Bölüm 22 - Sende Gittin Defne.

8.5K 357 80
                                    

Ömer evden çıkıp kapıyı kapattıktan sonra elime gelen vazoyu aldım ve aynaya fırlattım. Etrafta deli gibi bağırırken zilin çalmasıyla Ömer zannedip sinirle kapıyı açtım.
"Meleği falan alamazsın-"
"Defne, noldu sana ?!" Nihan korkuyla bana bakarken kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Bi bana bi de evin hâline bakarken telaşla içeri girdi.
"Melek, yengecim bak sana kimi getirdim. Hadi siz güzelce oynayın, bişey yok bitanem korkmayın..." Nihan Meleğe sarılıp sakinleştirmeye çalışırken Egeyle ikisini odaya götürdü ve kapılarını kapattı.
"Defne naptın sen ?"
"Ömer Meleği benden alacak..." dedim hıçkırıklara boğulurken. Nihan önce 'neee' diye bağırdıktan bir süre sonra kendine geldi ve bana sarıldı. Ağlamam en son şiddete gelirken nefes alamaz duruma geldim.
"Defne nolursun sakin ol kuzum, bak saçmalama yapamaz öyle bişey, o kadar kolay mıymış sanki ? Ağlama nolursun..." Yaklaşık 15 dakika sonra yavaş yavaş sakinleşmeye başlarken koltuklara oturduk.
"Noldu anlat hadi bana."
"Ö-Ömer geldi, ya benimle o-orta nokta bulursun ya-ya da Meleği senden alırım dedi..." Sona doğru sesim iyice alçalıp yerini ağlamaya bırakırken Nihan tekrar sarıldı.
"Asla yapamaz öyle bişey, izin vermeyiz. Bak nolursun hemen koyverme, kolay mıymış öyle küçücük çocuğu annesinden alıp götürmek ?"
"Alamaz demi Nihan ?" Sesim titreye titreye sorarken gülümsedi ve ellerimi tuttu.
"Tabiki alamaz, izin verir misin sen böyle bişeye ?"
"Vermem..." dedim başımı öne eğerken. Sonunda kendime gelince Nihan kalktı ve çocuklara yiyecek birşeyler, bize de kahve hazırladıktan sonra elinde fincanlarla yanıma geldi.
"Ancak haftasonları alabilir."
"Ne ?" dedi Nihan fincanı elime verirken.
"Eğer dava düşündüğüm gibi sonuçlanırsa haftaiçleri bende, haftasonları onda olur."
"Ortak nokta derken neyi kast etti ?"
"Bilmiyorum, sabahtan beri düşünüyorum ama yok yok yok ! Aklıma almıyor benim ! Ne ara böyle oldu bu adam ya ?!"
"Sen gittikten sonra işte..." Tam bağırmaya hazırlanırken sustum ve dudağımı ısırıp arkama yaslandım. Haklıydı aslında, Nihan yani.
"İnadından yapıyor. Çok sinirli bana şuan, çok hemde."
"E Defo daha kötü bişey yapmasın da."
"Daha napabilir ki ?" Nihan iç çekerken bende kahvemden bir yudum aldım. Fincanı avuçlarımın arasına yerleştirirken titreşen telefonuma döndüm panikle.
"Defne sakin ol Serdar falandır, irkilme hemen."
"Sinan." dedim ekrandaki yazıya bakarken. Nihanla bir süre bakıştıktan sonra açtım telefonu.
"Efendim ?"
"Iım, naber Defne ?"
"Eh işte, sen ?"
"Ya ben Ömerin yanından çıktım da şimdi, delirmiş gibiydi."
"Beter olsun !"
"Defne sen yapma bari ya. Sinirden yaptığını biliyorsun, Ömeri tanımıyormuş gibi konuşma." Dedikleri mantıklı gelirken bir yandan inatla kendimi savunmaya devam ettim.
"Ben bilmem Sinan, söz konusu kızım olursa bende çirkinleşirim yani !"
"Oooof Defne çıldırtacaksınız beni kızım ya ! Bi sen sakin ol önce ya ! Ne bekliyodun sanki, herşeyi anlatınca boynuna mı sarılacaktı hoşgeldin hayatım diye !" Sinan da sonunda sinirden çıldırırken sakinleştim ve sesimi alçalttım.
"Konuşayım demi ?"
"Hah işte bu benim sahalarda görmek istediğim Defne."
"Ya napıyım ama Sinan söz konusu Melek olunca delirdim işte."
"Sende haklısın tabi ama Ömer işte. Gözü dönmüş gibi, onu sadece sen düzeltebilirsin."
"Elimden geleni yapacağım..." dedim iç çekerken.
"Süpersin be Defo, benim şimdi kapatmam lazım toplantı var, ararım seni yine."
"Tamamdır kolay gelsiiin." dedim ve telefonu kapatıp sehpaya geri koydum, ve tabiki de ardından Nihana herşeyi anlattım.
"Yani doğru söylemiş."
"En azından birimizin sakin olması gerek Nihan, sabah ilk iş gidip konuşacağım."
"Tamam bitanem. Biz kalksak artık iyi olacak." dedi ve ayaklandı Nihan. İçerideki Egeye seslenirken bir Türk Geleneği olaraktan itiraz ettim.
"E kalsaydınız biraz daha ?"
"Sen sakin kafayla enine boyuna düşün herşeyi, bizim de zaten Serdarla dışarıda birkaç işimiz var. Malum bebiş yolda." Nihan elini karnına koyarken gülümsedim ve Nihanın yanaklarını sıktım.
"Ama ben sizi yerim ki ya..."
"He bide ağla istersen Defne, sanki ilk kez hala oluyorsun." Mutluluktan dolan gözlerim birden yerini neşeye bırakırken Ege ile Melek sonunda gelebildiler.
"Anne gitmeşinleeer." Melek elimi tutup gözlerime masum masum bakarken burnunu sıktım.
"İşleri varmış ama bitanem."
"Melek de gelsin." dedi Nihan Egenin montunu giydirirken.
"Evet evet gelsiiinnn !" Ege de annesine destek çıkarken yanaklarını mıncırdım ve Meleğe döndüm. 'Annecim lütfeeen' bakışlarını atıyordu.
"Gelsin ya eğlenirler işte, ben yarın işin bittikten sonra getiririm geri."
"İyi bakalım, git bariiii." dedim Meleği öperken. Sevinçle her yerime öpücükler kondururken kahkahalara boğuldum.
Meleğin birkaç eşyasını hazırlayıp verdikten sonra çıktılar ve bende yanlızlığın tadını çıkarmaya başladım.
Tabikide Melek herşeyimdi, bu hayattaki tek varlığımdı ama beklenmedik bir anda anne olmuştum. Asla ama asla pişman değildim ama yanlız kalıp deli gibi ağladığım zamanları da arıyordum bazen.
Üstüme rahat birşeyler giydikten sonra koltuğa yatıp kulaklığımı yaktım ve battaniyemi de üstüme çektip kendimi düşüncelere teslim ettim...
Sabah alarmın sesiyle günün açılışını yaparken söylene söylene koltuktan kalktım. Oldum olası alarmları hiç sevmemiştim, hangimiz sever ki zaten ? Öncelikle banyoya geçip oradaki işlerimi hallettikten sonra az da olsa kendime gelebilmiştim. Odama geçip üstümü giyinip, makyajımı da tamamladıktan sonra mutfağa gidip birşeyler atıştırdım. Dağıttığım yerlerli toplarken titreşen telefonumu cebimden çıkardım.

Gönderen : Nihan
Günaydın kuzucuuuk, uyandın demi ?

Gönderilen : Nihan
Günaydın bitanem, ne uyanması ohooo çıkmak üzereyim.

Gönderen : Nihan
Helal olsun be Defo, yürü be kızım !

Gönderilen : Nihan
Tamam kız abartma sabah sabah, hadi ben kaçtım, çıkınca ararım seni.

Gönderen : Nihan
Meraklandırma bak aklım sende zaten, ayrıca Meleği de kafana takma dayısı ve kuzeniyle keyifleri gayeeet yerinde, sen sakin olmaya bak. Unutma, ona tek iyi gelebilecek sensin.

Gönderilen : Nihan
Umarım başarılı da olurum...

Gönderen : Nihan
Benim sana güvenim tam :*

Mesajı gülümseyerek okuduktan sonra telefonu ceketimin cebine koydum ve çağırdığım taksinin geldiğini görünc evden çıktım. Gideceğimiz yeri söylerken adeta sesim titremişti.
Ya beni dinlemezse ?
Ya çok sert davranırsa ?
Ya herşey daha beter olursa ?
Ya gerçekten daha da delirip Meleği elimden alırsa ?
Ben aklımdaki sorularla boğuşurken taksicinin geldiğimizi bildirmesiyle irkildim ve kendime geldim. Parayı ödeyip indikten sonra hızlı adımlarla içeri girdim. Artık sabredecek gücüm kalmamıştı, biran önce yüzleşmek istiyordum.
Şirketten girince tüm gözler bana çevrilmişti, kısa bir toplu sohbetin ardından Sinanın da onayını alarak Ömerin odasına girdim.
Kapıyı 2 kere tıklatıp 'gel' sesini duyduktan sonra emin adımlarla içeri girdim. Bakışları masadan bana doğru kayarken kapıyı kapattım ve karşısına geçtim.
"Benimle konuşmak zorundasın." Üzerindeki şaşkınlıktan kurtulmaya çalışırken önündeki dosyaları kapattı ve arkasına yaslanıp gözlerime baktı.
"Derken ?"
"Bana çok kızgınsın."
"Yo, ben gayet sakinim Defne farkındaysan. Bence kızgın olan sensin." Deli kan damarlarımda akarken kendimi sakinleşmeye odakladım ve gözlerimi gözlerinden ayırmadan devam ettim.
"Konuş benimle." Kelimeler ağzımdan gayet emin bir şekilde dökülürken bu kadar özgüvenli olmama ben bile şaşırdım. Kaşlarını kaldırmış bana bakarken dalga geçercesine güldü ve başını öne eğdi. Bu hâli beni deli ederken ceketimi çıkardım ve çantamla birlikte sandalyelerden birine koydum. Gözüm birden kapıya kayarken, aklıma gelen ilk şeyi yaptım.
"Napıyosun sen ?" dedi Ömer anahtarı cebime atarken. Masanın etrafını dolandım ve bu sefer daha yakın mesafede karşısına geçtim.
"Bütün kızgınlığını, kırgınlığını şimdi burada yüzüme anlatacaksın. Bununla yüzleşmek zorundayız." İfadesi birden ciddileşirken ayağa kalktı ve karşıma geçip sözlerine başladı.
"Tutunduğum tek daldın Defne. Kendime ördüğüm duvarlardan geçirdiğim tek insandın. Güvendiğimdin, herşeyimdin, canımın bi parçasıydın. Daha duymak ister misin ?" Gözyaşları gözlerime hücum ederken yutkunup dik durdum.
"Anlat."
"Sen gittikten sonra yıllarca kendime gelemedim. Ne bir çıkış yolu buldum, ne de bir çare. Sana ulaşamıyordum, bu hayattaki tek varlığımı kaybetmiştim, hemde bir hiç uğruna ! Defne sen bana ne yaptığını hâlâ farkında değilsin biliyor musun ?! Unuturum sanıyorsun, bu da geçer sanıyorsun. Geçmez Defne !" Son kelimelerine vurgu yaparken yanmaya başlayan gözlerim ve boğazıma düğümlenen kelimelerle öylece kalakaldım. Diliyle dudaklarını ıslattıktan sonra tek elini yumruk yapıp masaya koydu ve gözlerimin içine bakarak konuşmaya devam etti.
"Sen bizim 5 yılımızı çaldın Defne. Gitmeseydin, ya da ne bileyim birlikte gitseydik, herşeyi herkesi arkamızda bırakıp gitseydik. Eğer sen o gece gitmeseydin, ben sana evlenme teklif edecektim Defne. Hem evlenme teklifi, hem de buralardan gitme teklifi. Ne kadar süre düşündüm ben bunları biliyor musun ? Hepsini, hepsini sadece senin için göze aldım, ve sende gittin. Sende gittin Defne." Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken ne yapacağımı bilemedim. İçimden çok sarılmak gelse de tuttum kendimi. Düşündüğümden daha kötüydü herşey, ben yıllarca salak gibi kendimi kandırmışım meğerse. Haklıydı, ne yapsa, ne söylese dibine kadar haklıydı. Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki, o söylediği keskin cümleyle sustum...
"Sende gittin, ve herşey bitti. O eski Ömer yok artık Defne."

Ah Ömeriiim, vah Ömerim, kıyamam ki ben sana yaaaa.. Bir sonraki bölümümüz Ömerin anlatımından, bilgilerinizeee :)
Canlarımcımcımcımmm, size bir duyurum var. Biliyorum ki sürekli olarak 'yb ne zaman' diye beklemekten sıkıldınız, tekrar ve tekrar özür diliyorum sizlerden. Ama artık buna da son verme vakti geldi. Final yapıyorum.
Dermişiiiiimmm dhçhskfkgh Tövbe deyin beee sizin gibi mükemmel okuyucularım varken bitirir miyim hiççç, ay tütütütütüt maşallah.
Uzun lafın kısası ;
ARTIK YENİ BÖLÜMLERİMİZ PERŞEMBE VE PAZAR GÜNLERİ.
Bir dertten daha böylece kurtulmuş olduuk, hayırlı olsun bebeklerim :*
Okuyan herkese kocamaaannn teşekkürler, sizleri seviyoruuuum.
-Damla

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin