Bölüm 48 - Sana Aşık Oluyorum.

5.4K 252 76
                                    

"Gel, geç içeri." Anlamamış gözlerle Ömer Beye bakarken geri çekildi ve girmem için yer açtı. Olayı çok algılayamasam da içeri geçtim ve sanki her an kaçabilircesine kapının önünde dikildim.
"Seninle bir antlaşma yapalım Defne ?" Rabbim sen beni nelerle sınıyon ey güzel Allahım bu adam bana ne diyor biri açıklasın ??!!!?!?!?!?!????!
"Antlaşma ?" Kaşlarım gitgide çatılırken gözlerime baktı birkaç saniye ve sonrasında bana giderek yaklaştı.
Adama gerçekleri öğrencem dedim uygulamalı falan mı göstercek acaba ????!!!???!!!!?!?!?!?!?
OHA YOKSA BİZ ... !!!
"Defileye kadar benimle olacaksın, yani bende kalacaksın, bende defile sonrasında seni herşeyi öğreneceğin yere götüreceğim." Nefes alma gibi bir ihtiyacımızın olduğunu fazla yakınımda olmasından dolayı birkaç saniyeliğine unutsam da hemen bakışlarımı kaçırdım. Ulan adamı izlemekten doğru dürüst dinleyemedim bile !
"Ta-tamam." dedim zorlukla konuşurken. Yüzüne çarpık gülümsemesi yerleşirken elini sağ yanağıma koydu.
"Ateş bastı galiba." Tepemden kaynar sular dökülürken dudağımı ısırdım.
Oha Defne yuh Defne bide yatak odasına çağırsaydın adamı o hareket ne kızım ?!?!?!?!!?!?!!!??
"Eşyalar." Aklıma gelen ilk şeyi pat diye söyledikten sonra gülümsemesinin genişlemesini seyrettim, keyifle.
"Eşyalar ?" dedi inatla dibimden çekilmeyip, ve tabikide gözlerini gözlerimden ayırmayıp tüm dikkatimi altüst ederken.
"Iı şey, eşyalarım yani, almam lazım." Kesik kesik nefes alırken diliyle dudaklarını ıslattı ve bende cümleyi toparladım o arada.
"Yani diyorum ki eşyalarımı almam lazım ben bi eve gidip gelsem güzel olur."
"Kaçmayacağını nerden bileyim ?"
"Sizden nefret bile etsem gerçekleri öğrenmek için son saniyeye kadar buradayım." Sonunda beyin fonksiyonlarım yerine gelirken bana yaklaşmasıyla sırtımı kapının hemen yanındaki çekmecemsi şeye yasladım. Allahım bir düğme olsun basıyım ve başka gezegene ışınlanıyım, amin.
"Benden nefret ediyorsun yani." Hee tabi sen bu kadar dibimde dur bana böyle güzel bak bende senden nefret ediyim, ay cins midir nedir ?!
"Hayır tabiki."
"Seviyorsun o zaman."
"Aaa ne münasebet canım ne sevmesi ne aşığı insan patronuna aşık olur mu yok daha neler ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun lütfen ama yani-" Ömer Bey gülerek bana bakarken yediğim haltın varkına varmışcasına gözlerim kocaman açıldı ve yutkundum. Resmen kendi kendime pat pat aklımdan ne geçiyorsa taramalı tüfek gibi saymıştım adam da ağzını açıp tek kelime etmemişti. Resmen hoşuna gidiyor gibi, ay tövbe estağfurullah daha neler...
Bu dünyaya geliş amacımın Ömer Beye rezil olmak olduğunu anladım şuan, geeeerçekten mikemmel herşey.
"Sakin, Defnecim, sakin..." Her kelime tane tane ve mükemmel vurgulamalarla dudaklarından dökülürken gözlerimi yumdum.
"Sakinim." dedim ve elimle saçlarımı geriye attım.
"E ben götüreyim seni o zaman ?"
"Ya Ömer Bey kaçmam diyorum Allah Allah sizde ya-"
"Tek başına elinde eşyalarla gidip gelmen zor olur diye diyorum Defne, hemen taramalı tüfeğe bağlamadan önce bi sakin ol bi sor bi bişey yap." Defocik durmuyordu, rezil olmaya inatla devam ediyordu...
"Ha şey tamam o zaman." Sonunda sesimi kestikten sonra arabaya bindik ve eve doğru yola koyulduk. Daha tam olarak kendime gelemesem de yoldaki sessizlik işime gelmişti, kafamı toparlamıştım. Yol tarif etmelerim sonunda bittiğinde emniyet kemerimi çıkarıp Ömer Beye döndüm.
"Hemen geliyorum."
"Acele etme, buralardayım ben." Zoraki bir gülümseme attıktan sonra hızla indim arabadan ve terliklerimi giyer giymez anneannemin yanına geçtim.
Yalakalık turları : Start.
"Ayyy benim tatlişkom anneannişim burada mıymış ?"
"Ya nerde olcaktım ?" Tüm şebekliğime rağmen böyle bir cevap alınca gözlerimi kıstım ama gülmeyi kesmedim tabiki.
"Yaa demi işte benimkide soru bu saatte kim nerde olsun ki zaten eheeheh yani dediğime ba-"
"Defne, çıkar ağzındaki baklayı." Zehir gibi kafa var kadında ya, maşallah valla.
"Ya canısım bitanem kuzuşum ben şimdi sana birşey diyicem ama..."
"Ayyyy uzatma da söyle kız !"
"Şimdi hani şirketin iflas durumu var biliyorsun..."
"Kovdular mı kız seni ?!" Gözlerim faltaşı gibi açılırken asıl moduma döndüm.
Yalakalık turları : Stop.
"Aa yok artık anneanne sende yani, dur da beni dinle bi. Şimdi bak bu defilenin moda kısmı tamamen bana ait ya, işim çok yani. Ve sadece 18 günümüz kaldı."
"Nasıl bi sonuca bağlıycan acayip merak ettim şuan." Ayyy anneanne daha söylemeden elimi ayağıma doladın !
"Heh işte onun için benim gece gündüz çalışmam lazım, evden gel git yapmak da çok zor oluyor. Üstelik tek başıma da çalışmıyorum, birlikte çalışmam gereken bir iş arkadaşım da var. O zaten tek kalıyor burda ailesini uzunca bir süre önce kaybetmiş, işte bende diyorum ki... İşlerimiz bitene kadar onda kalayım." Bir çırpıda herşeyi anlattıktan sonra gözlerimi kıstım ve gözlerinin içine bakarak cevabını bekledim.
"Kimmiş bu arkadaş ?"
"Öm-" Gerizekalı gibi düşünmeden pat diye Ömer diyecektim ki, yediğim haltı sonradan farkettim.
"Haa şey yani, Öm... Ömür, Ömür !" Anneannem ismi idrak etmeye çalışırken ben kendime saydırmakla meşguldum. İnsan az destekli sallar be Defne !
"O telefon her daim açık olacak, ayrıca işin biter bitmez de buradasın hemen !" Gözlerim faltaşı gibi açılırken gerçek mi şaka mı diye çözmeye çalıştım.
"Ciddi misin sen ?!"
"Biraz daha zorlarsan olmıycam." Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşirken sımsıkı sarıldım anneanneme.
"İşte bu be, anneannelerin kralısın sen var ya, bitanesisin !"
"Hadi bırak yalakalığı da git hazırlan. Haa Defne, pazı sarmasıyla börek yaptık bugün Esrayla. Buzlukta da senin tatlılardan var, onları ben hazırlıyım da götür, yersiniz bi güzel."
"Yaaa ben sana kurban oluruuum." Kocaman öptükten sonra seke seke odama çıkıp hemen eşyalarımı hazırladım.
Yaklaşık 10 dakika içinde elimde minik bir valizle odadan çıkarken abimin eve geldiğini duydum.
"Defne ?" dedi merdivenlerden çıkarken. Hemen sessizce 'gel' işareti yaptım ve odaya girip olayları hızlıca anlattım.
"Ya Defne..."
"Abicim söylenme hemen nolur bak kaç yaşıma geldim, kötü bir karar olsa zaten neden hemen kabul edeyim."
"İyi niyetinden kabul edersin sen Defne, safsın kızım saf."
"Ooof abi of..." dedim ve çok zorlamayıp anneannemin yanına mutfağa indim.
"Ben hazırııım !" dedim heyecanla valizi yere koyarken.
"Al bakalım bunları da..." Elime poşetleri verdikten sonra tüm malzemelerimi girişe götürdüm hemen.
"Bana bak Defne, yemeklerini falan aksatmak yok ha ! Zayıflamış bir şekilde gelirsen kırarım kafanı ona göre."
"Tamam Türkan Sultan, sen iste yeter ki." Vedalaşma faslını da hallettikten sonra Ömer Beyi görmemeleri için kapıyı hızlıca kapattım ki, iki saniye içinde geri açıldı.
Hiii, abim...
Ömer Bey arabadan hızla inip yanıma gelirken abimi görünce duraksadı ve arada upuzuuuuun bir gerilim hattı oluştu.
"Iı alayım ben onları..." Ömer Bey elimdeki valizi alırken abim de sert bakışlarıyla geldi ve poşetleri aldı.
"Ömer Bey sensin demek."
"Aynen, sende Serdar ?"
"Aynen." Ya bu ne kadar saçma bir diyalog böyle ????!!!?!?!?!??! Abim delici bakışlarını Ömer Beyin üstünden çekmiyordu inatla... Eşyaları yerleştirdikten sonra bagaj kapağının kapanmasıyla birbirlerine döndüler.
"Defne sana güveniyor, ama ben hiç güvenmiyorum." Abimin sinir seviyesi ve aradaki gerilim leveli de Allahuekber dağlarına çıkarken yutkundum.
"Güvenini boşa çıkarmayacağımdan emin olabilirsin." Adam resmen soğukkanlılıktan geberecek ya, doğrudüzgün tepki bile vermiyor !
"Hadi bakalım." Ömer Bey yapmacık bir gülümseme attı abime ve bana döndü. Gidiyoruz demek istediğini anlamıştım.
"Dikkat et kendine Defne, bir telefon yeter biliyorsun bak."
"Biliyorum abicim, sende sakin ol biraz."
"Aklım sende." Sonunda bir vedalaşma faslını daha hallederken arabaya bindim tedirginlikle ve bütün yol boyunca da konuşmadık.
Ellerimizde eşyalarla eve girdikten sonra elimdeki poşetleri mutfağa gördüm.
"Pazı sarması mı o ?!" Ömer Beyin modu saniyesinde değişirken durdum ve elimdeki kaba baktım.
"Ha evet, anneannem yapmış, yemek yapmaya vaktiniz olmaz falan diye gönderdi."
"Bide patatesli börek ?!" Adam yemekleri görünce kendinden geçerken gülmemek için dudaklarımı ısırdım.
"Seviyorsunuz galiba..."
"Ya sen deli misin, bayılırım !" Ulan adam resmen kendinden geçti, ay gülme krizlerine girmek istiyorum ! Ben daha ne olduğunu anlayamadan pazı sarması kabını elimden aldı ve hemen bir tanesini ağzına attı. Şaşkınlıkla onu izlerken tezgahın üstüne oturdum ve çıtımı çıkarmadım.
"Ya bunlar muhteşem olmuş, anneannenle acilen tanışmam lazım. En son böyle mükemmel birşey yediğimde liseye falan gidiyordum herhalde, ya resmen özlemişim..."
"Ver pazıyı, öğren Ömerin sırlarını..."
"Ne ?"
"Oha sesli mi düşündüm ben ?!" Gülmekten kasılan yüzüm birden düşerken Ömer Bey elinde sarmayla kalıverdi.
"Ay Allah seni kahretmesin Defne..." Kendi kendime söylenirken Ömer Bey gülmeye başlayınca gözucuyla ona döndüm.
"Ver pazıyı öğren sırları..." Adam ciddi ciddi kahkahalar atarken duramadım ve bende gülmeye başladım.
"Çok iyiydi."
"Yani fena olmadı sanki." Bende bi tane sarmayı alıp ağzıma gülerken sırıtmaya devam ediyordum.

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin