ay inşallah ya..."

Yaklaşık bir saat sonra İsonun kalkmasının ardından kahve almak için aşağı indim ki, inmez olaydım...
Ömeri karşımda bulunca ne yapacağımı şaşırdım ve saçlarımı geriye atıp etrafa bakındım.
"Gelsene..." dedi Ömer ve makineden fincanını alıp uzaklaştı. Gözgöze gelmemeye özen göstererek fincanı makineye yerleştirdim ve kahve dolana kadar dışarıya çevirdim bakışlarımı.
"Kaçacak mısın benden ?"
"Kaçmak sana mahsus." dedim en keskin ses tonum ve bakışlarımla. Şaşırdığını belirten yüz ifadesini takınırken tekrar dışarı yönelttim bakışlarımı.
"Artık böyle diyorsun ?" Makineden gelen sesi duyunca elime fincanı aldım ve Ömere döndüm.
"Aramızdaki tek şey bundan sonra Melek. Tam da istediğiniz gibi Ömer Bey, başa döndük. Size çelik duvarlarınızla başarılar diliyorum." dedim ve alay edercesine gülümseyip odama çıktım tekrar.
Ay neler dedim ben öyle, helal olsun kız sana, yürrrrü be ! Nereye kadar gidecekti böyle, zorla güzellik olmaz sonuçta...
Kahvemin son yudumunu da aldıktan sonra masaya yavaşça bıraktım ve önümdeki çizimleri inceledim. Kabataslak çizilmesine rağmen güzel şeyler çıkacağı belliydi, çıkmalıydı da zaten, karşımda bir Ömer İplikçi vardı yani boru değil. Tam pür dikkat herşeyi incelerken kapımın pat diye açılmasıyla yerimden sıçradım adeta.
"Defneeemmm, kurukızııım, kızıl elmam beniiimmm." Koray beni bağrına bastırıp sıkı sıkı sarılırken birkaç kemiğimin kırıldığını hissedebiliyordum.
"Koray ölcem ya yavaş biraz !" dedim ve itekleyip saçlarımı düzeltirken bir yandan nefes aldım. Kesin işi düştü bunun bana.
"Viiiiiiiiii hemen de söylen zaten çarpık seni !"
"Ay söyle Koray noldu yine ?"
"Çekim oldu hayatım."
"Hı ?"
"Ne hı ?"
"Bilmem ne hı ?"
"Ay ben neyi anlatacağımı unuttum kız dur bi saniye." Koray ellerini yüzüne götürdü ve birkaç saniye düşündükten sonra gözleri parlaya parlaya bana döndü.
"Seni dergiye kapak yapıyorum kurukız hadi gene iyisin." O histerik gülüşünü atarken gözlerim faltaşı gibi açıldı ve 'neeee' diye bağırdım istemsizce.
"Hayatım sorma ne falan diye işte yarın seni çekime alıcam haberin olsun yeri ben sana mesaj atarım hadi işim gücüm var benim oyalama beni sıska çarpık seni..." Koray söylene söylene dışarı çıkarken arkasından bakakaldım.
Çekim ?
Dergi ?
Kapak ?
BEN ???
Ne dergisi be bu, Korayın dergiyle ne işi olur ayrıca ?
Oflayarak sandalyeme geri oturdum ve anlımı sıvazlayıp düşünmeye başladım...
Tabii yaaaa !
Korayın anlaştığı bir dergi vardı, onun çekimleri bu !
İyi de ben ne alaka ?
Ve bu dergi ne dergisi ?
Ay ne giyicem ne diyicem ben ya offffff, sabır Allahım sabır !
Korayın işlerine akıl sır mı erer amaaan, düşüncelerimi bir kenara atıp işime geri döndüm...
Çıkışta elimde telefon asansörü beklerken kapının açılmasıyla telefonu indirdim ve son baktığım şeye gülümserken darararaaaam, Ömer Beyciğimiz de buradaymış.
Hiç istifimi bozmadan bindim asansöre ve kapılar kapanırken telefonu kapatıp çantama attım.
"Neşelisin baya."
"Yaa sorma." dedim ve saçlarımı düzelttim. Çarpık gülüşlerinden birini atarken göz devirdim.
"Birlikte mi geçsek eve ?"
"Meleği almam lazım kreşten."
"Ömerin arabası kreşe giremez yasağı mı var Defne ?"
"Aay üf iyi tamam gidelim nazlanma." dedim ve sinir tepemden yavaş yavaş inerken bende asansörden indim.
Birlikte arabaya bindikten sonra kemerimi bağladım ve camı hafif araladım, resmen daralmıştım şimdiden. Başımı geriye yaslayıp radyoyu açtım ve böylece konuşma ihtimalimiz de ortadan kalktı. İşime gelmişti çünkü hiçbir şey yapacak hâlim kalmamıştı...
Melek kreş çıkışında karşısında babasını görünce resmen mutluluktan göğe havalanmıştı, bakılınca mutlu olunması gereken şeyler ama benim daha çok içimi burkuyor, tüm bunların suçu bana aitmiş gibi hissediyorum, bunun yükü o kadar ağır ki...
Bütün yolu güle oynaya geldikten sonra eve girdik ve herkes üstünü değiştirip ev moduna giriş yaptıktan sonra hepbirlikte salona oturduk. Melek hevesli hevesli çizimlerini babasına gösterirken bende onları izledim. Zaten fazlasıyla yorgundum, oturup saatlerce izleyebilirdim ikisini de.
"Dışarıdan mı söylesek yemeği ?"
"Ha yok ya yaparım ben hemen bişeyler hallederim..." diyip ayaklanırken Ömer kolumdan tuttu.
"Yorgunsun belli gözlerinin altı falan çökmüş yine, inat etme söyleyelim bişeyler."
"İyi madem..." dedim şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak. Ya Ömer valla şaka gibisin ben senden uzaklaştıkça sen bana geliyorsun amacın ne anlamıyorum ki !
Yemek faslını geçip Meleği de yatırdıktan sonra çizimlerimi ve birkaç kalemimle silgimi alıp aşağı indim, etrafı boş görünce anladım ki Ömer de odasında çalışıyor. Mutfaktaki masaya yerleştim ve çizimlerin üstünde değişiklikler yaptım. Yaklaşık 20-25 dakika sonra Ömer geldi.
"Çalışıyor musun ?" Yanıma gelene kadar odadan çıktığını fark etmemiştim bile, ayakta dikilmiş kalemin ucunu dişlerime saplamış ve çizime odaklamıştım kendimi. Aman ne kadar da doğal ve romantik bir kız...
"Evet ya." dedim ve kalemi elimden bıraktım.
"Gel sen geç istersen odaya."
"Yok ya yapamam ben öyle masaydı oturmaydı falan dolanmam lazım, küçük alanlar boğuyor beni."
"Peki sen bilirsin..." dedi ve dolabı açıp fincan çıkarırken bana döndü.
"Kahve ?"
"Yok, sağol."
"Kendine gelirsin iç bence."
"Bi kahveyle kendimize gelebiliyorsak ne güzel..." dedim işi dalgaya vurarak ve Ömerin gülümsemesine birkaç saniye baktıktan sonra eşyalarımı topladım.
"Yeter bana bugünlük bu kadar, kolay gelsin sana."
"Yatıyor musun ?" dedi makinenin başında beklerken, bir yandan da bakışlarıyla beni benden alırken...
"Hayır." diyerek cevapladım ve elimdekilerle Ömere döndüm.
"Niye çıkıyorsun ki o zaman ?"
"Niye çıkmayım ki ?" İş gitgide garip bir hâl alırken makineden fincanı aldı ve bana doğru geldi.
"Yanıma gel." Şaşkınlıktan kanım donarken pat diye cevap verdim.
"Ne ?"
"Yani çizimlere bide birlikte bakalım anlamında dedim." dedi gözlerimin içine bakıp yan yan gülerken. Yutkundum ve bakışlarımı kaçırdım hemen.
"Olur tamam." Gerekli onayı aldıktan sonra o önden odaya girdi ve bende arkasından girip karşısındaki sandalyeye yerleştim. Ben odayı incelerken o da çizimleri inceledi. Hiçbir şey değişmemişti, gittiğimden beri.
"Gelişme var." Göz devirdim ve dilimle dudaklarımı ıslattım.
"Bide sizin çizimlerinizi görelim ?"
"Çizimleri kastetmemiştim ben Defne." dedi ve elindekini bırakıp gözlerini gözlerime kenetledi.
"Sende gelişme var."
"O ne demek öyle ya ?"
"Birşey soracağım sana." İstemsizce panik olmuştum ve muhtemelen gözlerim de büyümüş ve yanaklarım kızarmıştı. Ay hadiii sor da kurtulayım Ömer ya !
"Vaz mı geçtin benden ?"




Bölümü geciktirdiğim için, ama bölümü attığım için de özür dilerim. Emin olun hiç içime sinmiyor bölüm atmak, patlama daha sıcakken böyle birşey yapmak, ne bileyim ya... Acımız, isyanlarımız, dualarımız, itirazlarımız, ağlamalarımız tek bir gün olmamalı arkadaşlar. Bir gün ağlayıp ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi davranmamalıyız... Az çok tanıdım sizleri ve biliyorum asla böyle şeyler yapmayacağınızı, Duyuru'daki yorumlarınızı gördüm, iyi ki varsınız can parçalarım benim, Rabbim bütün Türk Askerlerini, Polislerini, A'dan Z'ye bütün Türk Halkını korusun. Tekrar ve tekrar başımız sağolsun, Rabbim herkese sabır versin...
Okuyan herkese kocamaaaaan teşekkürler, sabırsızlıkla yorumlarınızı bekliyorum, sizleri seviyoruuum.
-Damla

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin